two

54 24 73
                                    

Birkaç saat sonra...

Önüne gelen bir taşa daha tekmeyi savurdu Uraz. Babasının o haline şaşırarak babasına dışarı çıkacağını söyleyip izin almış ve babasının neden bir bayrak için tövbe çektiğini anlamaya çalışmıştı. Sonuçta o sadece rengarenk bir bayraktı öyle değil mi?

Bakışları ayakkabısında önüne bakmadan yürürken minicik haliyle düşündüğü şeyler bunlardı işte. Bakkalın önünden geçtiğini fark ettiğinde adımları sekteye uğradı. Canı çikolata çekmişti.

Adımlarını tamamen durdurarak ceplerini kontrol etti Uraz. Bu pek iç açıcı bir kontrol olmamıştı, ceplerinin hepsi boştu. Suratı asılmış dudağı büzülmüştü. Tam bakkalın önünden ayrılmak için bir adım atmıştı ki kolunu kavrayan elle olduğu yere adeta çivilendi.

Aynı surat ifadesiyle arkasını döndüğünde gördüğü kişiyle birlikte neredeyse sevinçten havalara uçacaktı. "Alaz!" deyip hemen ardında minicik kollarını beline doladı.

"Uraz?" dedi çatık kaşlarıyla ne olduğunu anlamaya çalışan Alaz.

"Efendim?" dedi Uraz anında sevecen sesiyle.

"Bebeğim, senin burada ne işin var, neden evde değilsin?" dedi Alaz ılımlı çıkarmaya çalıştığı sesiyle.

Uraz'ın aklına gelen şeyle birlikte yine kaşları çatılmış dudakları büzülmüştü. Onun bu tatlı halini gören Alaz dayanamayarak Uraz'ı kucağına almıştı.

"Büzme şu dudaklarını da ne oldu anlat bakalım." dedi Alaz kucağında Uraz ile birlikte parka adımlarken.

"Bugün haberlerde çok güzel rengarenk bayraklar gördüm biliyor musun Alaz? Yanımda babam da vardı bende belki bana da bir tane alır odama asarım diye babama hevesli hevesli baktım, kaş göz yaptım ama babam "tövbe estağfurullah" diyerek açtığı gibi kapattı kanalı. Babam asla böyle yapmazdı. Niye böyle oldu ki Alaz? Ben mi yanlış bir şey yaptım acaba?"

Çoktan parka gelmiş bir banka oturmuş Uraz'ı da yan bir şekilde kucağına oturtturmuştu Alaz.

Alaz, Uraz'ın neyden bahsettiğini anladığında çatık kaşları yumuşadı çocuğun bu saflığı karşısında gülmeden duramadı. Uraz onun bu şekilde gülmesine kaşları çatılmış bakarken yumruk yaptığı elini sertçe omzuna geçirmişti. Tabii bu temas karşısında Alaz'ın milim kıpırdamadığını göz önünde bulundurursak çok da sert bir şekilde vuramamıştı.

"Çok kabasın Alaz, ben burada gelmiş sana derdimi anlatıyorum sen bana gülüyorsun! Tch gençlik ölmüş!" dedi Uraz, Alaz hala bu duruma gülerken.

"İyi de bebeğim bu öyle bir şey değil ki." dedi Alaz muzip bir ifadeyle.

Uraz anlayamayarak kaşlarını çattı. Ne demek bu öyle bir şey değil yahu?

"Nasıl bir şeymiş o?" dedi kollarını göğsünde bağlamış bilmiş bir ifadeyle Alaz'a bakarken.

Alaz ne diyeceğini bilemez bir şekilde etrafa bakındı. Kaçacak yer olmadığını anlayınca Uraz'ın kafasını kendi göğsüne yaslayıp anlatmaya başladı.

"Imm meraklı küçüğüm. O bayrak sandığın gibi sadece bir bayrak değil. Sana o bayrağın hikayesini anlatacağım ama sen de sana bu anlattıklarımı kimseye söylemeyeceksin tamam m-" cümlesini tamamlayamadan Uraz, Alaz'ın sözünü kesti.

"Tamam Alaz. Söz kimseye söylemem hadi anlat." diyerek kafasını sabırsızca Alaz'ın göğsünden kaldırdı minik suratındaki meraktan parıldayan gözlerini Alaz'a dikti.

"Küçüğüm öncelikle bu bayrak bir ülkenin bayrağı değil. Her renginin ayrı bir anlamı var ve bu bayrak LGBT adı altında toplanan insanların bayrağı. Her harfinin de ayrı bir anlamı var. L harfi lezbiyen, G harfi gay, B harfi bisexüel, T harfi ise transseksüel anlamına geliyor." dedi. Derin bir nefes alıp boğazını temizledi bir kaç saniye düşünüp konuşmaya kaldığı yerden devam etti.

"İsmine LGBT denmesinin sebebi eşcinsellik adı altına transseksüelliği ve biseksüğelliği koyamamaları sebebiyle hepsinin baş harfi ile bir isim yapmışlar. Lezbiyen kızların birbirinden hoşlanmasına, gay erkeklerin birbirinden hoşlanmasına denir. Biseksüel bir kızın hem erkek hem kızdan hoşlanmasına ya da tam tersi bir erkeğin bir kızdan ya da bir erkekten hoşlanmasına denir. Transseksüel ise bir kadının ya da bir erkeğin kendini bedenine ait hissetmemesi sonucu operasyonlarla cinsiyet değiştirmesine denir. Bu bayrakta onların bayrağıdır. Rengarenk..."

Uraz'ın duyduklarıyla birlikte gözlerinin içi parladı. Ne yani bir erkek hemcinsinden hoşlanabilir miydi?

"Babanın bunu gördüğünde kanalı değiştirmesi ise bu durumu ayıplamasından kaynaklanıyor. Yani babana göre ne bir erkek başka bir erkekten hoşlanabilir, ne de bir kız başka bir kızdan hoşlanabilir ve Kendini bedenine ait hissetmeyen insanlar ise o bedende yaşamaya mahkumdur. Senlik bir durum yok yani minik prens." diyerek Uraz'ın burnuna bir fiske vurdu Alaz.

Duyduklarıyla beraber gözleri yuvalarından çıkacakmışcasına açılmış ağzı aralık kalmıştı. Alaz onun bu tepkisine gülümsemekle yetindi.

"Peki sence bir erkek bir erkekten hoşlanabilir mi?" dedi Uraz merakla.

"Yani... Yani, saygı duyuyorum ama desteklemiyorum." dedi Alaz küçük bir çocuğa bunları anlatmanın ne kadar doğru olduğunu sorgularken.

Şimdilik... diye geçirdi içinden minik Uraz. Şimdilik desteklemiyorsun.

Show Haber [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin