eve gitmeden önce felixin sevdiği şeyleri almak için markete uğradım.bugün zamanı olabildiğince felixle birlikte geçirmek istiyordum çünkü seungmine kızgındım.bana gelip iyi misin dediğinde iyiyim diye cevapladığım gibi geceleyin yanımdan gitmez zorunda mıydı gerçekten?
neden her seferinde beni terk etmesi bu kadar kolay oluyordu?yoksa ben yanında kalınması zor birisi miydim ?
bunlar aklıma geldikçe ağlamak istediğim arttığı için kafamdaki düşünceleri atmaya çalışarak kasaya doğru ilerledim.
poşetlere koyduğum atıştırmalıklarla yürürken apartmanın önünde oturmuş felixi gördüm.ona ilerlerken kafasını kaldırdığı gibi beni fark edip hızlıca bana doğru gelmeye başladı.
daha ne olduğunu anlayamazken kollarının vücudunu sardığını hissettim. başını boynuma yerleştirdiğinde elimdeki poşetlerin imkan verdiği kadarıyla sarılışına karşılık verdim.
"hyung iyisin değil mi? vücudun nasıl? merhemleri sürüyor musun? ver poşetleri ben taşıyayım"dedikleri gülümsememi sağlarken omuzumla omzuna hafifçe vurdum."şş sakin ol yavrum.ölmedik ya iyiyiz.çelik gibi vücudum var valla hiçbir morluk falan kalmadı.
bakmayı sürdürdüğünde kızgın bir tonla konuştum."bana öyle acıyarak bakma da yürü önden hadi."
kaşları çatılırken büzülen dudaklarıyla önden apartmana gitmeye başladığında benim için bu kadar endişelenmesi yüreğimin güzel bir ağrıyla kaplanmasını sağladı.
onu gördüğümden beri yüzümdeki gülümseme solmazken yeniden fark ettim.o benim her zaman yanımda olmaya çalışıyordu.gerçekten kardeşim gibiydi.
apartmanın ön kapısının şifresini açarak bana yol verdiğinde asansöre bindik."jisungla iyi gidiyor değil mi felix? bir sorun olursa bana anlatabilirsin."gözlerini gözlerime çevirdiğinde büyükçe gülümsedi."iyi gidiyor. şimdilik bir sorun yok."
asansörün durmasıyla felix asansörün kapısını iterken konuştum."iyi bakalım. ama sana kötü davranırsa bacaklarını kırarım onun. şimdiden uyarayım."
dediklerimle gözlerini devirirken iç cebimden anahtarı olarak evin kapısını açtı."kötü davranırsa ilk ben döverim sen merak etme."
konuşmasının huysuzluğunq güldüğümde ilk onun içeri girmesini bekledim.o içeri girdikten sonra ben de eve girdiğimde mutfağa doğru ilerledim.açık ışıkla kaşların çatılırken ilerledğim gibi oturan sunwooyu ve yemek yapan seungmini gördüm.
vücudumu kaplayan sinir artarken kendi kendimi sakinleştirip "merhaba."dediğimde seungmin korkuyla sıçradı.
"aa minho hyung dalmışım fark etmedim geldiğini."seungminin gözü arkaya kaydığında felixi görmüş olacak ki"hoşgeldin bebeğim sen de."dediğini duydum
sunwooya başımla selam verdikten sonra poşetleri masaya bırakıp odama ilerledim.peşimden gelen felix sunwooyu kast ederek "bunun burda ne işi var "diye fısıldadı.
onuz silkerek bilmediğimi gösterirken üstümü çıkardım.felix hala kalmış morluklarımda gözlerin gezdirirken yatağın kenarındaki üstümü giyip iç çamaşırımı alarak banyoya ilerledim.
rahat ettiğim kıyafetleri giyip yüzümü de yıkayınca yatağımda benim olduğu anlaşılan kıyafetlerle yatan felixi gördüğüm gibi kendimi yanına doğru fırlattım.
"lan çocuk ben sana izin verdim mi kıyafetlerimi giyebilirsin diye?"hafif kızgın çıkarmaya çalıştığım sesmi umursamayarak bacaklarıyla beni sararak kafasını göğsüme koydu.
bir süre sessizce öyle yatarken aklım sadece seungmindeydi ki felixin ağlamaklı bir ses tonuyla "hyung."dediğini duydum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sirens , 2min
Romanceminho'nun seungmine duyduğu karşılıksız aşk artık dayanılmaz bir hale gelmeye başlamıştı.