3| YKvCS

8 1 0
                                    

BÖLÜM ÜÇ
Yaralı Kalpler ve Cevapsız Sorular

5 Mart, Cuma.

Kat çok sessizdi ve genç kız, sanki bu durumu kırmak ister gibi çakmağını yakmış ve kâğıdın tutuşurken çıkardığı seslerin ortamı kaplamasına izin vermişti. Sanki o cılız ses kaynağının üstü kapanmasın ister gibiydi, nefes alışverişi bile belli değildi.

Çok düşünceliydi. Dün yaşananları düşünmekten kafası çorbaya dönmüştü. Neyi neye yorumlaması gerektiğini bilmiyordu, öyle uzun zaman sonra yabancı birine sarılmıştı ki hissettiklerinin böyle karışması bir noktada normal gelmeye başlamıştı.

Kafasındaki sesler susmuyordu ama içinde bulunduğu somut dünya bu duruma çok tezattı, öyle sessizdi ki birazdan yutulup kaybolacak gibiydi. Katın halihazırda kapkaranlık olması da cabası, hava öyle kapalıydı ki üst katlardan sızan ışık ortamı biraz olsun ışıklandırmaya yetmiyordu, kendine hayrı yoktu.

Neyse ki alışıktı, bir ortamda böyle varlığı silinmiş gibi barınmaya. Kendini çok da rahatsız veya yabancı hissetmiyordu.

İşin aslı şuydu, şaşkındı. Lise hayatı boyunca yalnızca bir erkeğin kendisine sarıldığını hayal etmişti ve kim olduğu da pekâlâ belliydi ama Merih, işte o kocaman bir sürprizdi.

Sigarasının dumanını derin ve yavaş şekilde ciğerlerine doğru çekerken gözleri kısıldı. Başını hafifçe arkaya doğru atıp bakışlarını merdivenin seçilmeyen basamaklarına dikti. Hiçbir halt görmemesi önemli değildi, varlıklarının orada olduğunu bilmek yeterliydi.

Neden yaptığını bile bilmediği hareketin peşini bırakmadı, belki bir hareket bekledi belki de bir ses ama ikisi de gelmedi. En sonunda ağrımaya başlayan boynunun isyanına yenik düşerek yeniden önüne döndü. Bir eli boynuna kayıp etini yumuşak yumuşak sıkmaya başlarken iç çekerek genç adamın ilk kez zihninin kapısında dikilen gerçekliğini kabullendi ve onu içeriye kabul ederken sigarasını daha sıkı tutmaya başladığını fark etti. Sanki büzüp yok etmek istermiş gibi, oysaki aklından bile geçmiyordu.

Onun yalnızca yanına gelip dertlerini dinleyen, sigara içmesinden rahatsız olduğunu söylemenin haricinde kendisine bir kez bile karışmayan birisi olması dışında hakkında hiçbir bilgiye sahip değildi. Gözlerinin rengini bile daha dün ilk kez fark etmişti. Öyle bağımsızdı ki ondan, öyle habersiz.

İstediği tek şeyi de yerine getirmiyordu zaten, sigarayı bırakmak istemiyordu. Bağımlı olduğunu düşündüğünden değil, bu koridorun karşısına geçip Barbaros'u düşünürken içmeyi seviyordu sadece, alışmıştı da tabii. Yalnızken yaktığı bi' dal sigara kendisini rahatlatıyordu.

Boynunu sıkmaya devam ederken yaptığı ters bir hareket elini acıtınca ağzından ufak bir inleme kaçtı. İçinden ufak bir küfür savurdu, hem dün aldığı darbelerden hem de kuruluktan çatlamıştı elleri. Yer yer kanamıştı da, bu görüntüden hoşlanmayıp krem sürmüştü ama pek fayda ettiği söylenemezdi.

Dün eve gidince fark etmişti ellerini. Sigarasını ararken, ceplerini karıştırırken. Öğle arasının ardından bir daha aşağı kata inmemiş ve sınıfta kalıp müzik dinlemişti. Kendi kendine bunun Merih'le alakası olmadığını söylese de buna içten içe inanmamıştı bile.

Yine de kendi yalanlarına göz göre göre kanabilirdi.

Kanmasa ne olacaktı? Onun hakkında bu kadar düşünmesinin sebebini bile çözememişti.

Merih daha önce hiç kötü bir şey yapmamıştı, bundan yana şüphesi yoktu çünkü kötü bir şey yapmak isteyen biri olsaydı buna uygun bir sürü potansiyel zaman oluşmuştu zaten. O yüzden onun bir şeylerden faydalandığını, zayıf anını kullandığını düşünmüyordu. Dolayısıyla bu açıdan huzursuz değildi, kafasına takma sebebi bu olamazdı.

EksikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin