BÖLÜM BEŞ
Kalbi Kıran Kelimeler●
15 Mart, Pazartesi.
Uykulu uykulu ilerlerken okula yaklaştığını fark edip kulaklığını çıkardı. Tek başına olduğu zamanlar etraftaki her şeyden arınıp sadece Barbaros'u düşünmek çok hoşuna gidiyor olsa da nedense etrafta insanlar varken çevreden soyutlanma fikrinden hoşlanmazdı. O yüzden bu onun için rutin bir hareketten ibaretti. Kulaklığını kabaca avuç içinde toplayıp elini yeniden cebine sokarken adımlarındaki sakinliği korumaya devam etti.
Şu geçen iki hafta oldukça durağandı. Hayatında değişen bir şey de yoktu; teneffüslerde dışarı çık, Barbaros ve Dolunay'ı izle, aşağıya in, bi' sigara yak...
Sorun şuydu ki denediği şey işe yaramamıştı. Dedikodu saman alevi gibiydi, aniden patlamış ama fazlasıyla çabuk dinmişti. Bunda pek tabii Barbaros'un etkisi vardı. Nerde bunu konuşan birini görse o kişilerle konuşmuş ve gerçekle beraber derdini de anlatarak bu işe bir son vermişti. Gayet temiz bir şekilde hallolmuştu çünkü kimse aşırılık yapmamıştı -ikisi tanındığından ve sevildiğindendi belki de- ama eğer iş çığrından çıksaydı pekâlâ Barbaros'un da buna uygun şekilde cevap verebileceğinin bilincindeydi.
Aslında kendisi de sevinmişti işin böyle ilerlemesine çünkü biraz daha irdelenseydi o yolların sonu bir şekilde konuştuğu o çocuğa çıkabilir ve o çoçuk da kendisini ifşalayabilirdi. Bu konuda kendisine de kızmıyor değildi çünkü bi' anlık parlamayla bu planı uygulamaya karar vermiş, ötesini berisini hiç düşünmemişti. Bu düşünce yeniden sinirlenmesine sebep oldu, aynı zamanda içindeki hayal kırıklığı da sürekli büyüyordu.
Düşüncelerinin içinde kaybolmuşken çoktan okul merdivenlerine vardığını fark etmemişti. Zihnine öyle dalmıştı ki etrafının farkında olmak için çıkardığı kulaklığın yerine sanki düşünceleri bu sefer kulaklarını tıkamıştı.
Yine de geç de olsa kafasını kaldırıp çevreye öylesine bir bakış attı. Sabahın şu saatinde bile enerjik olabilen arkadaş gruplarını görünce yüzü buruştu ister istemez. Kendisi uykusuzluğundan sebep öyle huysuzdu ki o anda etrafında gördüğü her mutlu insan sinirini bozuyordu.
Okulda bu saatte iki kesimden insan olurdu genelde. Birincisi arkadaşlarını çok sevdiği için üşenmeyip okula gelebilenler ki bu tayfa o gördüğü enerjik insanlardan oluşuyordu, ikincisiyse evde kahvaltı yapamayıp kantine yumulanlar.
Kendisi iki kesime de dahil değildi, o Barbaros için kalkar gelirdi okula. Zaten okulun başlangıcıyla beraber devamını da katlanabilir kılan genellikle onun varlığıydı.
Okula girerken şanslıysam karşılaşırız, diye düşündü. Aynı katta olmalarına güvenerek bunu ummuştu ama birinci kata vardığında koridora attığı ufak bir bakış aradığının orada olmadığını anlamasına yetmişti. Kendi kendine fark edilmeyecek hafiflikte omuz silkip sınıfına doğru yöneldi, onu kanlı canlı görmese de görüntüsü her daim aklının bir köşesindeydi zaten.
Sınıfa omuzları yorgunluktan çökük şekilde girip bakışlarını yerden çekmeden sırasına ilerledi. Birileriyle muhattap olma isteği sıfıra vurmuş durumdaydı, yalandan gülücükler yollayası hiç yoktu ki çevresinde kim varsa kendisine yolladığı gülücüklerin hepsi de sahteydi.
Çantasını sıraya neredeyse fırlatarak bıraktıktan sonra kendini de masanın üstüne yığması çok uzun sürmemişti. Fena uykusu vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eksik
General Fiction"Yapma..." • Belki de her öğle arası buraya gelme nedeni bu karanlığa her baktığında gözlerinin önüne gelen elalardı. Artık hiçbir bakış onunkilerden daha anlamlı, daha güzel gelmiyordu. |23.08.2022- 𝘤𝘰𝘴𝘦𝘥𝘪𝘷𝘢