Kalabalık Lafayette Meydanı'nda toplanıyordu. Binlerce kadın ellerinde pankartlarla slogan atmaya başlamıştı bile. Polis bile son skandaldan sonra müdahale etmeye çekiniyordu. Birçok erkek politikacı eyleme destek vermesse tacavüze destek vermiş gibi gözükebileceğini bildiğinden kadınları desteklemişti.Hükümet polisin kendilerine ihanet edeceğini hissetmişti, bu yüzden askere bel bağlamak zorunda kalmıştı. Sokaklarda birçok asker olsa bile çok çok azı erkekti ve onlarda kadınlara yardım edecek gibi duruyordu.
Sabaha karşı ilk eylemlerde erkek askerlerin bir kısmı müdahale etmek istemişti fakat kadın komutanların emri kesindi. Bir erkek asker emirlere karşı gelmiş ve silahını teslim etmemişti. Cia başkanı kışlada kendisini son kez uyardıktan sonra onu alnından vurdu. Bu ölüm erkeklere bir mesajdı. Cia'yi karşılarına almak istemeyen tüm erkekler silahlarını teslim etti. Tüm silahlar toplandı, denizden gelebilecek tüm tehlikelere karşı gemiler limanlarından kaldırıldı ve kışlalar kilitlendi.
Bir süre sonra Aurelia büyük bir polis gücüyle meydana geldi. Emrindeki polisler eyleme destek vermek için slogan atıp bağırmaya başladı. Harika bir şey olacağını hissetmişti. Yıllardır toplum bunun için hazırlanmıştı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Dönülemez bir yola girmek üzerelerdi.
Birden yanına bir muhabir geldi
"Eylemi durdurmanız gerekmiyor mu ?"
"Emirlerime uyacağım. Başkanın hayatını korumam istendi ve onun ölmesine izin vermeyeceğiz."
"Sanırım sen olanlar hakkında bilgi sahibisin. Bu gün ne beklememiz gerekiyor ?"
"Bir bilgim yok. Tek beklediğim şey Kate'in başkana gününü göstermesi."
Tam o an kalabalığın önüne bir kız çıktı. Kız Jessica'dan başkası değildi. Topluluk onu hemen tanıdı. Haklarını savunabilmek için çok küçük yaşlarından berri uğraşan bir kızdı o. Alkışlamalar kilometreler öteden duyulabiliyordu.
"Geldiğiniz için size minnettarız. Bizi asla yalnız bırakmadınız. Baskıdan dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kaldığım gün belki fiziksel olarak yanımda değildiniz ama hepinizin enerjisini hissediyordum. Bana güç verende buydu. Her neyse artık hepinizin beklediği kişiyi çağırmamızın vakti geldi. Sadece partimizin başkanı değil. Yıllardır süreden baskıdan bizi kurtarabilecek bir devrimci. Önderimiz; KATE DUNNİNG !"
Herkes nefesini tuttu ve sahneye ağır adımlarla Kate yürümeye başladı. Siyah blazer bir ceket, siyah dar bir kalem etek ve stilettolarla sahneye çıktı ve mikrofonu eline aldı.
"KADINLARIM !" kalabalık saatlerdir bunu bekliyordu. Sadece alkışlamadılar, ıslık çalıp çığlık attılar. Sadece ses bile Beyaz Sarayı sallamıştı.
"Son aylardaki erkek davranışları mide bulandırıcıydı. Toplu tecavüzler, şiddet olayları bizi pasifleştirmeye çalışıyorlar." Kalabalık yuhalamaya başladı.
"Bizim kötü olduğumuzu göstermek için binlerce komplo teorisi ortaya attılar. Bizi açgözlü, kötü ve manipülatif göstermeye çalışıyorlar. Ancak iğrenç ve açgözlü olanlar; kadınları kendilerine kadınları düşman edinmiş olan maskülanistlerin ta kendisi. Hayatlarında hiçbir kadını tanıyamayacak kadar ezik olan ve kendilerine "Mgtow" diyen bu aptallar ürememeli ve toplumun içinden çıkarılmalıdır." Kalabalık alkışlayarak Kate'e onay verdi.
"Peki neden bizi batırmaya çalışıyorlar ? Susan Brownmiller'ın 1975 te yazdığı "Against Our Will" kitabında da dediği gibi; "Tecavüz, tüm erkeklerin tüm kadınları korku içinde tuttuğu bilinçli bir sindirme sürecinden başka bir şey değildir." Bizden korkuyorlar. Güçlenmemize karşın artık kendilerini güvende hissetmiyorlar." Topluluk her geçen sanıye büyüyordu ve Kate'in konuşması karşısında büyüleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadın Devrimi
Ficción GeneralYıl 2030. Yeni bulunan bir gaz tüm insanlığı etkileyecektir. Venüs adı verilen bir gaz kadınların ömürlerini arttırma özelliğine sahiptir. Ancak Venüs insan testesteronu ile etkileşime girdiğinde erkekleri aptal ve azgın hale getirir. Gaz ataerkil d...