five

29 16 15
                                    

Telefona bakarken kaşları çatılmış kahkahaları da durmuştu Uraz'ın. İçin de büyük bir kıskançlık alevlenirken Selin'e edeceği işkenceleri kafasında kurmaya başlamıştı bile. Alaz bir sıkıntının olduğunu fark etmiş gibi öne eğilerek Uraz'ın yüzüne bakmaya çalışırken bir yandan da salıncaktan destek alıyordu.

"Bir sıkıntı mı var, yavrum?" dedi Alaz, Uraz'ın yüzünü görmeye çalışırken.

Uraz bu soru beraberinde hala devam eden video kaydını durdurdu ardından telefonu Alaz'a doğru itelemişti "Selin mesaj atmış." dedi moralinin düştüğünü belli eden ses tonuyla birlikte.

Alaz, Uraz'dan telefonu aldığı gibi bakışları bir kez olsun telefonuna değmezken cebine geri koydu umursamaz bir tavırla. 

"Boş ver sen onu, biz buraya seninle vakit geçirmeye gelmedik mi? Ne bu suratın hali?" dedi Alaz anında yumuşayan bakışlarıyla.

Omuz silkti Uraz fakat Selin'i umursamaması gözünden kaçmamıştı. Belki de Selin'i kıskanmasına gerek yoktu ama elinden gelmiyordu ne yapsındı? 

O sırada Alaz az ilerideki marketi gözüne kestirdi. Ardından Uraz'ın elini tutup daha o ne olduğunu anlamadan onu markete doğru yürütmeye başladı.

İçeri girdiklerinde Uraz'ın yüksek sesle konuşması sebebiyle bütün yüzler onlara döndü.

"Ne yapıyoruz burada Alaz? Bırak elimi yoksa taciz ediyorlar diye bağırırım!"

"Aptal bebeğim bunu bağırarak söylediğin için zaten kimse sana inanmaz ve ayrıca ellerini tutmak hoşuma gidiyor."

Uraz olduğu yerde kızarıp bozarırken Alaz onun ellerini bırakıp yanından uzaklaşmaya başladı. Uraz bir süre ne yapacağını bilemezken Alaz elindeki market arabasını iterek yanına geldi.

"Prensim, size layık değil ama arabanıza binmenizde yardımcı olabilirim." dedi.

"Büyük bir zevkle güzelim."

Şaşırma sorası Alaz'a geçtiğinde ağzından istemsizce akıp giden bir küfür ile Uraz kahkahayı bastı.

"Hey, küfür etme. Ben daha küçüğüm şapşal."

"Şey sen bana şey diyince ben istemeden şey oldu yani öyle işte..."

"Tamam Alaz yahu yardım et arabama bineyim."

"Tamam prensim."

Alaz Uraz'ın bir eliyle belini diğer eliyle bacaklarını tutarak kucağına aldı ve parmak uçlarında hafifçe yükselerek arabanın içine koydu.

"Şimdi uslu ol en sevdiğin şeyi alıp çıkacağız tamam mı?"

"Tamam Alaz. Söz."

Dakikalar ilerledi saniyeler birbirlerini kovaladı ama ikili bir türlü marketten çıkamadı. Bunun nedeni Uraz'ın raflardan birinde gördüğü peluş ayıydı. Elini rafa atıp oyuncağı eline aldı ama onunla beraber başka bir el daha küçük ayıyı eline almıştı. Uraz anında çatılan kaşlarıyla yavaş yavaş elin sahibine baktı.

Karşısında duran kişi onunla aynı yaşlarda olan bir kız çocuğuydu. Kızın yüzünde tatlı bir gülümseme bir oyuncağa bir Uraz'a bakarken Uraz bu görüntü karşısında daha çok kaşlarını çattı.

Başka zaman olsa elbette centilmenlik yapıp karşısındaki tatlı tatlı gülümseyen kıza bu oyuncağı verebilirdi.  Ama bu kızı hatırlamıştı, bu kız geçen sene Efşan ve Efsun ile saç baş kavga etmiş ve onlara disiplin yazılmasını sağlamıştı. Tabii çıkışta yine bir güzel dayağını yemişti orası ayrı.

"Bıraksana be çirkef şey!" dedi Uraz karşısındaki kızı tanır tanımaz oyuncağı kendine doğru çekerken.

"Sen kimsin de bana çirkef diyorsun hadsiz!" kızın adeta ciyaklayarak söylediği şey karşısında yüzünü buruşturdu Uraz.

Kızın kendine doğru çektiği oyuncağı tekrar kendine doğru çekti Uraz. İkili laf dalaşına girmiş küçük oyuncağı zırt pırt çekiştirip dururken  kızın yanına Alaz ile aynı yaşlarda olduğunu tahmin ettiği bir çocuk geldi. 

"Ne yapıyorsun amcık?" diyerek Uraz'ı iten çocukla beraber oyuncak Uraz'ın elinde kalsa da çocuğun sert itişinden dolayı sırtı etraftaki reyonlardan birine sert bir şekilde çarptı. Uraz'ın ağzından acı dolu bir inleme çıkarken bedeni sırtındaki acıyla kasıldı. 

Alaz, Uraz'ın inlemesini duyar duymaz hızla Uraz'ın yanına varırken bu tablo karşısında öfkeden gözü dönmüş bir şekilde kendi yaşlarındaki çocuğun yakasını seri bir hamleyle kavradı. Ardından çocuğun suratına sert bir yumruk indirdi.

"Sikerim senin belanı orospu çocuğu!" bu sözlerin ardından genç çocuk daha ne olduğunu anlamadan Alaz'dan yediği kafayla birlikte sendeleyerek yere düştü. 

Alaz yere düşen çocuğu umursamadan arkasını döndüğünde karşısındaki görevliyle birlikte ufak bir küfür savurdu. Ardından görevlinin onları buradan kovduğuyla ilgili birkaç cümlesini göz ardı edip Uraz'ın elindeki oyuncağı aldı ve  Uraz'ın elinden tutarak kasaya kadar götürdü onu  ardından oyuncağın parasını ödedikleri gibi  marketten çıktılar.

 Uraz'ın "Alaz-" diyerek zorlukla başladığı cümle beraberinde Alaz hızla onun sözünü kesti.

"Eve dönelim güzelim."

*****

Peluş ayımız ☝

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Peluş ayımız ☝

Show Haber [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin