bad choice/ minsung

Save me

- 🍂 -

"En güzel çift biz seçildik biliyor musun sevgili günlük? Ancak hiç biri bilmiyor  kusursuz tablonun arka yüzünü. Kardeşim bile. O bana şiddet uyguluyor sevgili günlük. Ufak tefek değil, o yalnızca kendi sınırları içinde nefes almama izin verirken nasıl en güzel çift olabiliriz? Onlar aşık diye bahsediyorlar bizden. Sevgili günlük, aşk bu mu? O balodaki herkesin de boynunda ve ellerinde makyajla kapatması gereken morluklar var mı? Aşk gerçekten böyle bir şeyse nefret ediyorum aşktan sevgili günlük. Keşke bana aşık olmasa..."

- Bir kaç saat önce -

"Kahvaltı vakti bay Han, vaktinde kalkmazsanız hay Hwang kızar." Hizmetli kadının odasına gelip kendisini dürtmesiyle Jisung battaniyenin altından çıkmadan bitkince konuştu. "Bugün rahatsız hissediyorum, yalnız başına yemesini söylesen olmaz mı?"

"Olmayacağını siz de biliyorsunuz, ilaçlarınızı almadınız mı? Size ağrı kesici ilaç ve merhemler getireceğim." Dedi kadın, ardından arkadaki takım elbiseli korumalara bakıp ekledi. "Onu kahvaltı masasına indirin."

Korumalar dediği gibi yatağa ilerliyorlardı ki, kapıdan içeri giren kişi ile durdurdular adımlarını. "Efendim." Diyerek eğildiler.

"Akşama kadar uyuyacak mısın Jisung, eşin seni masada beklerken hem de?" İçeri giren kişi yatağa oturdu ve hizmetlilere dışarı çıkması için işaret verdi. Ardından elini Jisung'un saçlarına uzattı. "Dün gece çok mu yoruld-"

Jisung'un kendini geri çekmesiyle duraksadı. Tekrar saçlarını okşamak için ellerini ona uzattığındaysa Jisung tamamen geri çekilip konuştu. "Vurmayacaksan samimiyetsiz hareketler yapma."

"Sana vurmam samimi ama saçlarını okşamam samimiyetsiz, öyle mi?"

"Ne istiyorsun Hyunjin? Geleceğim masaya, odamdan çık lütfen."

"Birincisi, burası misafir odası, senin odan değil, yatak odamızdan kaçmazsan 'odam' diye adlandırabileceğin bir odan olacaktır. İkincisi de bugün kahvaltı yapmayacaksın, akşam generalin de katılacağı bir balo olacak, baban ve babam mezuniyet yıldönümü için balo düzenleyecek, senin için hazırlattığım elbisenin içinde güzel görünmelisin. Saat altıya kadar hazır ol, makyajını da bu defa göndereceğim kuaför yapsın."

"Dışarıdan birinin bana dokunmasından hoşlanmadığımı söylemiştim. Ben yaparım."

"İkizin Felix ve ağabeyim de gelecek bu baloyo, o kadar aile bireyinin arasında sen daha güzel görünmelisin." Hyunjin'in sözleriyle başını yere eğdi ve sessiz kaldı Jisung. Felix'le kıyaslanıp duruyordu. "Onun kadar zayıf ol, onun gibi giyin, onunla aynı etkinliklere katıl, onunla aynı tarzda makyaj yap..." bu tür şeyleri duyup duruyordu.

Hyunjin bir cevap gelmeyince, "uzun süre ayakta kalacaksın, akşam bacaklarının titremediğinden emin ol." Dedi ve kalkıp odadan dışarı çıktı. Jisung odada yalnız kalmıştı. Sızlanarak doğruldu ve topallayarak banyoya ilerledi. Kenarda duran kremi sürüp, ağrı kesici hapı da yutmuştu susuz.

Buz gibi suda duş aldı ve bornozunu üzerine geçirip odaya geri döndü. Çoktan Hyunjin'in gönderdiği kıyafet yatağın üzerine koyulmuştu. Siyah, dar kumaş bir pantolon ve sadece göğüse kadar düğmeleri olan siyah, ince bir gömlek, ayrıca büyük bir kemer vardı. Gömleği eline alıp konuştu kendi kendine. "Neyi görmeyi bekleyerek bunu giymemi istiyor, morlukları mı?"

Başta kıyafetleri olması gerektiği gibi giydi ancak kemeri bağlamadan önce kendine bir baktı. Göğsündeki morluklara baktı ve parmaklarını üzerinde gezdirdi. "Ahh bu rezillik." Diyerek gömleği çıkardı ve dar, boğazlı bir kazak giydi onun yerine.