Üzerime kabanımı da giyip odadan çıktım.
"Hani daha hazır değilsiniz. Ben boşuna mı hızlı hızlı giyindim?"
Ceren ayağa kalkıp yanıma geldiğinde kolunu omzuma attı.
"Valla senin bu hallerine alışık değiliz biz kuzum. Beş dakika verin bana geliyorum hemen."
Yanımdan ayrılıp hazırlanmaya çıktığında koltukta uyuklayan Berat'ın yanına oturdum. Kafasını omzuma yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Saçlarıyla oynamaya başladığımda iyice mayışmıştı.
"Söyleyelim bizimkilere gitmeyelim istersen sevgilim. Çok yorgunsun hiç dinlenemedin. Yarın gideriz."
Kafasını kaldırmadan konuşmaya başladı.
"Yok be yavrum. Şöyle iki dakika kalsam toparlarım. Senin yanında dinleniyorum ben yeterince zaten."
Söylediği şeye gülümseyip saçlarıyla oynamaya devam ettim.
Hazırlanıp salona giren İrfan ve Ceren ile koltuktan kalkıp kapıya ilerledik.
Berat nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde aniden ayılıp full enerjisiyle ortamı şenlendiriyordu.
Binadan çıkıp arabalara geçtiğimizde her zamanki gibi şarkı seçme görevi benim üstüme düşmüştü.
Kararsız kalıp gözümü kapattım. Elimin değdiği ilk şarkıyı açtım.
"Geçmesin günümüz, sevgilim, yasla."
Berat'ın şarkı daha başlamadan söylediği şeye şaşırıp elini tuttum. Kafamı ona çevirip izlemeye başladım.
O güzel başını göğsüme yasla.
Şarkının sözünü söylediğinde elini tutup kafamı ona doğru döndürdüm.
Elimi elinden ayırıp sakallarıyla oynamaya başladığımda huylandığını belli edip kafasını sallamıştı.
Ela gözlerinde menevişler var.
Gözlerimi gözlerine odaklayıp biraz daha bakmaya başladım.
Uzanıp yanağına bir öpücük koyduğumda yolunu şaşırmıştı.
"Şu hareketlerini niye evde tekken yapmadın be yavrum? Şimdi elim ayağım titriyor bak."
Kahkaha atıp önüme döndüm.
"Öpesim geldi. Çok tatlı gözüküyordun. Öptüm. Sorun mu oldu?"
Hesap sorar gibi göz kırpıp kafamı sallayınca kafasını sallayıp gülümsedi.
Kısa süren araba yolculuğumuzdan sonra mekana gelmiştik. Arabadan inip kabanımı düzelttim. Berat elini uzattığında elini tutup içeri girdim.
Burası bizim uzun zaman önce keşfettiğimiz muazzam köfteleri olan bir mekandı. Yani bir köfte yemek için Trabzon'dan Ankara'ya gelmiş gibi olduk.
Kendimize uygun rahat edeceğimiz bir masa bulup oturduk. Sipariş verme faslını halledip sohbet etmeye başladık.
Bir süre sonra Berat'ın yerinde huzursuzca kımıldandığını gördüm.
"Pişt noldu? Kıvranmaya başladın. Bir yerin mi ağrıyor?"
Elini yanağıma koyup okşama başladı.
"Yok bir şeyim güzelim. Rahat edemedim sadece."
Söylediğini onaylayıp önüme geldiğini yeni fark ettiğim köftelere yükselmeye başladım. Bu kadar güzel olunmaz ki vicdansız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gitme-berat ayberk özdemir
Fanfictiongelemiyorum sana, ne yapayım? bana bi' anlatın ama çaresi yok daha