10

342 18 6
                                    


Umarım bölümü beğenirsiniz.
Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın. 💛
Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin.


Elleri belimde sabit dururken tek düşünebildiğim kızaran yanaklarımdı. Kendime neden kızardığımı bile soramıyordum. Ne konuşacak bir şey ne de bir ortak noktamız vardı. Düşüncelerimin arasından onun sesini duymamla gözlerim gözlerine kenetlendi. "Hoşuna gitmedi galiba."

Başımla onu onayladım ve gözlerimle etrafı süzdüm. "Evet. Hatta çok sıkıldım desem ayıp olur mu?" kafasını hayır anlamında iki yana salladı.

"Ben daha küçük bir şey düşünmüştüm." iç çekerek devam ettim. "Biz buralarda düğün bile zar zor yapıyoruz." gülmeye başladığında üstünlük gibi değilde samimi bir dille güldüğünü gördüm. "Sen ne isterdin peki?"

"Öncelikle açık alanda olmasını isterdim." tavanları başımla göstererek devam ettim. "Burası fazla boğucu. Bir deniz kenarı ya da yeşillik alan. Sadece samimi olduğum insanlar." duraksayarak gözlerine baktım ve devam ettim. "O zaman sahte gülüşlere gerek kalmaz. Mesela böyle süslenmeye de gerek yok. Olduğu hali çok güzeldi, doğaldı." nefesimi dışarıya üfledim. Bu benim için en kolay ama en ulaşılmaz hayalimdi. "Pasta da... Ben Doruk'a kendinin yapmasını söyledim. O zaman çok daha anlamlı olacaktı."

"Sen önemi ve hikayesi olan şeyleri seviyorsun." başımla onu onayladım.

"Asiyenin en sevdiği renk pembeymiş. Ama pasta beyaz. Ben olsam sapsarı bir pasta isterdim." istemsizce gülümsediğimde o da benimle birlikte gülümsedi. O an sanki ilk defa birisinin beni anladığını hissettim.

"Sıkılmıştın değil mi?" yönelttiği soruyla başımı salladım. "O halde seni bir kaçıralım bu kaleden." ellerimden sıkıca tutup çiftlerin arasından geçirirken gülümsemeye hatta kahkaha atmaya başladım. "Berk bizi nereye götürüyorsun?"

Söylediklerimi duymazdan geldiğinde kısa bir an ellerimize kaydı gözlerim. Ama hemen kafamı çevirdim.

Merdivenlerden hızla çıkarken gözlerim etraftaki büyük tablolara çevrildi. Muhteşem gözüküyorlardı. En üst kata geldiğimizde ikimiz de nefes nefese kalmıştık. Berk elleriyle kapıyı gösterdiğinde yavaşça yürüyerek kapının kolunu tuttum ve aşağı indirdim. Saçlarımı savuran rüzgarla birlikte gözlerim büyüyerek birkaç adım daha ilerledim. Manzara o kadar güzeldi ki. Tüm şehir bizim ayaklarımızın altındaydı. Binlerce ışık yanıyor binlerce hayat o anı bizimle yaşıyordu.

Omzumda hissettiğim ağırlıkla omzumun üzerinden Berk'e döndüm. Üzerindeki ceketi omuzlarımdaydı. Ve o da benimle manzarayı izliyordu. Saatine bakmasıyla kaşlarımı çattım. Bana döndüğünde yutkunarak bekledim. "15 Mart 22.13 seni ilk kaçırdığım tarih. Sakın unutma."

Ne tarafa yıkılıyoruz awgzkwhzjeks. Aklımdaki bölüm bu değildi ama olsundu bu da güzel.

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Bölümde en sevdiğiniz yer?

çok gizli plan | #ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin