.

22 3 6
                                    

Tam karşımda dikilen koca adam gözlerimin en içine bakıyor verdiğim tepkiyi anlamaya çalışıyordu.

-"Selçuk " diye düzeltti -"Selçuk Kara"

Söylediği isim benim için anlamsızdı.Karşımdaki adamın Suat olduğundan ,kendimin Zühre olduğundan daha çok emindim. Bakışları,yürüyüşü,ses tonu,aramızdaki boy farkı ...Bu adam Suattan başkası olamazdı.

Kurduğu bu kurmaca oyunu devam ettirmeye çalıştım elimden geldiğince.

-"Zühre Sancak"

Boşta kalan elimi karşımdaki koca adama uzattım.Anlaşılan tanımamazlıktan gelme konusunda oldukça kararlıydı.

-"Biliyorum doktor hanım." Eliyle personel kartımı işaret etti.

Benden yavaşça uzaklaştı adımları.Yıllar önce beni gördüğünde hep bir gülümseme olurdu yüzünde. Bu sefer ne o gülümseyi sundu bana nede yanımda durmaya devam etti.

Histerik bir gülüş çıktı dudaklarımdan.Suat ilk defa yalan söylemişti.Beni hep bekleyeceğini söyleyen o adamdan eser yoktu.

Askerler eşyaları lojmanlara taşırken ,düştüğüm bu anlamsız duruma hiç bir tepki veremiyordum.

Belkide bir an önce buradan gitmeliydim.Geldiğim yere geri gitmeliydim .Kesinlikle geri dönmeliydim.Valizimi çekiştiren askere yetiştim alelacele

-"Ne zaman dönebilirim ?Araba ne zaman kalkıyor?"

Sorduğum garip soruyla ,kafası karışan asker güldü.

-"Alışırsınız Doktor Hanım,Böyle kötü gözüktüğüne bakmayın samimi bir yerdir burası."

Feryadımı duyan Murat Bey ,sorununun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.Kafasının karıştığı her halinden belliydi.Bu görevi en çok isteyen insanlardan biride bendim.Bu ani kaçışım gözüne garip gelmiş olmalıydı.

-"Zührecim güvenlik önlemleri için haftasonuna kadar çıkış yapılmıyor.Hafta sonu askeri araçla şehir merkezine gidebilirsin.Bir sorun mu var?"

Sesindeki üzgün tını vicdan azabı çekmeme sebep olmuştu.Ne demeliydim ?Yıllardır kaçtığım insanlardan biri olan Suat,Serkan olarak karşımda mı!?Ne ironi ama...

-"Hafta sonuna kadar bekleyemem Murat Bey,babaannem kalp krizi geçirmiş."

Yıllar önce ölen babaannem şuan bu halimi izliyorsa mezarında ters dönücekti.

-"Çok üzgünüm Zühre maalesef prosedür böyle. En erken Cuma günü şehir merkezine gönderebilirim seni."

Karşımdaki adama kızamazdım.Buraya gelirken onlarca evrak imzalamıştım. Dört gün Zühre sadece dört gün sabret.

Valizim lojmana giriş yaparken ,valizimi taşıyan askerin peşinden kafamdaki sorulara cevap bulmak için yürümeye başlamıştım.

Evin içindeki rutubet kokusu burnumun direğini sızlatırken, Sevda hemşirenin salonun tam ortasında uzaylı görmüş dünyalı bakışına gülümsedim. Kesinlikle az önce bende böyle görünmüştüm.

-"Doktor Hanım hemşire hanımla aynı odaya koyuyorum eşyalarınızı."

Tam isabet. Sevda Hemşirenin bitmek bilmeyen aşk hayatını dinlemek için inanılmaz bir fırsat!

Sevda Hemşire koluma girerken söylenmeye çoktan başlamıştı.

-"Odada sadece iki tek kişilik yatak ve dolap var Zühre Hanım. Nasıl bir yere geldik böyle?"

