Gökyüzü bu gece daha güzel gibi geldi bir an. Yıldızlar güneşi bile gölgede bırakacak kadar celi ve nahifti. Ay ile birlikte geceyi aydınlatıyorlardı. Sanki bana isyan eder gibi hür bir şekilde parlıyor ve dolaşıyorlardı yukarıda ama onlar bilmiyorlardı ki kimse benim gecemde, benim karanlığımda ne özgürce hareket edebilir, ne de o karanlığı aydınlatabilir. Yoksa onları parçalar, kendi kanlarında banyo yaptırırdım. Çünkü karanlığın olduğu her yer benim cehennemimdi ve cehennemde ben ne dersem o olurdu.
Karnıma yemeyi beklemediğim darbeyle saçma bir şekilde felsefik olan düşüncelerimden sıyrılıp gerçekliğe döndüm. Biraz olsun sarsılmamıştım ama bu insan vücudu çok da güçlü değildi ve eminim moraracaktı. Gerçekliğe dönmemle beraber bakışlarımı karnıma tekme atan o orospu çocuğuna çevirdim. Karşımda yine tanrım, tanrım diye dolaşan o tiplerden vardı ve bana tekme atmıştı Meleklerden artık gına gelmişti. İnanılır gibi değildi. Onlar kimdi de bana tekme atıyorlardı. Ne zamandan beri bu kadar cüretkar oldular bana karşı. Sırf kanatlarım yok diye böyle davranıyorlarsa beni çok hafife alıyorlar demektir. Ben ki cehennemin ef-
Düşüncelerim bu sefer de güçlü bir şekilde parıldayan ilahi ışıkla bölündüğünde gerçekten öfkelenmiştim. Bu kez hepsini parçalarına ayıracaktım. Fısıltılarımın eşliğinde ayaklarımın altından insan siluetinde, simsiyah gölgeler çıktı ve melekleri tutup toprağın altına çekmeye başladılar. O ellerinden çıkardıkları ışıklar artık hiçbir şeye yaramıyordu ve en sonunda hepsi geldiğim yerin en dibine çekildiler.
Ama bir tanesi hariç: o orospu çocuğu.
Küçük bir erkek çocuğun bedenine giren başka bir melek, onu gölgelerimin elinden kurtarmaya çalıştı ve başardı da. Gölgelerden kurtuldukları an koşmaya başladılar.
Yedi ölümcül günahtan biri olan öfke'yi peşlerine gönderdim. Meleği öldürmeyecekti. Gideceği kişiye bir mesaj iletmesini isteyecekti sadece ve onu aldığımda zafer benim olacaktı. Hep böyle olurdu.
En azından buraya gelene kadar öyle zannediyordum.
***
"Göklerdeki babamız adın kutsal kılınsın. Git! Defol buradan aşağılık varlık!"
" Tanrı çobanımdır, bir eksiğim olmaz. İsmin mukaddes olsun, egemenliğin gelsin, yeryüzünde de senin istediğin olsun..."
Her zaman olduğu gibi oturduğum evin karşısındaki evin camından sarkan yaşlı kadının saçma sapan sözleriyle açtım gözlerimi. Yine. Odamdaki cam direkt olarak karşı evin camına bakıyordu, üstelik camım yatağımın hemen yanında ve açık olduğu için sesler daha yüksek geliyordu.
Allah'ım ya! Kafayı yemek üzereyim, her gün bunları duymak ağır geliyor artık!
" Bize gündelik ekmeğimizi ver. Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, sen de bizim suçlarımızı bağışla ve isayı hatırla."
"Nasıralı İsa'yı"
"Nasıralı İsa'yı"
"Cehenneme git! Cehenneme git! Cehenneme! Cehenneme!"
"Heeeey! Sarı kafaaaaa! Uyan artık!" odamın dışından aden'in sesi geliyordu ve bir an da odama daldı. " uyandın mı ?"
"Uyandım işte. Hem sence deli alarmım çalınca uyanmama gibi bir ihtimalim var mı?"
Kafasını eğip camdan dışarıya bakınca ne demek istediğimi anladı ve yüzünü buruşturdu. "dostum sana acıyorum ama en güzel odayı kaptığım için de mutluyum. Heh." Bunu söylerken bir elini beline koyup saçını geriye atıyormuş gibi yaptı. Nefes verircesine güldüm. Allah'ım!şu adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖK VE YER ARASINDA
FantasyGök ve yer arasında bağlantıyı sağlayan bizleriz. Bizler yarı melek ve yarı insanlarız. Nefilimiz. Paha biçilmez bizim kanatlarımız. Ve onları bizden çalmaya çalışanlara da vicdan göstermeyiz. Bu da böyle bilinsin bundan sonra.