BÖLÜM İKİ
Kırık Kalpler ve Düşüşler●
4 Mart, Perşembe.
Pınar'ın canı sıkılıyordu. Öğle arasına çıkmışlardı ama bu sefer aşağıya inmek istememişti. İçine basan bir şeyler vardı. O yüzden bahçeye çıkma isteği baskın çıkmıştı.
Aslında sakince, kendi halinde takılmayı planlıyordu ama kendini engelleyememişti. Görüş açısına Dolunay ve Barbaros'u almıştı, ellerini bankın arkasına atmış onları izliyordu. Kendisinin yapamayıp da Dolunay'ın yaptığı her şeyi, hep yaptığı gibi.
Dolunay sarı saçlarını toplamıştı bugün, güzel yüzünü ve gözlerini ortaya çıkarmıştı. Onu izlerken bir erkek olsaydım kesinlikle ona aşık olurdum diye düşündü. Sarışınlar hep beğenilirdi.
Barbaros ve arkadaşları okul bahçesindeki sıralı kamelyalardan ortadakine oturmuşlardı. Önlerinde sevdikleri içecekler ve atıştırmalıklar vardı. Masa bir miktar dağınıktı ama umurlarında olmadığı, sadece mutlu olup eğlendikleri belliydi. Barbaros kolunu sevgilisinin omuzuna atmış ve kendisine rahat bi' pozisyon bulmuştu. Yakın arkadaşı Arda'yla konuşuyor ve ara sıra kahkaha atıyordu. Bir an için ne konuştuklarını merak etti ama öğrenemeyeceğini biliyordu, çok da düşünmesine gerek yoktu.
Gözlerini arada sırada etrafta gezdiriyordu, amacı çok dikkat çekmemekti. Neticede gözlerini dikip bakması bi' noktada fazla irite ediciydi. Bu yüzden okul bahçesindeki insanlarda boş bakışları dolandıktan hemen sonra yeniden kamelyaya döndü. Bakmadığı sırada Barbaros sevgilisine dönmüş ve onunla konuşmaya başlamıştı, yüzünde kocaman bir gülümseme ve heyecanlı bir ifade vardı.
Ama nedense Dolunay'da bir terslik olduğu belliydi. Sevgilisini dikkatle dinliyor ve ona tebessümlerle karşılık veriyordu ama önceki seferlere kıyasla ortada bariz bir farklılık olduğu kesindi. Onları neredeyse her gün izlediğinden olsa gerek ki bu küçük detayı görebilmişti.
Bir sorun vardı belli ki.
Arkasına yaslanıp beklemeye başladı. Bu sefer gülen taraf kendisiydi, çok geçmeden Barbaros da farkına varacaktı çünkü kendisinin onları izlediği gibi o da sevgilisini dikkatle izliyor ve küçük ayrıntıları fark ediyordu. Elbette görecekti.
Beklediği çok geçmeden gerçekleşti. Barbaros'un güzel kaşları usulca çatıldı, bir şeyler demeye başladı ki söylediklerinin neler olduğunu tahmin etmek zor değildi. Sorun ne? Bir şey mi yaptım? Ama hayır, sorunu yanlış yerde arıyordu. Dolunay sorularına başını iki yana sallayarak cevap verse de Barbaros'un inanmadığı ortadaydı.
Ayaklandı, öteden Barbaros'un da kendisi gibi kalktığını gördü. Dolunay da peşine takılmıştı. Birazdan olacakları tahmin edişi yüzündeki gülümsemeyi genişletti ama gizlemek için başını öne doğru eğmeyi tercih etti.
Üçü neredeyse aynı anda okula girdi. Hemen arkalarında, dikkat çekmeyecek bi' mesafeyle onları takip ediyordu. Olanları zevkle izleyecekti, kaçıramazdı.
Okulun çok da dolu olmadığı bir koridoru vardı; görsel sanatlar, müzik ve bilgisayar derslerinin sınıfları oradaydı ve kısaydı. Barbaros peşinde Dolunay'la beraber o koridora girince duraksadı, iç tarafa geçemeyeceği için sırtını duvara verip kenarda bekledi. Çok da geçmeden o güzel sesi duydu.
"Bebeğim,"
Ah.
Can yakıcı bir başlangıç ama... Gerçi ne bekliyorsam?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eksik
General Fiction"Yapma..." • Belki de her öğle arası buraya gelme nedeni bu karanlığa her baktığında gözlerinin önüne gelen elalardı. Artık hiçbir bakış onunkilerden daha anlamlı, daha güzel gelmiyordu. |23.08.2022- 𝘤𝘰𝘴𝘦𝘥𝘪𝘷𝘢