Bu kız gerçekten buraya gelmeye nasıl gönüllü olmuştu hala anlamamıştım. Sevda kadar konforuna düşkün birinin böyle bir yerde çalışması inanılmaz çelişkili bir durumdu.

-"Bulduğumuza şükredelim, yatacak yerimiz var en azından."

Bu iyimser tavrım yanımızdaki askeri ve tam arkamızdan gelen adamı da güldürmüştü ve bu gülüş hiç olmadığı kadar tanıdıktı.

Arkamı dönmeye korkarken adımları yanımızdan geçip gitti.

Ondan kaçmak isteme çabalarım anlaşılan boşaydı.Kendi çoktan kaçmayı tercih etmişti.Derin bir nefes bıraktım.Yatağıma uzanıp güzel bir uykuya teslim ettim kendimi.

Uyandığımda hava yavaştan kararmaya başlamış ,oda boştu.Yolun verdiği yorgunlukla soluksuz bir uyku çekmiştim anlaşılan.Üstümdeki bitkin halden kurtulmak için duşa girmiş ,kaldığım odanın küçük camından içtima alanında toplanan askerleri izliyordum.

Hepsi farklı yerlerden gelmiş,belkide en sevdiklerini arkada bırakmıştı.Bir zamanlar babamın yaptığı gibi...Ahmet Sancak,onun çocuğu olmak bu hayatta başıma gelen en güzel şeydi.Vatanını deli gibi seven biriydi babam.İyi bir eş,iyi bir baba ve vatanına aşık bir askerdi.Onu kanlı canlı gördüğüm son an aklıma geldikçe bu vatan sevgisi benimde içimde yeşeriyordu.

-"Ben gitmezsem sen ve senin gibi binlerce masum insan rahat yaşayamaz güzel kızım.Bu vatan bizim sizlere emanetimiz."

Bunlar onun son sözleriydi.Hain bir saldırıda şehit olmuş ve ben onu bir daha görememiştim.Babama kızgın değildim,onunla gurur duyuyordum.

İçtima alanındaki askerler dağılmaya başlarken ,Sevilay hanım bana sesleniyordu.

-"Zühre kızım yemek saati anlaşılan.Sen gelmiyor musun,"

Bu kadın en az annem kadar sevgi doluydu.Valizimin en üstündeki ceketi giyivermiştim.Şırnağın soğuğu insanı titretiyordu.

Yemekhaneye  Sevilay Hemşireyle beraber girmiş,sivillerin olduğu masaya yönelmiştik.Yemek tabldotları oturduğumuz masaya dizilmişti.

Onca üniformalının arasında garip durduğumuza emindim.Murat Bey'in tam karşısına oturduğumda çevreyi taradı gözlerim.En azından onun burada olmaması beni rahatlatmıştı.

Ne yazik ki bu rahatlığım uzun sürmedi.Çorbamdan bir kaşık almıştım ki ,gözlerini üstümde yakaladım.Ayakta dikilmiş masaları geziyor ve resmen beni izliyordu.İçtiğim çorba boğazıma kaçtı.Öksürmeye başladım.Ben can çekişirken belli belirsiz bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.

Fikret'in önüme itelediği suyu zar zor içebildim.Arka masamızdaki askerlerinde ilgi odağı olmuştum.

-"Doktor Hanım iyi misiniz?"

Bu herif ne ara yanıma gelmişti?Ben bu duruma nasıl katlanacaktım?

Konuşmayı unutmuş gibi bakakaldım öylece.Gülümsemesi daha da büyüdü.

-"Evet " diyebildim zar zor.

O ise anlık bir ruh değişimi yaşayıp,arka masamızdaki askerlere o an algılayamadığım bir şeyler söyledi .

Arkamdaki uğultu kesildi ve gözlerine bakakaldım öylece.Aramızdaki bu garip bilmece canımı sıkmaya başlamıştı.

Ve kulağıma eğilip fısıldadı.

-"Daha dikkatli ol"

Sadece SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin