3. Bölüm: Her şeyin başlangıcı

369 23 11
                                    


07. 09. 2014

"Umarım bu seferde oyun değildir tüm bunlar.."




Flashback

İkilinin son konuşması üzerinden epey bir süre geçmişti.

Bu süre içinde Jimin, Jeongguk'dan uzak durmaya çalışmış, Jeongguk ise Jimin'e kendini affetirmeye çalışmıştı.

Jimin, Jeongguk'a karşı eskisi gibi değildi. jeongguk'un gülümsemelerini kaçırmamak için her hareketini izlemiyordu mesela. Bunu sebebi Jeongguk'u sevmemesi değildi. Hâlâ çok seviyordu ama bu hareketlerinin Jeongguk'u rahatsız ettiğini düşünüyordu. Bu yüzden zorda olsa ondan uzak durmaya çalışıyor, eskisi kadar sık bakmıyordu.

Jeongguk ise hyungu'nun bu davranışından hiç memnun değildi.

Kendine inandıramasa da hyungu'nun ona karşı olan ilgisini seviyor, içten içe mutlu oluyordu.

Şimdi ise hyungu ona karşı tamamen soğuktu.

"Kalbini çok mu kırdım acaba?" diye düşünmeden edemiyordu Jeongguk. Hyungu'nun ona karşı eskisi gibi olmasını istiyordu. Eskisi gibi mutlu olmasını, sürekli gülümsemesini, kahkaha atarken oturduğu yerden düşmesini ve daha çok gülmesini istiyordu uzun olan. Sadece çok şey istediğinin farkında değildi..

"Bu böyle olmayacak. Ona kendimi affetirmem gerekiyor." diyerek bir süredir yaşlı bir ağacın altında oturan hyunguna doğru adımlamaya başlamıştı Jimin'e göre gözlerinde galaksileri ağırlayan çocuk.

En sonunda hyungu'nun yanına ulaştığında, sarı saçlarına vuran güneşin onu ne kadar güzel gösterdiğini fark etmişti.

Kafasını sağa sola sallayıp bu düşüncelerinden kurtulduktan sonra hyungu'nun yanına oturmuş, müzik dinleyen hyungu'nun kulağındaki kulaklığın birini çıkartıp kendi kulağına takmıştı.

Birden bire kulaklığının çıkarılması ile neye uğradığını şaşıran sarı saçlı beden, sevdiği çocuğun tam dibinde oturduğunu ve kendi kulaklığını takarak, dinlediği şarkıyı dinlediğini gördüğünde derince yutkunmuştu.

"Nne yapıyorsun Jeongguk?" diye sordu Jimin şaşkınca. Jeongguk kısaca omzunu silkmiş, "Bilmem, ne yapıyorum hyung?" diye sormuştu.

"Neden kulaklığımı alıyorsun?"

"Hmm, senin dinlediğin şarkıyı dinlemek için?"

"Uff Jeongguk! Amacın ne?"

Küçük olan her ne kadar bircşey yapmamış olsa da büyük olan ona karşı kızgın ve kırgındı. Bu yüzden küçük olanın sergilediği bu davranışlar onu fazlaca üzüyordu.

Ondan uzaklaşmaya çalıştıkça Jeongguk ona yakınlaşıyordu ve bu da sarı saçlı bedeni çıldırtıyordu.

'Ben ona yakın davranıp, ona olan sevgimi göstermeye çalışırken benden kaçıyordu. Şimdi ben ondan kaçmaya çalışırken neden bana yakın davranıyor?' Diye düşünmeden edemiyordu Jimin.

Küçük olan daha önce de böyle yapmış, büyük olana yakın davranıp ona umut ışığı verdikten sonra "Sadece şaka yapıyordum Jimin hyung" diyerek Jimin'i ne kadar üzdüğünden habersiz, tavşan dişlerini göstererek gülümsemişti.

O günden sonra Jeongguk ona ne zaman yaklaşsa, Jimin bunun bir oyun olduğunu düşünüyor ve küçüğünü tersliyordu.

"Şu anda oyun oynayacak havam yok Jeongguk." demiş ve kulaklığın eşini küçük olandan alarak ağacın oradan uzaklaşmıştı.

Küçük olanın ise pes edesi yoktu. Hızla oturduğu yerden kalkmış, hyungu'nun önüne geçerek, "Hayır hyung! Oyun oynamak istemiyorum." demişti.

"Ya ne istiyorsun Jeongguk?"

"Tanrım! Neden böyle davranıyorsun hyung?"

"Nasıl davranıyorum?"

"Yani... Nasıl desem... Soğuk?"

Küçük olanın ağızdan çıkan kelimeler ile büyük olan acı dolu bir kahkaha atmıştı.

"Soğuk?" gülmekten değilde daha çok acıdan dolan gözlerini kırpmış, "Jeongguk... Bunu isteyen sen değil miydin?" diye sormuştu.

"Ne zaman sana dokunsam, 'bırak beni!' demiyor muydun? Senden uzak durmamı isteyen sen değil miydin?"

"Hyung, öyle değil.."

"Ya neyle?"

"Ben seni kırdıysam gerçekten özür dilerim. Sadece... benden uzak durmanı istemiyorum.."

"Ne9?"

"Bak biliyorum saçma geliyor tüm bu söylediklerim. Hiç istemeden seni çok kırdım. Ama lütfen izin ver anlatayım, en azından kendimi ifade edeyim? Hm?"

Jimin derin bir nefes almış, birkaç saniye gözleriyle uzaklara baktıktan sonra kabul etmişti.

Sevdiği çocuk dolu gözleri, kızarmış burnu ve büzdüğü dudakları ile karşısındayken nasıl reddederdi ki?

Birlikte az önce kalkmış oldukları ağacın altına tekrar oturmuş, bir kaç saniye öylece birbirlerine bakmışlardı.

Jeongguk daha fazla uzatmak istemediği için hafifçe öksürmüş, konuşacağını belli etmişti.

"Bak hyung.. Bu zamana kadar seni çok üzdüm farkındayım. Ama yemin ederim bilerek yapmadım.... Dilim ile benden uzak durmanı söylesem de kalbim her zaman bana yakın olmanı istiyordu. Senin yanında kendimi güvende hissediyordum mesela.. Ancak bir sorun var ki utanıyorum. Bu yüzden de her zaman senden kaçıyorum. Belki artık bir anlamı olmayacak ama özür dilerim hyung. Lütfen beni affet..."

Sarı saçlı beden ne diyeceğini şaşırmıştı. Sevdiği çocuk aylar sonra ona aslında ona yakın olmasını sevdiğini söylemişti. Ondan mutlusu var mıydı ki şu an?..

"Tanrım, Jeongguk... Bunları bilmiyordum... Asıl ben özür dilerim. Utandığını bilseydim seni zorlamazdım."

"Hayır, hayır hyung özür dileme lütfen... Bundan sonra senden kaçmayacağım. En sonunda senin istediğin gibi gerçek bir.."

O an Jimin için dünya durmuştu. "Yoksa biliyor mu?" diye geçirdi içinden. "Eğer biliyor ise o da beni mi seviyor yani?" diye düşünmeden edemedi sarı saçlı. Oysa küçük olanın bambaşka düşünceleri vardı.

"En sonunda senin istediğin gibi gerçek bir abi kardeş olabileceğiz."
Kocaman gülümsemişti küçük olan. Bu söylediklerinin hyungu'nu mutlu ettiğini düşünüyordu. Oysa bir bilseydi hyungu'nun içindeki yangını... O zaman da böyle söyler miydi?

Jimin kalbinde ki yangına tezat genişçe gülümsemiş, "Teşekkürler Jeongguk." demişti.

Jeongguk aralarında ki sorunu hallettiğini düşünüp, mutlu bir şekilde yurda dönerken sarı saçlı beden âşık olduğu çocuğun gidişini izliyordu.

"Ne düşünüyordum ki?" dedi kendine. Daha sonra başını iki yanan sallamış, "Her neyse, en azından artık bana uzak davranmayacak..."
Diyerek oturduğu ağacın altından kalkmıp küçüğünün hemen arkasından yurda girmişti.

Flashback end

Loser & Lover, Jikook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin