•3•

511 58 158
                                    


-01.09.2022-

Cem Adrian, Emir Can İğrek | Bana Unutmayı Anlat

Dakikalar geçtikçe korku ve endişe tırnaklarını geçirerek sanki boğazıma saplanıyor gibi hissediyordum. Etrafıma bakındım. Hızlıca yürümeye devam ettiğimde, yanından geçtiklerim kısaca yüzüme bakıp yanımdan geçiyorlardı.

Nefes nefese karakola vardığımda, kapının önünde arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Görüş alanına ben girdiğimde, elinde tuttuğu sigarayı ağzına götürdü ve son kez içine çektikten sonra, yere atıp ayağıyla ezdi.

''Hoş geldin,'' dedi kısaca selam vererek. ''Beni takip et.'' Bir şey dememe fırsat bırakmadan arkasını döndü ve içeri ilerledi. Bende kurbanlık koyun gibi onu takip ettim. Meraktan ölebilirdim sanırım.

İçeriye girdiğimiz andan itibaren tüm bakışlar bize çevrildi ve Bulut otuzlu yaşlarında bir polis memuruyla kısaca konuştuktan sonra bir odaya girdi. Bende girdim. Girdiğim anda o adamı görmemle Bulut'un kolunu tuttum ve kafamı göğüsüne gömerek, o adamın görüş alanımdan çıkmasını sağladım.

Bulut da tek eliyle saçlarımı okşadı ve kulağıma bir şeyler fısıldadı. ''Şş,'' dedi sakinleştirici bir tonda. ''Ben yanındayım, korkma. Bak bana haydi,'' dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım. Güven verici bakışları sayesinde cesaretimi topladım ve dolan gözlerimi kırpıştırdım.

''Haydi,'' dedi Bulut Murat hocaya doğru sert bir sesle. ''Dediğimi yap, hemen.''

Ben ne olduğunu bile anlamazken, ikisi arasındaki sert rüzgarlar bedenimi buz gibi ederken, cesaretle o adama baktım. Başı yere eğikti, anlık bir kafayla yaptığından utandığı düşüncesi zihnimden geçti. Ama utansa neye yarardı ki? Hayatım boyunca unutamadığım bir şey yaşatmıştı o bana.

''Kaldır ulan o başını,'' dedi beni yerimden zıplatacak kadar korkunç bir sesle. ''Konuştuğumuz şeyi yapacaksın.'' Murat hoca başını kaldırırken, gözlerimin içine baktı.

''Özür dilerim, ama sen beni yanlış anladın,'' dediğinde gözlerimi açarak hem ona hem Bulut'a baktım. Cevap vermek istediğimde boğazımı tırmalayan bir acı hissetsem de, yutkunarak bunu yok etmeye çalıştım. Çünkü cevap verecektim, bu yüzleşmeyi yapmalıydım.

"Ben veya başka bir kadın bize yapılan, tacizleri, mobbingleri yanlış anlamıyoruz. Sen kızın yaşındaki bir insana bu travmayı yaşattın ya,'' dediğimde hıçkırıklarımı boğazıma dizilmişti. '' Biz kadınlar olarak yanlış anlamıyoruz ve sesimizi çıkarıyoruz. Ben sana ne yaptım ya? Hıh, şimdi de okulumun bana vermiş olduğu etekle mi tahrik olduğunu söyleyeceksin! Seni ömrüm boyunca affetmeyeceğim, umarım o delikte çürürsün. Anladın mı?''

Murat hoca, ellerindeki kelepçeye bakıp, kafasını yere eğmişti. Yüzüme bakacak durumda bile değildi. Benim hıçkırıklarım tüm karakolu aydınlatırken, dilime gelen diğer tüm zehirli kelimeleri yuttum. İçeriye giren polis görevlileri put gibi dikilmiş olan Murat hocayı kolundan tuttukları gibi yerinden kaldırdılar ve çıkışa götürdüler.

ÇOCUKLUĞUM | LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin