Kapıda ağaç olmuş Berat'a sevimli bir gülücük atıp tekrardan odaları kontrol ettim. Sezon tatilini İrfan ve Ceren ile geçirmeye karar vermiştik.
"Hadi da yavrum. Vallahi ağaç oldum burda ya."
"Ocağa bakıyorum. Çemkirme bana çekerim o kulaklarını."
Mutfağa girmeden gözümü kırpıp yüzüne gülümsedim. Sonunda evden çıkabileceğimize karar verince kapıya gidip ayakkabılarımı giydim.
Asansöre bindiğimde Berat'a dönüp gülmeye başladım. Yaklaşık dudağımı öptüğünde kafamı göğsüne yasladım.
Binadan çıkıp arabaya bindiğimizde kemerlerimizi takıp şarkı ayarlamaya başladık. Hazır fırsattan istifade bir fotoğrafımızı çekip telefonu kapadım.
"E hadi sür şoför."
"Ben şarkı seçemedim. Al bakalım sen ayarla istediğin şarkıyı."
Telefonunu kapatıp elime tutuşturduğunda telefona baktım.
Neden kapatıp verdi ki?
Sen aç diye gerizekalı.
"Bakma öyle telefona yavrum. Senin doğum tarihin şifresi. Çok uzun zamandır aynı."
Gözlerini yoldan ayırıp bana baktığında gözlerinin içi parlıyordu.
Can Bonomo açıp arkama yaslandım. Kendimi hafiften bastıran uykuya verdiğimde Berat bana bakıp gülmüştü. Fısıldamaya başladığında gözlerim çoktan kapanmıştı.
"Senin şu uykunu napıcaz be güzelim ya?"
Söyledikten sonra tekrar gülüp yola odaklandı.
Uzun bir süre sonra arabanın durmasına uyandım. Gözlerim hala açılmıyordu. Berat elini yanağımın kenarına okşamaya başladı.
"Hadi güzelim kalk bir bardak çay içelim. Benim biraz uykum geldi. Hadi bebeğim. Yavrum İrem'im."
Gözlerimi açıp esnemeye başladığımda yanağımı öpüp arabadan indi. Bende arabadan indiğimde tekrar esnedim. Havanın soğuk olacağını hesap edemediğim için üzerimde sadece kazak vardı. Ceketini omuzlarıma bırakıp elimi tuttu. Hala uyku sersemiyken koluna sarılıp yürümeye devam ettim.
Bizim için sessiz bir yer bulup iki çay istemişti. Çayları beklerken tuvalete gidip elimi yüzümü yıkayıp tekrar masaya geri döndüm. Derin bir nefes alıp verdim. Berat bir sıkıntı olduğunu anlayıp yüzüme dinlermiş gibi döndü.
"Söyle güzelim. Bir sorun mu var?"
"Sorun değilde bir şey var."
"Söyle bakalım konuşalım."
"Berat buraya kadar geldik. Abimin mezarına da gidelim mi? Yani sen gelmek istemezsen ben Ceren'le giderim. Ama buraya kadar gelmişken görmeden gitmek istemiyorum."
"Gideriz tabiki. Abinden dileyeceğim bir özür var. Bunu Ceren değil ben yapabilirim ancak. Gidip dinlenelim. Kendimize geldiğimizde gidelim."
"Tamam zaten tek göreceğim abim var burada."
Yüzüne karşı üzgün bir gülümseme atınca elimi tutup okşamaya başladı.
Çaylarımızı bitirip arabaya geri döndük. Tekrar klasik şarkı seçme gösterimiz başladığında tekrar gözlerimi yumdum. Açtığı şarkının sakinliğine kendimi bırakıp tekrardan uyumaya başladım.
Ne kadar uyuduğum hakkında hiçbir fikrim yok ama bir ara Berat'ın beni kucaklayıp arabadan çıkarttığını hatırlıyordum. Kafamı kaldırmaya çalıştığımda geri omzuna yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gitme-berat ayberk özdemir
Fanfictiongelemiyorum sana, ne yapayım? bana bi' anlatın ama çaresi yok daha