5. | Part 1

340 46 168
                                    


                                                         Sezen Aksu- Git

•1 AY SONRA•

Mis kokulu ekmek kokusuyla güne başlamanın ne demek olduğunu bilir misiniz? O sıcak, insanın  içini sımsıcak yapan bir kokuydu. Annem, hayatta olduğu için, kendi yağımızda kavrulsak da Allah'a her gün binlerce kez şükrediyordum.

Ve o büyük sınavımıza girmiş, neyseki güzel geçmiş ve rahat rahat yaz tatiline de büyük bir hızla giriş yapmıştık.

''Benim güzel kızım uyanmış mı?'' dedi annem kapımın önünde, eli köpüklü bir şekilde dururken. Olduğum yerde gerindim ve yavaşça gözlerimi açtım. Gülümseyerek ona baktım. ''Uyandım anneciğim.''

''E hadi, kahvaltıya gel o zaman,'' dedi mutfağa doğru ilerlerken. Hızlıca yerimden kalktım ve banyodaki işlerimi halledip, anneme yardım etmeye koyuldum. Telefonuma baktığımda, kızlarla olan grubumuzdan bir de tanımadığım bir numaradan sesli aramanın geldiğini görmüştüm.

Bulut olabilir miydi acaba, diye heyecanla düşündüğümde kafama bir tane patlatmak istedim. Bunu düşünmemem gerekiyordu, ama aklımdan çıkmıyordu işte. Onu, ikinci kez o kadar sinirli görmüştüm ama Selim'e yaptığını geçerli bir sebebe bağlayamıyordum. Sadece bir sorun olup olmadığını sormak istemişti.

Yaklaşık bir aydır onu okulda bile görmemiştim ama sınava girdiğini duymuştum. Ama bir türlü göremiyordum, üstelik yoluma bile çıkmıyordu. Bir de sürekli takip edildiğim hissi ve Semih'in bana her konuda aşırı yardımcı olması, dikkatimi çekiyordu. Bana öz kardeşiymişim gibi davranıyor, dalga geçiyor, ne zaman bir erkek yanıma gelse, ters ters bakıyordu. Birkaç gün sonra o çocuklar bana selam bile vermiyordu.

Gizem ise, Semih'in ablasının yardımlarıyla biraz daha kendine gelmiş, tedavisinde büyük adımlar atmaya başlamıştı. Bulut'u merakıma yenilerek Semih'e birkaç kere sormuştum ama net bir yanıt alamamıştım. Ya boks merkezlerini yönettiğini söylüyor ya da şehir dışına çıktı diyerek beni geçiştiriyordu.

Semih'le gün geçtikçe biraz daha yakınlaşştık. O, diğer zengin züppelere benzemiyordu. Bizi aşağılamıyor, hor görmüyordu, zor durumlarda bize yardımcı oluyordu. Üstelik Gizem'e kör kütük aşıktı, resmen üzerine titriyordu. Gizem, hala kendini tam olarak teslim edemese de onun da Semih'e içinin gittiğinden emindim.

Telefonun sesiyle, bir anda ürksem de tereddüt etmeden açtım.

''Efendim Semih?'' dedim sıkıntılı bir sesle. ''İyiyim, yahu ve hayır Gizem yanımda değil.''

''Merve var canım,'' dedi Merve ne zaman geldiğini bile anlamadığım süreçte telefonu elimden alarak. ''İster misin? Elimizde ben kaldım ya, maalesef.''

Ne konuştuklarını bilmesem de az çok tahmin edebiliyordum. Merve'nin keyifli gülümsemesinden atıştıklarını anlayabiliyordum. ''Tamam veriyorum, Güneş'e.''

ÇOCUKLUĞUM | LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin