Kaybetmek De Kazandırır

36 7 8
                                    

Bazen yenilikler ister insan hayatında. Ya da yenilikler değil yeni bir hayat . Ben yeniliklere açık bir insan değildim. Hayatıma yeni bir arkadaş almaktan hep korktum . Ya birgün ihanet ederse , ben daha yanımdaki insanlara güvenemezken bir yenisiyle nasıl baş ederim diye. Ama sonra düşündüm ki arkadaşa değil benim temiz bir zihne ihtiyacım vardı. İnsan ne isterse ne amaçlarsa ona göre hareket ederdi. Kendi yolunu kendi çizerdi. Sen eğer ihanete uğrayacağını düşünürsen evet uğrardın ama karşındaki insanın eline sana ihanet edecek şansı vermezsen işte o zaman o değil sen amacına ulaşır , kendini ondan korumuş olurdun. Şimdi size insanlardan korkmayın derdim ama bilinki yine dünya üzerinde size en çok zararı verecek canlı yine insandır. O zarardan kaçınmak da yine sizin elinizde.Karşınızdaki her kim olursa olsun yapma dediğiniz insan ,yapar dediğiniz insandan daha kötülük yapar size. Yıkılmaz olun. Kendi deneyimlerime dayanarak söylüyorum. Bazen sırf karşıdaki insanı sevip , değer verdiğimiz için kendimizi aptal yerine o değil biz koyuyoruz. Onun sevgisi bizim gözümüzü bürüyor ve onu kaybetmemek için en büyük zararı kendi kendimize veriyoruz.Bırakın kendinizi çıkmaza sokmaktan .Bir insanın üstüne çok düşünce o insan kendini Birşey sanıyor. Kendinizi farkedin,bırakın onlar sizin peşinizden koşsun . Ben bunu farkettiğimden beri yeniliklere açtım kendimi . Annem hep yolun başındasın derdi bana yolun başında bunlarla karşılaştıysam devamından çok korkuyorum derdim kendime. Unutmayın korkular yüzleşilmek için var . Alt tarafı korku beş harften ibaret siz ondan değil o sizden korksun. Kendinizi herşeye hazırlayın "Ben bir savaştayım ,silahım da olmasa silah yaratıp bu savaşı kazanacağım" dediğiniz zaman kazanmış kadar oluyorsunuz. Yolun başındayken korkak başlayıp korkak bitirebilirsiniz yön vermek sizin elinizde . Babam öldü evet ama şiddet bitmedi bana bıraktığı en büyük iz kalbimde . Ama ben o izi gerekirse kazıyıp bu savaşta galip olacağım.

Telefonumu alıp Türkeri aradım ve eski trenyoluna çağırdım. Malum yeni evde olduğumuzdan kıyafet bulacak halde değildim elime ilk gelen bulabildiğim şeyleri giyip çıktım. Bu sefer ben Türker'e şaka yapabilmek için erken gitmek istedim ve hızlı hızlı tren yoluna ulaştım. Ah hayır inanamıyorum bu çocuk ışınlanıyor galiba yakında bunu düşünmeye başlayacaktım. "Birkere de erken gel esmer civcivim be" yavaşça omzuna vurdum iç sesimi dışarı yansıttım " yakında ya burda yatıp kalktığını yada başka bir gezegenden geldiğini düşünücem Joker çakması" diyip göz devirdim. " Jokere joker olmayı ben öğrettim kızım ,sen yürümeyi yeni öğrenirken ben jokerle batman'i kovalıyordum "dedi gülerek. "Birileri fazla DC izlemiş sanırım" dedim gülmesine karşılık vererek. Türker'e joker çakması deme sebebim sürekli güler yüzlü ama içinde çok hüzün taşıyan biri olmasıydı. Ciddileşerek konuya girdim " Şerife teyzeye Yusuflarla beraber bizim eski evimizi verme kararı aldım" " ne güzel düşünmüşsün bazen beynin olup olmadığını sorguluyorum ama bazende beni çok şaşırtıyorsun " diyince gözlerimi devirip tam şaka diyeceği sırada kolundan ısırdım. "Begüm bırak! Çok fena yaparım ." dedi . "Hadi kıyamadım bırakıyım bari "diyip bırakınca buseferde Türker kafamı kolunun arasına alıp öpersen barışırız dedi . Öpmek için yaklaşarak ıslak ıslak öpüp kaçtım. Belimden yakalayınca kaçamadım ve oda aynısını yaptı. Türkeri çok seviyordum . Bana öyle güzel sevgi veriyordu ki ne sevgiliye ne babaya ne abiye ihtiyaç duymuyordum. Saat sekize yaklaşıyordu iş yeride uzak olduğu için ikimizde bisikletlerimize doğru koşmaya başladık. Türker koşup benim bisikletime atladı bu bir yarıştı. Bende hemen onunkine bindim . "Tramvaya ilk varıp bisikleti kilitleyen kazanır, kaybeden ünicornlu dondurma alıcak "dedi. İşte bu çok güzel bir ayrıntıydı . Ünicornlu dondurmanın hastasıydım ve Türker bunu çok iyi bildiği için beni gaza getirmeye çalışıyordu. Daha çok yüklendim pedallara . Sıfıra sıfır arayla ulaştık sıra kilitlemekteydi . Bir elimde Türker'in bisikletinin kilidinin anahtarı birinde benim anahtarım vardı. Pis bir gülüşün ardından hemen kilitledim ." Noldu joker çakması bakıyorum da kaybettin " dediğimde " hile yapsam bende kazanırdım esmer civciv " dedi. Beraber gülerek tramvaya geçtik. Benim sosyal anksiyetem yüzünden kalabalık alanlardan rahatsız oluyordum. Tek başıma toplu taşıma veya kalabalık ortamlarda kriz geçiriyordum. Mesela şuan Türker olmasa iş yerine kadar bisikletle giderdim. Para öyle güçlü bir kozdu ki insanların içinde daralıp, titreyen ,korkup ağlayan ben, iş yerinde okadar çok insana hizmet ediyordum. Hayat işte bazen hiç adil olmuyordu. Yine düşüncelere dalmışken yol bitmişti. Türker kolumdan asılarak kapıya sürükledi. Daha sonra ilk beni bırakıp hemen yan taraf olan işine geçti. Bu gün çok huzurlu hissediyordum. Sabah Türkerle çok eğlenmiştik ,hiçbir şey moralimi bozamaz gibi geliyordu . Ah sorun şu okadar bilinmez bir insandım ki kahkahalar eşliğinde ağlayabilirdim . Bir yandan komik bir yandan üzücüydü bu durum. Koca ve yorucu bir günün ardından gidip arka tarafta kıyafetlerimi değiştirdim ve fazla samimi olmadığım iş arkadaşlarımla vedalaştım. Kapıya dört beş adım kala artık ayaklarım beni taşımıyor gibi hissediyordum . Babamın öldüğü gün nasıl kapıda donup kalmıştım işte aynısı şuan oluyordu. Daha bu sabah kendime öğütler verip güçlü olduğumu düşünürken bir insan beni benden ediyordu. Hayır bukadar kolay olamazdı. Bana hem hayatı zehir edip hem de karşıma çıkmak bu kadar kolay olmamalıydı. Bu şehre bu dünyaya fazla gibiydim. Tam şu anda içim içime sığmıyordu, sanki ruhum bedenimde hapsolmuş gibiydi. İçimde birkaç saniye içerisinde defalarca öldüm ama o bunu görürse yine o güçsüz korkak Begümü görürdü karşısında . Dik durdum , kalbimi ikinci plana aldım ve sakince kapıdan çıktım. Acilen kendimi Türker'in kollarına bırakmak istiyordum. Durmadı peşimden geldi. Kahretsin daha Türker'in çıkmasına yarım saat vardı. Bende durmadım yürümeye devam ettim ,kolumdan tuttu kendine çevirdi. "Begüm sen şansa ve kadere inanan bir kızsın şuan karşılaşmamız bence olasılık değil kader, seni aradım ulaşamadım herkes bir şansı daha hak eder ver elini güzelim bu sefer mutlu olacağız " dedi. Sadece baktım gözlerine ,baktıkça yandı gözlerim ama bıkmadı defalarca yanmaya içimde ona kırgın olan duygularım vardı ve hiçbir zaman parçaları birleşemeyecek kırgınlıklar. Konuşamadım ,düşünemedim . Hissizdim ben sadece yok olmak , gökyüzüyle bütünleşmek istiyordum. " Yapma be Begüm biz çok güzeldik evet ben kıydım bize ama farkına vardım hatamın" diyip elleri ellerime uzandı. Kaçırdım ellerimi . Tenimi yakan bir gözyaşı döküldü gözlerimden . " Biz güzeldik evet sen bir güzelliğin celladı oldun ama artık kendime bir saygım var ve ben seni taşıdığım o derin izler bıraktığın kalbime gömdüm Samet Durulay." zar zor çıkmıştı bu sözler dudaklarımın arasından. İşte oradaydı ,Türker hemen yanımda dimdik belirmişti. Ellerini yumruk yapmıştı hissediyordum. "Ne işin var lan burda " dedi. "Ne zamandan beri sana hesap veriyorum sevdiğim kızı görürken sana mı soracaktım?" Dedi. Bu Türker için yeterli bir sebepti daha fazla tutmadı kendini bende ona engel olmadım Türker yumruklarını ben ise kendimi serbest bırakmıştım artık. Gökyüzüyle bütünleşemesemde yeryüzüyle bütünleşmeye başlamıştım. Artık bacaklarım beni taşımıyordu ruhumu serbest bırakmıştım . Bıraktım kendimi önce sert bir şekilde düştüm yere. Anahtarlarımın yere düşme sesiyle hem Samet hem Türker aynı anda bana baktı. Herşey ağır çekimde gerçekleşiyordu sanki. Onlar üstüme doğru koşarken çoktan gözlerimi kapatmıştım.
4 Yıl Önce
Samet ile iki yıldır sevgiliydik. Birçok zaman kavga edip birçok zamanda herşeyin üstesinden gelmiştik.Bazen evim olduğu halde içeri giremeyecek kadar uzak tutuyordu beni. Evet doğru bildiniz evim kalbiydi seni seviyorum diyordu ama kalbinden de uzak tutuyordu. Birlikte çok güzel vakit geçiriyorduk. Babası çok iyi davranıyordu bana . Babam ne kadar kötüyse okadar iyiydi babası. Ama Samet ailesiyle anlaşamıyordu ,ailesinin ona verdiği değerin farkında değildi. Sevgilimde olsa bazı olaylara kördü yalan yok. Ben ne kadar dayak yiyorsam o okadar seviliyordu o halde bile nasıl kötü diyebiliyordu ailesine. Ona iyi gelmek için her yolu deniyordum . Üstelik daha on beş yaşında savunmasız bir kızken Sametin savaşçısı ilan etmiştim kendimi. O mutlu olsun diye en sevdiği pastadan yapar götürürdüm her hafta sonu. Benim ailem yemeğe bile çağırma gereksiniminde bulunmazken onun annesi yediği önünde yemediği arkasında bakıyordu ona. Samet gerçekten bazı şeyleri hak etmiyordu. Saçının teli kopunca canını veren annesini defalarca ağlatmıştı yanımda. Kıyamıyordum ona ve okadar çok hata yapmasına rağmen her seferinde affediyordum. Kendimden vazgeçiyordum onun için. Bazen sevdiğini gerçekten hissediyordum. Mesela herkesin istediği ama kimseye vermediği o boks eldivenlerini ben istemeden kendi isteğiyle bana vermişti. " Kim istediyse vermedim ama sen bu eldivenlere layıksın Begüm" dedi gözünden akan mutluluk gözyaşlarıyla . Eldivenleri bir kenara bırakıp atladım boynuna . Tişörtünün kapatmadığı boynuna aktı benimde mutluluk gözyaşlarım. İşte bunun gibi zamanlarda sevgisini çok açık hissediyordum. Babasının sevmediği o kızı Samet çok güzel sevmişti. Uyurken masumca izlerdim onu ,kirpiklerinin sayısını ezberlemiştim .Benim evim onun kalbiydi.Hele bakışları" hiç bitmiycek" der gibiydi. Ben sırılsıklam aşıktım ona ,onun olan her şeye, her zerresine. Aile olmuştu o bana bense ona anne olmaya çalışıyordum merhametle seviyordum saçlarını ,şefkatle uyutuyordum göğsümde. Baba olmaya çalışıyordum bir okadar göz kulak olup bir okadar da istediğini yapmasına izin veren. Arkadaş olmaya çalışıyordum sırtında bıçaklamadan hiçbir karşılık beklemeden dertlerini anlatabilmesi için. En çokta iyi bir sevgili olmaya çalışıyordum. Başkasından sevgi beklemesin diye.
Ona göre sevgi göremediği ailesi gibi olmamak için eksik hissetmemesi için. Ama Samet hep dışa dönük bir çocuktu. Filmlerde sanıyordu kendisini . Kendini masallara okadar alıştırmıştı ki onu sevmeyen herkese kucak açarken onu seven herkese kör oluyordu. Alttan alttan düzeltmeye çalışsam da onun her haline aşıktım ben . Birlikte buz patenine gidecektik . Bir aydık yalvarıyordum Samet'e nihayet müsait olmuştu. Baskıcı aileme rağmen sırf o yanlız hissetmesin, heves olarak kalmasın diye o ne isterse tamam diyordum o neden hep beni ikinci plana atıyor anlamıyordum . Siyah pantolon ,üstüne beyaz sıfır kollu crop ve Sametin hediyesi olan mavi ceketimi giyip çıkmıştım. Evimizin yakınında büyük bir park vardı. Önce oraya girip lavabosunda çantama aldığım malzemelerle hafif bir makyaj yapıp Sametgilin evine gitmiştim. Defalarca aramama rağmen açmamıştı. Endişelendim. Evlerine çıkmaya karar verdim. Kapıyı normalde annesi açardı .Aa doğru ya babası ameliyat olduğu için hastanede refakatçi olarak bekliyordu annesi. Yinede zile basmaya devam ettim . Kapı açıldı. Sametin altında şortu vardı , üstü çıplaktı, saçları iyice dağılmış ve göz altları mordu , gözleri kısık bakıyordu. İçtiği her halinden belliydi . İçeri girmek istedim ilk izin vermedi zorlayınca engel olamadı ve içeri girdiğim gibi koltukta iç çamaşırları ile yatan bir kız vardı. Gözlerime inanamadım. Bu yaşta bir kız için fazla acımasızdı hayat. Ben yıllarımı vermiştim Samete nasıl olabilir de bunu yapabilirdi bana. O mutlu olsun diye kendime saygım kalmamıştı benim sonucu bu olmamalıydı. Kendimi tutamadım ,gözyaşlarımı tutamadım. "Nasıl yaptın ? Nasıl? Senin için bukadar çabalarken ,mutluluğun için bukadar uğraşırken nasıl el verdi yüreğin ? Hiçmi sevmedin?" dedim göğsüne yavaş yumruklar atarak . Ah kahretsin yine kıyamıyordum ona . " Seviyordum Begüm böyle olsun istemedim, güzeldi herşey ama sonra hint   filmine sardı" dedi acımasızca. "Neler oluyor burda" dedi tanıdık bir ses. Arkama döndüm , annesinin koluna girmiş babası hayretler içinde izliyordu olanları. Koltuktaki kız utanarak örtüyü çekti üzerine . İzin isteyerek ayrıldım evlerinden daha fazlasına dayanamazdim eve bırakmak istedi babası ama eve gidemeyecek kadar kötüydüm. Yanlız kalmak için gittiğim terk edilmiş inşaatı yarım kalmış bir bina vardı. Oraya gidecektim. Kulaklığımda "seksendört kendime yalan söyledim "şarkısıyla ağlaya ağlaya ulaştım inşaata. Gözlerim şişene kadar ağladım . Saat de geç oluyordu umrumda değildi ne annem ne babam ne dayak yemek . Hatta şuan dayak yemeye bile ihtiyacım vardı. Şuan kötü olan herşeye ihtiyacı vardı bedenimin . Ruhum bedenimi çoktan terk etmişti . Geride ihanetin parçalarını taşıyan masum bedenim kalmıştı. Artık mantıklı düşünemiyordum . Defalarca sorguya çekmiştim kendimi "neyi eksik yaptım ? " sorusuna bir cevap aramıştım. Ne yapmış olursa olsun ben Samete körü körüne bağlıydım ,ona çok alışmıştım. Onu ne affedebilir nede onsuz yapabilirdim. İşte en nefret ettiğim o anın içimdeydim . Bilinmezlik. Bu lanet şey içine hapsetmişti beni. Beynim tamamen düşünmeyi bırakmıştı . Sanki biri yönetiyordu bedenimi ben izleyiciydim. Yavaşça ayağa kalktı bedenim yürüdüm boşluğa doğru. Ölüm kurtuluştu benim için. Geri dönüşü yoktu ya yapacaktım yada yapacaktım başka seçenek sunmadım kendime. Bir ayağım boşlukta tam kendimi bırakacakken bir el geriye çekti ve sertçe düştük. Sametle aklımı okadar bozmuştum ki beni takip edip bunu yapmama engel olduğunu düşündüm . Yavaşça açtım gözlerimi dakikalar belki saniyeler sonra . Hayır bu Samet değildi. Bir çift Ela gözle karşılaştı gözlerim. Kimdi bilmiyorum ama bu lanet hayattan kaçmama engel olmuştu. Üstünden inip " Neden kurtardın ki iyilik meleğimisin" dedim gözyaşlarımla birlikte . " İyilik meleği olamayacak kadar kötülüğe bulandım her neyse ne seni bu raddeye getiren yetişmesem atıyordun kendini hiçmi sevmiyorsun kendini kızım " dedi. Tanımadığım çocuk beni düşünürken sevdiğim çocuk celladım olmuştu benim. Gerçekler acıtıyordu. "Boynumda ip var ama herkes tabureyi sen mi kirlettin diyor anlıyor musun? " dediğimde kendine çekti beni elleriyle çok hafif dokunarak sildi gözyaşlarımı ama ne fayda yenileri geliyordu bile . " Bu sözü söylemene neden olacak en yaptılar be esmer civciv " dedi bana. Gözyaşlarımın arasından gülmeye başladım . Kalbim alev alıyordu okadar hızlı yanıyordu ki biri sönmeden yeni ateşler yanıyordu kalbimde ama ismini bile bilmediğim çocuk acılarımı kahkahaya vurmayı öğretmişti dakikalar önce. " Daha yaratıcı iltifat bulamadın mı "dedim daha yüksek çıkan hıçkırıklarla karışık kahkahamla birlikte. " Adını bilmiyorum kızım ne diyebilirdim o çıktı ağzımdan göz alıcı derecede yakışıyor sana esmerlik e bide küçük yaşta ölmek istiyecek kadar dertle karşı karşıya kalmışsın bu geldi aklıma. " dedi kızarmış burnuma acıtmayan bir fıske vurarak. " Bak benim de kimsem yok sende enkaz altında yaşamayı öğrenen yanlız bir kızsın yalnızlığımıza beraber son vermeye ne dersin? " dedi. Bu çocuk da benim gibiydi ve beni ölmekten kurtarmıştı ona bir can borcum vardı . Elimi uzattım " Begüm ben " dedim artık kısılmış olan masum sesimle . Elimi havada bıraktı " Türker bende " diyip kendine çekti ve hiçbir zaman hissetmediğim bir sıcaklıkla sarıldı . " Artık benimlesin esmer civciv" . " Artık seninleyim iyilik meleğim" Sameti kaybetmek bana Türkeri kazandırmıştı.Bugün herşey değişmişti. Ne eski ben vardım nede yeni ben . Kendi yörüngemi kendim belirleyecektim...
Günümüz
Gözlerimi açtığımda o intihar etmeye kalkıştığım inşaatta Türker'in dizinde yatıyordum. Ne kadar zamandır uyuyorum bilmiyordum ama ayılmıştım ve Sametin yaşattığı her şey bir film şeridi gibi akmıştı kapalı gözlerimin önünden . Uyandığımı gören Türker alnıma bir buse kondurdu ve hemen " Nasılsın esmer civcivim? Çok korkuttun beni ama dersini verdim o ite bidaha değil karşına çıkmak 500 metre yakınına gelemeyecek ." Dedi. Yıllar önce verdiğimiz söz geldi aklıma biz hala herşeye karşı dimdik durmuş ve beraberdik. Tabi ya Türker beni burada bulduğunda "herşeyi o çocukla beraber buraya gömüyorum tamam mı" demişti ve bana bunu hatırlatmak için beni buraya getirmişti. Herşeyi buraya gömmüştüm evet ama yıllar sonra hiçbirşey olmamış gibi karşıma çıkması beni o günlere götürmüştü . Ben onun yıktığı her parçayı Türkerle yeniden inşa etmiştim. Doğruldum ve " Yine buradayız ama en güçlü şekilde " dedikten sonra sımsıkı sarıldım kardeşime :)

konuya birazda aşk katmam lazımdıı her ne kadar Aşk Begümün yüzüne gülmese de kaybettiği bir duygu ona bir arkadaş , dost kazandırdı. Kaybettiğiniz herşeyin size daha güzel şeyler kazandırması dileğiyle . İçinizdeki sizi farketmenin zamanı sizcede gelmedi mi ?

Kanlı sevinçWhere stories live. Discover now