|Look at the stars Look how they shine for you |

230 20 14
                                    

Zoro'nun yüzündeki sırıtış neler olduğunu bildiğini belli ederken diğerleri anlamaya çalışıyorlardı. Sanji sinirle ayağa kalkıp zoro'ya yaklaşınca "salak Marimo sen yaptın değil mi, sen götürdün tüm şişelerimi" diyen sanjiyle tayfa her zamanki kavgalarından olduğunu anlayıp dağılmışlardı. Kızsa kendini suçlu hissederek araya girmiş ve bir dahaki molalarında hepsinin yerini dolduracağını söylemişti. O olay da böylece çözüldükten sonra kahvaltı hazırlamaya başlamışlardı. Kız bir şeyler öğrenebilmek umuduyla dikkatle aşçıyı izliyordu. Kısa sürede hazırlanan kahvaltıdan sonra herkes yedikten sonra nami planlarını anlattı.

Tüm gün çölde yürümüşlerdi. Gece ise küçük bir çadır kurup ateş yakmışlardı. Kızın gözüne uyku girmezken herkes çoktan uyumuşa benziyordu. En sonunda dayanamadı ve ayağa kalktı, tayfadan biraz uzağa oturup ayı izlemeye başladı. Ayak seslerinden gelenin kim olduğunu anladığında içten içe sevinmişti. Ancak bir kişi onun kadar zarif yürüyebilirdi. Acaba dünyada onun kadar zarif birisi var mıydı?

"Sence de bugün ay çok güzel değil mi?" Dedi çocuk. Kız da küçük bir gülümsemeyle "Evet. Evet öyle" dedi. Öylece ayı izlerken omzu bir anda ağırlaşınca kız garipsedi. "Bu gece güzel olan tek şey ay değil" dediğinde utanmıştı.

Bir süre sonra çocuğun düzenli hale gelen nefeslerinden uyuduğunu anladı. Deli gibi uykusu olmasına rağmen sırf çocuk rahatsız olmasın diye uyumamıştı. Uyuduğunda o şekilde kalmayacaktı çünkü. Nefes alış verişini yavaşlamış sakince oturuyordu.

"Sende uyumalısın" dedi çocuk. Geçen akşam yemeğinde de öğrendiği üzere çocuk bir anda uykuya dalıp sonraki an hemen uyanabiliyordu. O yüzden kız garipsemedi. Çocuk bir eliyle kızın kafasını da kendi kafasına yaraladıktan sonra uykusuna geri döndü.

Sabah güneşi ilk ışıklarıyla tayfayı aydınlatırken herkes yavaştan uyanmaya başlıyordu. Vivi gördüğü manzaraya gülümsedikten sonra namiyi de çağırmıştı. "Çok güzeller" demişti kız. Bu güzel ortamı "neye bakıyoruz, neye bakıyoruz?" diye aralarından kafa uzatan luffy bölmüştü. Gördüğü manzara ilgisini çekmeyen luffy "bu muydu yani" dedikten sonra sanji'yi rahatsız etmeye başladı.

Gelen seslerle uykusundan yavaşça uyanan kız uzun zaman sonra kabus görmemişti. Rahat uyumuş ve neden olduğunu bilmediği bir mutlulukla açmıştı gözlerini. Omzundaki kafa hala daha oradayken gözlerini çocuğa indirdiğinde çocuğun da onu izlediğini fark etti. Utanarak "günaydın" dediğinde çocuk da "günaydın" dedi. "Uyurken çok güzel görünüyorsun" demişti daha sonra da. Kız ne diyeceğini bilmeden öylece dururken çocuk ayağa kalkıp elini uzattı. Uzatılan elden yardım alarak kalkan kız konuşmadan tayfaya ilerlemeye başladı.

Kız gülümseyerek herkese günaydın sunduktan sonra bentoları ayarlayan Nami'ye yardım etmeye başladı. "Dün gece rahat uyumuşa benziyordun" dedi rotacı imayla. Kız ne diyeceğini bilemeyerek sustu. Rotacı ise pes etmemişti. "Luffy'nin abisi de çok hoş çocuk değil mi ama" demişti onay bekler gibi. Kaba olmamaya çalışarak "Üzgünüm Nami-san ama şuan ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum" demişti ciddiyetle. Gördüğü tavırsa nami'yi yıldıramamış olacak ki daha da yaklaşıp sordu. "Sence de çok yakışmıyor musunuz?". Kız utanmış ve ağzının içinde bir şeyler gevelemişti. "Alacağım cevabı aldım canım ben merak etme" demişti rotacı gülümseyerek. Kızın utandığını fark eden rotacı şimdilik konuyu kapatmıştı. Şimdilik.

Apar topar bir kahvaltı yaptıktan sonra yine yola çıkmışlardı. Çölün merkezindeki köye vardıklarında ise neredeyse gece olmuştu. Köyde karşılaştıkları adam onlara evini açınca hepsi memnuniyetle kabul etmişti.

Gece herkes yattıktan bir süre sonra uyusa da kızların gözüne uyku girmemişti. "Sen de mi uyuyamadım" diye sordu rotacı dönüp duran kıza. "Evet biraz öyle oldu galiba" dedi kız. "Dışarı çıkıp hava almak ister misin?" Sorusunu memnuniyetle kabul etmişti kız.

Hafif esintili ve bulutlu hava dün gecenin aksine bugün güzelliğini kendine saklıyor gibiydi. Bir süre sessizce oturan iki kızdan biri sessizliğe dayanamayınca konuşmaya başladı. "Üzgünüm Yume-Chan ama bu konuyu içime atamam. Yarından sonra Ace-San gidecek biliyorsun değil mi?" Dediğinde kız üzülmüştü. Sakince "bilmiyordum" diye cevapladı. "Bir şey yapmayacak mısın?" Sorusuna ise verecek cevabı yok gibiydi. Kız "Ne yapabilirim ki" dediğinde rotacının cevabı hazırdı."Açıkçası ondan hoşlandığın fazlasıyla belli oluyor." Demişti. "Ki ben onun da senden hoşlandığını düşünüyorum" diye de eklemişti. Kızın cevap vermeyeceğini anladığında devam etti. "İlk adımı atmalısın bence" demişti.

"İlk defa böyle hissediyorum ve emin ol bu konularda hiç de açık sözlü değilimdir. Ettiği en küçük iltifatta bile o kadar utanıyorum ki cümlelerimi bir araya bile getiremiyorum" demişti kız biraz bekledikten sonra. Rotacı kız "Pişman olacaksan da yapmadığım için değil yaptığın için ol. Ki pişman olacağını da sanmıyorum... Hem en fazla ne olabilir ki" Dediğinde kız ikna olmuş gibiydi. "Sanırım haklısın. Yarın ilk iş onunla konuşmalıyım belki de" dediğinde rotacı "bunun için özür dilerim" diyip hızla uzaklaştığında kız arkadan gelen ayak seslerini yeni fark etmişti.

"Lanet olsun sana Nami" demişti fısıldayarak. Adam yine yanına oturduğunda gökyüzündeki tüm bulutlar hızla çekilmeye başlamıştı. Kafasını yine kızın omzuna koyduğunda konuşmaya başladı.

-Sanırım bu bir işaret

-Ne bir işaret?

-Bir araya geldiğimiz an gökyüzünün bile buna tepki vermesi. Görmüyor musun saatlerdir kapalı olan hava nasıl da bizi görünce açıldı.

Kızın küçük kıkırtısından sonra oluşan sessizlik ikisini de rahatsız ediyordu. Daha fazla sessizliğe dayanamayan kız konuya nereden başlayacağını bilemeden başladı.

-Az önce Nami ile konuşuyorduk ve mm... Ve bir şeyler fark ettim onun sayesinde.

-Birbirimizden hoşlandığımızı... Afedersin ama konuşmanıza azıcık kulak misafiri olmuş olabilirim. Kesinlikle yanlışlıkla.

-Eğer da... Bir dakika bu nami haklı mı demek

-Ne konuda

-Yani gerçekten de benden hoşlanıyor musun

-Günaydın

Kız şuan yaşanılan anın gerçekliğini sorgularken yüzünde küçük bir tebessüm belirmişti. Çocuk kafasını hafifçe oynatarak kızın yüzünü incelemeye başladı. İkisi de ne demesi gerektiğini bilmeden öylece susuyorlardı. O gece sabaha kadar çok şey konuşuldu her öğrendikleri bilgiyle kendilerini daha da yakın hissettiler birbirlerine.

Nami "kahvaltı hazır çocuklar" diye bağırdı birkaç dakikadır onları izlediği yerden. Kız "Geliyoruz nami-san" dediğinde çocuk sessizce iç çekmişti. "Keşke şuan zamanı durdurmanın bir yolu olsa" demişti. Kız utanacağını bile bile çocuğun saçlarına küçük bir öpücük kondurmuş sonra da ayağa kalkmıştı. "Hadi kalk bakalım" diyip elini uzattığında çocuk yüzündeki gülümseme ile tutmuştu eli. Kalktıktan sonra da bırakmamış eve el ele yürümüşlerdi.

Gitmeden önce kız elini üzülerek çekmiş ve önden girmişti. Çocuk da arkasından geldiğinde herkesin bir köşede bentosunu yediğini gördü. İkisi de kutularını alıp bir köşede konuşmaya devam ederken yediler.

İçindeki çöpçatan damarını durduramayan nami ise bu görüntüye oldukça mutlu oldu.

Yola çıktıklarında vivi ve luffy arasında geçen küçük tartışmadan sonra rainbase'e gitmeye karar verildi. Tüm gün yürümelerine rağmen yolun dörtte üçünü ancak geçebilmişlerdi. Bentoları bittiği için yiyecek olarak zoro'nun yoldayken kestiği bir çöl kertenkelesini hazırladı sanji. Yakılan ateş, kurulan çadırlar ve gülüşmeler.

Kuroba || Portgas D. AceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin