Sınav günü gelmişti. Dün geceki kadar stresli değildim şu an. Aksine, oldukça rahattım. Sadece, biraz kalbim ağrıyordu. Bir an önce girip kurtulmak istiyordum.
Naz'ı sabah hiç görmemiştim. Bana erkenden mesaj atmış, sınav yerinde iki saat önceden bulunacağını, işini garantiye almak istediğini söylemişti. Fazla stresli olduğuna kalıbını basabilirdim.
Sınav yerine ben de, Naz kadar abartmayarak, erken gittim. Aynı yerde giriyorduk sınava. Bu bizim için büyük bir şanstı. Sınavdan çıkar çıkmaz onu bulup nasıl geçtiğini soracak ve zıplaya zıplaya sevinecektim. Daha sonra, tanıdığımız birileri ile karşılaşırsak ve bize sınav hakkında sorular sorarlarsa onlara ters ters bakacak, kötü geçmiş gibi yapacaktık. Tabi bu bugün gerçekleşemeyecekti çünkü yarın da sınav vardı.
Ayrıca, annemi önceden uyarmıştım. Akrabalar konusunda. Aramaların hiçbirine cevap vermeyecekti. Hem de hiçbirine. Moralimin bozulmasına izin vermeyecektim.
Sınava gireceğim yere vardığımda, oldukça gergindim. Ellerim titriyordu ve midemin bulanmasını önlemek için bir şeylerle oyalanmaya çalışıyordum. Elimdeki kalemle mesela. Sonra, dudaklarımı kemiriyor, ayağımla ritim tutuyordum. Naz dedikten sonra fark etmiştim. Bunu stresliyken hep yaptığımı yani.
Sınava girme anı geldi ve ben bomboş biz zihinle derin bir nefes verdim.
Girdim, elimden geleni yaptım. Herkes gibi. Eminim herkes elinden geleni yapmıştı ama sınav, çok zordu.
Gitmişti. Tüm emeklerim. Yerle bir olmuştu.
Sözümü tutamamıştım.
Çıktığımda annemin umutlu, heyecanlı bakışlarıyla karşılaştığımda gözyaşlarım kendiliğinden aktı. Hissettiğim hayal kırıklığı, moral bozukluğu beni bitiriyordu.
Naz'la sözleşmiştik. Yarın AYT vardı. Arada görüşmeyecektik. Birbirimizle konuşup, moral bozmak istemiyorduk. İyi bir karar olduğunu şimdi anlıyordum. Onun sınavı iyi geçtiyse eğer, moralini bozmuş olurdum aksi halde.
Sanırım yarına kadar yatağımdan çıkmayacaktım. Kafamı dağıtacak, moralimi yükseltecek bir şeyler yapacaktım. Anneme sarıldım.
"Bana bitter çikolata alabilir miyiz lütfen?"
*****
Sınavdan çıkmıştım.
Bitmişti.
İyi değildi.
Ama herkesin kötüydü.
"Naz!" dedim bağıra bağıra. Kötü geçse bile, bitmişti. Koşa koşa birbirimize sarıldık ve zıplamaya başladık. "Bitti kızım! Bok gibi geçti ama bitti sonuçta!"
"Evet evet!" dedim nefes nefese. "Ay dur, yoruldum."
"Beni bıraksan, Dünya'yı defalarca koşarak turlarım. O kadar mutlu ve enerjiğim yani." Onun bu hâline güldüm ve kolumu omzuna attım.
"Annelerimizin gelmediği iyi oldu. Alalım poşet poşet abur cuburları sokaklarda bağıra bağıra şarkı söyleyelim. Nasıl fikir?"
"Uyar!" dedim bağırarak. Etrafımızdaki kalabalık arasından birkaç kişi dönüp bize baktı. Ama onları umursamadık.
Keyfimiz yerindeydi. Umarım, kötünün iyisini yapmışımdır diye düşündüm. Umarım, verdiğim sözü tutabilmişimdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETER Kİ BİL (Kısa Kitap)
Teen FictionSevgisi evren tanımayanlara... Sevmiştim, uzaktan uzağa. Acı çeke çeke. Kendimde ona tüm bu duyguları açıklayacak cesaret yoktu. Kaldı ki, onunla bir kere bile göz göze gelmemiştik ki. Sahi, adımı bile bilmeyen birine gidip nasıl olurdu da 'seni sev...