o hafta boyunca kendimi sherlock holmes gibi hissetmiştim. ateşli hastamın sorunu beni uyutmuyordu. aklımda elbette birkaç tane tanı vardı ama henüz bir karara ulaşmak için çok erkendi.
en kısa zamanda kendimi doktor kim seokjin'in yanına attım. zihinsel ve fiziksel sağlığın arayüzünü oluşturan alt uzmanlık alanı psikosomatik tıp konusundaki uzmanlığından dolayı, kendimce isimlendirdiğim 'kırık sol el' vakasını onunla tartışmak istiyordum.
seokjin'in esrarengiz vakaları çözmeye ayrı merakı vardı, bu iş için biçilmiş kaftandı.
kendine özgü becerileri arasında denizcinin dövmesine bakıp kalktığı limanın neresi olduğunu anlamak da vardı. donanmada edinmişti bu özelliğini.
içeri girip koltuğa oturdum, siyah gömleği, beyaz önlüğü ve sigarasıyla karşımda da seokjin oturuyordu.
"mesele nedir?" dedi.
kahvemden büyük bir yudum aldıktan sonra hemen konuya girdim, "geçen hafta acil serviste yirmi sekiz yaşında marangoza baktım," dedim. "cerrahinin asistan doktoru devreye girmemi istedi çünkü bir yıldan kısa süre içerisinde dört kez bileğini kendi kendine incitmişti."
"bu kadar mı?" dedi seokjin.
"hayır, bilek sarılırken hasta asistan doktora el ameliyatı gerekip gerekmediğini sormuş. doktorun dediğine göre adamın bu ameliyatı ister gibi bir hali varmış."
"enteresan." dedi seokjin. "sen neler öğrendin?"
"görüşmediği annesiyle bana seansa gelmeyi kabul etti, bu durum onu etkiliyor gibiydi. annesi ve babası boşanmış. kadınsa adamın cadılar bayramından beri tek kollu adam kostümü giyme saplantısı geliştirdiğini söyledi."
seokjin biten sigarasını küllüğe basıp, "sol elini ya da kolunu ihmal etme ya da saklama eğilimi var mı?" hayrete düşmüştüm. nasıl anlamıştı bunu?
"evet." dedim üstüne basarak. "yıllardır sol elini arka cebinde tutma alışkanlığı varmış."
"acaba 'yarı alan ihmali' vakası olabilir mi?"
yarı alan ihmali genelde beynin sağ yarımküresindeki bir hasardan dolayı ortaya çıkardı ve bedenin sol tarafınım görsel ihmaline yol açardı. bu rahatsızlığın çoğu duyumsal özürle sonuçlanır ve hastanın duyumsal girdilere daha az dikkat etmesine yol açabilirdi.
yoongi'nin sol tarafında duyumsal bir eksiklik yoktu, dolayısıyla bu seçeneği elemek zorunda kalıyorduk.
"sanmıyorum." dedim. "nörolojik muayenesinde bir pürüz yoktu."
"gerçi ameliyatla ilgili söylediği sadece ilgi istediği için de olabilir." dedi seokjin.
"acilde arkadaşından oldukça ilgi ve sevgi görüyor gibiydi." dedim iğneleyerek ama seokjin'in bu iğnelemeyi anlaması için içimden sayıklıyordum.
"hastayla ilgileniyor gibi gözüküyorsun. sonuçta sadece hasta, jimin. unutma." anlaşılan sayıklamalarım bir işe yaramıyordu.
"hastam olduğu için ilgilenmek zorundayım." dememle konuyu değiştirdi.
"acaba tek kollu adam olayının cinsel bir yanı olabilir mi?" seokjin gizemli vakaları araştırırken cinsel açıklamaları irdelemeye bayılırdı.
"sanmam." dedim. "ama onu araştıracak vaktim de olmadı. anne oğul o kadar tartıştılar ki tekrar gelmeleri için zor ikna ettim."
seokjin gülümsedi, "demek aile bağları hâlâ kopmamış."
"evet," dedim. "ama kadın bu el olayını ve çocuğunun yoğun iş hayatını kaldırmakta zorlanıyor, çocuğu ve kendisi kalmış sadece ve anlaşılan oğlundan gelen ilgiye ihtiyacı var. ayrıca kadın taşınmak istiyor ancak yoongi bu duruma pek gönüllü yaklaştığı söylenemez."
"tahminimce hastanın el takıntısı anne oğul arasındaki gerçek soruna odaklanmalarını engelliyor, dikkatlerini dağıtıyor. onları altta yatan gerçek sorun hakkında konuşmaya it ve adama kesinlikle eliyle ilgili neler olmasını istediğini doğrudan sor."
seokjin olmasaydı kendimi geliştirebilmek için çok daha fazla çalışmam gerekecekti, bana çok yardımcı oluyordu. ama o bilmese de olurdu.
.
.
seokjin beni mahvettiYT, nili 🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fight day / yoonmin
Fanfictionpark jimin mesleğini yeni eline almış bir psikiyatristti, benzersiz bir sürü vakayla karşılaşmış, bir sürü eğitim almıştı. ona sorarsanız hastalarıyla duygusal bağ kurmamalıydı ama onun için özel olarak kalacak bir vakayla karşılaşana kadar. mini fi...