Ağrıyan başımı yastığa gömüp tekrar uykuya dalmaya çalışıyordum. Fakat pek mümkün olmuyordu. Kısa süreli daldığım uykumdan beni tekrar alıkoyan Ceren olmuştu.
Sessizce kapıyı açıp yanıma gelmişti.
"Hadi gel biraz dışarı çıkalım. Hem yürüyüş yapmış oluruz hem de kahvaltı için alışveriş yaparız kuzucum."
Gözlerimi ovalayıp kafamla onayladım. Berat'ı uyandırmamaya ekstra özen göstererek üzerimi değiştirip odadan çıktım.
Banyoya girip yüzümü yıkadım. Telefonumu cebime atıp salona geçtim. Ceren montunu kenara koymuş beni bekliyordu.
"Hazırım ben. Hadi çıkalım."
Sessizce evden çıkıp temiz havayı ciğerlerime şimdiden doldurmaya başlamıştım. Ceren ise yanımda söyleyecek bir şeyi varmış gibi kıvranıyordu.
"Cero söylesene kızım. Ağzında bi bakla çevirip çevirip duruyorsun."
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"İrem ben sanırım hamileyim."
Adımımı attığım yerde donakalmıştım. Yüzüm bürüneceği en şaşkın ifadeye bürünmüştü. Hayatımdaki en büyük şaşkınlık bakışlarını Ceren'e atıyordum şu an.
"Ne demek hamileyim?"
"Bildiğim hamileyim sanırım kızım. Emin olamadım. Şimdilik emin olmadan da İrfan'a söylemeyeyim diyorum. Bugün bunları evden kovarım. O boşlukta da testi yaparım."
Hala şaşkınlıkla Ceren'e bakarken artık koluma girip beni çekiştirmeye başlamıştı.
"Bu kadar şaşıracağını bilsem hiç söylemezdim ulan. Ağzın kapanmadı sinek girecek şimdi."
"Ne bileyim ben kızım? Kaç kere en yakın arkadaşımdan hamileyim kelimesini duydum sanki?"
Ufak bir kahkaha atıp adımlarını hızlandırmıştı. Markete girdiğimizde bir alışveriş arabası alıp başlamıştık.
"Sen dünden sonra biraz daha iyi misin? Berat gece uyanmış bir defa. İrfan'la salonda konuşuyorlardı. Yanlış yaptığını ama kendini tutamadığını falan söylüyordu."
Aklıma dün akşam gelince yine yüzüm düşmüştü. Durduk yere kavga etmiş canını yakmıştı.
"Başım ağrıyor sadece. Yanlış yaptığını şimdi diyeceğine o zaman deseydi. Biliyor benim panik atak olduğumu Ceren. Hareket bile edemedim orada. Allah korusun ya bıçaklı silahlı olsalardı. Nolacaktı? Hayır adamlar zaten magandaya benziyor Berat'ta kalkıp iyice magandalık yapıyor."
Ceren kafasını ne yapabiliriz ki dercesine sallayıp arabayı kasaya ilerletti. Eksikleri alıp tekrar eve yürümeye başladık. Eczanenin önünde durup bakmaya başladı.
"Ya yanlış hissediyorsam İrem?"
Kafamı ona döndürüp elimi sırtına koydum.
"Gençsiniz. Çıtırsınız. Güzelsiniz. Yeniden yapılır kuşum. Allah ne yazdıysa o."
Kafasını sallayıp eczaneye girdi. İşini halledip çıktıktan sonra yol üzerindeki fırına yürümeye başladık. Poşet dolu ellerime inat telefonum çalmaya başlamıştı. Poşetleri kenara koyup telefonu çıkarttığımda yüzüm gülmüştü.
"Aloo."
"Yavrum nerdesiniz? Bi uyandım yanımda yoksun. Böyle sabah olmaz olsun seni görmeden uyandım. Gün çok şanssız geçecek."
Sessizce gülümseyip boğazımı temizledim.
"Geliyoruz fırındayız. Bir şey olmaz hem sana sözüm ne de olsa geçmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gitme-berat ayberk özdemir
Fanfictiongelemiyorum sana, ne yapayım? bana bi' anlatın ama çaresi yok daha