2💙

517 58 37
                                    

bu kurguda dean'e epey sövülecek gibi dkkxlxld ama bebeğime çok kızmayın bence


*ve bazı bölümler daha kısa olacak, bölümün içeriğine göre değişiyor. *

Cas'in onlarla sığınakta kalacak olması, Dean'i itiraf konusunda epey düşündürmüştü. Onunla tekrar konuşup bu kez kendini daha iyi ifade edebilmeyi diliyordu.

"Hey," diyerek selam verdi meleğe yaklaşırken. "Konuşmak ister misin?"

Kulağa aptalca geliyordu.

"Ne hakkında?"

"Biliyorsun... Gitmeden önce söylediklerin hakkında."

"Hayır, konuşmak isteyeceğimi pek sanmıyorum." Başını çevirdi Cas.

"Konuşmamız gerektiğine eminim. Bu büyük bir şey ve uzunca bir süre buralarda olacaksın, havada asılı kalmasındansa konuşmak daha iyi."

"Sen, duygular hakkında konuşmak istiyorsun? Durum tam tersi olsa eminim böyle düşünmezdin."

"Ama değil ve netleştirmek adına söylemek istediklerim var. Hem daima her konuda benimle konuşabileceğini söylemiştim."

Melek cevap vermedi, herhangi bir tepkide de bulunmadı.

"Cas," Dean olabildiğince kibar şekilde seslendi.

"Biliyorum," dedi Castiel. Döndü ve direkt olarak avcının gözlerine baktı. "Biliyorum, Dean."

Dean yutkundu ve mırıldandı, "Sorun sen değilsin, ya da duyguların. Biliyorsun. Ben öyle değilim… Ve sen, Cas, eğer sen—Demek istediğim, sen benim için önemlisin. Eğer... Eğer gaysen umrumda değil. Benim hakkımdaki hislerinde umrumda değil. Yani, o şekilde değil ama. Önemsiz olduğunu falan söylemiyorum. Öyle, önemliler. Hislerin—"

"Dean," Castiel sakince konuşmasını böldü, "Bana aşık değilsin. Romantik veya fiziksel açıdan benimle olmak istemiyorsun. Bana  değer veriyorsun ama hepsi bu. Biliyorum."

"Sen benim en yakın dostumsun, Cas," Dean sesindeki zayıflıkla söyledi, yapabileceği tek şey buydu.

Castiel başını salladı. "Onu da biliyorum. Tüm bunların fazlasıyla farkındayım. Sorun yok, Dean."

"Eğer ben—" Dean ağzını sıkıca kapadı, sonra boğazını temizledi.  "Sadece, eğer bu durumu kolaylaştırmak için yapabileceğim bir şey varsa... Yapmaya hazırım. Ya da beni sevmeni engelleyecek, ki kendim olmanın yeterli bir sebep olacağını düşünüyorum." 

"Seni kendin olduğun için seviyorum," dedi Castiel, sanki bu söylenmesi dünyadaki en basit şeymiş gibi. Sanki kelimelerinin Dean'e etkisinden bihaber gibi.

"Pekala," Dean sonunda cevapladı, hırçın şekilde. Ayakkabılarına baktı. "Hayatını nasıl yaşayacağını söylemeyeceğim, dostum. Bu.. Bu senin hayatın. İstediğini yap, istediğin kişiyi sev, her neyse. Beni sevmeni durduramam, ya da yapmamanı isteyemem, eğer kararın buysa. Fakat ben-- Ben öyle değilim. Yapamam."

"Biliyorum," Castiel homurdandı, yüzünde küçük bir gülümseme vardı ve hiçte kalbi kırılmış durmuyordu. "Endişe etme Dean, tek istediğim bu."

"Yani biz—" Dean bir bakışı göze alarak başını kaldırdı. "İyi miyiz ?"

Castiel tekrarladı. "İyiyiz."

Dean konuşma kısmında her ne kadar zorlansa da, yaptığı için memnundu. En azından onu yargılamadığını ve değer verdiğini söylemişti. Bundan sonrası, daha kolay olacaktı. Belki.

lumière du soleil //destiel ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin