İz

13 2 0
                                    

Teslim olmak nedir sizce? Karşıdaki insandan korkup kendinizi ona sanki çıplak kalmışçasına açık etmek mi yoksa korkmayıp da sadece yenilgiyi kabul etmiş gibi yapıp içten içe savaş vermek mi?  Bence teslim olmak için de bir şeyleri başarmak gerekir. Elini kolunu sallaya sallaya teslim olmamalı insan. Önce düşmanına karşı son nefesine kadar karşı koyup ,diretip boynu yere eğik değilde dimdik şekilde teslim olmak en iyisidir. Bazen kendi idam masanıza kendiniz oturursunuz ya veya kendi katilini kendi seçer ya insan öyle bir şeydir teslim olmakta. Sonucu bilerek koşar bazen insan sona. Ah bilirsiniz ya her zamanki gibi sürü psikolojisi işte. "O onu yapmış bende yapayım." Bu yüzden kaybediyoruz . Biz kimseye değil dünyaya teslim oluyoruz. Dünyanın adil olmayan kurallarına boyun eğiyoruz. Bazıları çıkıyor ben bu kuralı bozarım diyor kafa tutuyor , değiştirmeye çalışırken milyarlarca yobazı ,delirip gidiyor . Peki ya sonra? Evet tahmin etmek zor değil. " Deli o ya psikolojisi bozuk ,takma." İnsanlar onu ben delirttim demez ,kim kendini suçlu görür ki zaten? Ya her şeyi göze alıp dengeyi siz bozacaksınız ya da dengede olduklarını sanan insanlar saçma ahlak kurallarına uyup evreni cahilce yönetecek. Seçim sizin . Ben ilk ve zor olan yolu seçtim. Herkes değildim ve asla da olmayacaktım. Kolay olan yol herkesin tercih ettiği yoldu. Ben kapkaranlık olan dünyama ışık tutacak ,karanlığa gizlenen o tüm katilleri teker teker açıklığa kavuşturacaktım. Masum insanları mezara sokanları Demir parmaklıkların arkasına sokacaktım. Ama kendi adaletim ve kendi Demir parmaklıklarıma. Ah doğruya "adalet " kavramı duvar yazısından ibaretti, unutmuşum... Ben cezaevlerini hiçbir zaman mantıklı görmemiştim . Biri birinin canını alıyor birkaç sene gökyüzünü göremiyor ve sonra rahat ve özgürce bir başkasının özgürlüğünü çalmış şekilde geziyordu dışarıda. Şimdi burda adalet'i tartışmak istemezdim ama benim şahsi fikrim insan yaşattığını yaşamalı ki ders çıkarmalı, nankör olmayı bırakmaklıydı. Karmanın gücüne inanırdım. Elimden geldiğince babama da Berkan'ıma da bunları yaşatan insana aynısını yapacaktım. Ama nasıl? Ben onun kadar cani olabilecek miydim? Hayır olamazdım ben katil olamazdım. Canı kim veriyorsa o alsındı.Benim amacım sadece bana acı veren insana çok yakından acı vermek kabusları olmaktı. Ayrıca başarıya giden yolda her şey mübahtı. Kimi zaman tükenmişlik hissi beni ele geçirse de intikam ateşi içime kor gibi oturuyordu . Hele ki Berkan'a olanlardan sonra. Hiç bir şey bunu yapanın veya yapanların yanına kalmayacaktı...

O lanet günün üstünden bir hafta gibi kısacık bir zaman geçmişti . Berkan'dan olabildiğince uzak durmaya çalışıyordum. Olayları çözüp ,açıklığa kavuşturana kadar bir kayıp daha vermeye niyetim yoktu. Madem karşı taraf akıllıca oynuyordu oyununu bende akıllı oynayacaktım. O bana pusu mu kuruyor bende ona kuracaktım. Katilin kim olduğu hakkında şuanlık bir fikre sahip değildim . Katil biraz ipucu verse hiçte fena olmazdı aslında ama eğer ipucu aramak yerine katilden bir ışık bekleyecek olsaydım çoktan yenilgiye uğramıştım. Zor olanı başarmak emek isterdi ve bende bu konuda baya hırslıydım. Bana yardım edebilecek tek kişi tanıyordum . Tabikide Türker . Onunla ilk tanıştığımızda sürekli dedektifçilik oynardık. Kim bilebilirdi ki zaman gelecek babanın katilini arayacaksın diye? Deselerde inanmazdım zaten. Bir haftadır evden çıkmıyor, bir şey yemiyor sadece ölmeyecek kadar su içip , şarkı dinliyor ,ağlıyor ve uyuyordum. Türker defalarca arıyordu açmıyordum. Cidden dudaklarımı kıpırdatamayacak kadar yorgun hissediyordum. Yine kulağımda kulaklık yatağımda uzanırken kapı tıklandı ve annem olduğunu düşünerek rahatımı bozmadım. Gelme desemde geleceğini bildiğim İçin ses vermedim. Gerçek anlamda yorgundum. Ruhsal ,bedensel her türden yorgundum işte. Kapı açıldı ve içeriye Berkan girdi.
Ben şok.
Bende iç ses bende .
Hemen yattığım yerden kalkıp doğruldum. Normalde Türker olsa hiç gocunmazdım ama karşımda Berkan'ı görünce kızsal içgüdülerim harekete geçti ve ellerimle saçlarımı falan düzeltmeye başladım. Önce cama yaklaşıp stor perdemi yavaşça kaldırdı . Camı açmadı , belliki hava soğuktu ve üşütmemi istemiyordu. Neden beni bu kadar düşünüyordu? Ben bile kendimi düşünmezken. " Biraz gün ışığı girsin , ortam karanlık olunca şeninde içine karamsarlık çöker." dedi. Haklıydı aslında ama ben zaten oldum olası karamsar bir insandım . Sustum yine konuşamadım . Lanet olsun sanki biri gelmiş kilit vurmuştu dudaklarıma . Düşüncelerim de aynı şekilde . Salak salak izliyordum Berkan'ı ne diyeceğimi bilemedim. Oda konuşmadı . Odamı incelemeye koyuldu . Önce kitaplığıma baktı . Sonra hemen kitaplığımın yanındaki sevdiğim şarkıların spotify' daki albüm kapaklarını çizdiğim duvarıma . Ne ara dediğinizi duyar gibiyim. Şey özür dilerim size anlatmayı unuttum. Türker çok iyi resim çizer , bana da o alıştırdı zaten. Duvarı da beraber çizmiştik. " Ne kadar güzel bir tasarım bunlar. Resminde gayet güzelmiş , okul dışındaki boş zamanlarında resim kurslarına gitmeyi düşünmelisin." " Boş vakitlerim mi?" dedim biraz alaycı bir tavırla. " Günlerdir okula gelmiyorum vizeleri ne yapacağıma dair bir bilgim bile yok." " Çok içine kapanıksın Begüm bunun sebebi nedir bilmek istiyorum. Seni öğrenmek yakından tanımak için can atıyorum." Yani benim zaaflarımı öğrenip sonrada sırtımdan vuracaksın. Tabikide bunu içimden düşündüm . " Kendimi kimseye açmam Berkan . Herkesin gözünde asosyal ,çevresi ve arkadaşı olmayan o kızım ben. " Üzüldüğümü yüzümden anlamış olacakki odamı incelemeye devam etti. Monster şişelerime baktı. "Çok seviyorsun sanırım bilsem alır gelirdim." dedi. Kimseye söylememiştim ama içimden geldi ve Berkan'a söyledim. " Siyah monster' ları üzgünken ,beyazları mutluyken ve mavileri de nadiren huzurlu hissettiğim anlarda içerim ." " Birsürü siyah var çok az beyaz ve çok çok az mavi , gerçekten nedir seni üzen ,bana güvenebilirsin Begüm ." dedi ve elini yüzüme yaklaştırdığı an ellerimle yüzümü kapattım. Birkaç dakika öylece eli havada bana baktı ve sonra elini geri çekti. "Begüm sen ne yaşadın , gerçekten ne yaşattılar bu kadar korkuyorsun ,sana iyi gelmek istiyorum nolur anla Begüm." Gözlerim dolmuştu. Eski zamanlara döndüm birden. Babam hep başka insanlara sinirlenip bana vurarak çıkarırdı acısını. Hiçbir sebep yokken bile sırf sinir atmak için beni döverdi. Bir defasında öyle çok içmişti ki beni erkeklerle gördüğünü iddia ederek elindeki bardağı fırlatmıştı ve bardak üstümde tuzla buz olmuştu.Sessizce banyoya çekilip kanayan yerlerimi sarmıştım yalnız başıma. Ellerim oraya gitti ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Berkan ne olduğunu anlamayarak beni izliyordu. Eminim ki o anda sarılıp beni iyileştirmek istiyordu ama izin vermezdim . Kirpi gibiydim ben . Sarılmak isteyen insanlara dikenlerim batardı. Bana birike Türker sarılabilirdi ,bir tek Türker korkmuyordu dikenlerimden . Canı acısa da bunu bile bile yine başa çıkardı dikenlerimle. Ona ihtiyacım olduğunu anlamış gibi birden kapı açıldı ve Türker girdi içeriye. Her şeyi yanlış anlamıştı. Kahretsin. Beni Berkan'ın ağlattığını düşünüp güçlü bir yumruk sallamıştı Berkan'a . Belliki sezgileri güçlü biriydi ki kurtulmuştu yumruktan . Fake atmıştı Türker'e . Türker afallamış şekilde Berkan'a bakarken Berkan'ın da bir yumruk indirmesini bekledim ama yapmadı. " Dua et Begüm sana değer veriyor canını yaksam yanı yanacak yoksa bilirdim götünden kan getirmesini." dedi ve bana kırgın bir şekilde bakıp odamdan ayrıldı. Peşinden gitmedim . Türker'e de kızamadım. Benim üstüme çok düşüyordu ama tabi olayları bilmeden dinlemeden saldırması doğru değildi. Ayağa kalktım ve Türker'e sarıldım. Belimi öyle sıkı kavradı ki onu özlediğimi anlamıştım. Saçlarımın kokusunu uzun uzun içine çekti . Hissettim. Beni kendinden ayırıp yatağıma oturttu . " Neden günlerce açmadın telefonlarımı ? Sözümüzü ne çabuk unuttun? Sen kötü hissettiğin anda benden kaçmaz bana kaçardın esmer civcivim , aramızın açılmasından çok korkuyorum. Bu dünyada huzurlu hissettiğim anlar seninle olan anlar . Nolursun uzaklaşma benden be kızım , çok alıştım sana . Kardeşimsin Begüm Yaycı. Sevgine muhtaç bırakma." Gözleri doldu . Gözlerim doldu. " Seni çok özledim çakma jokerim , yüzündeki gülümsemene hasret kaldım . Ama biliyorsun çıkmazın içinde kaldım . Ne yapacağım , neyle ,kimle savaşacağım bilmiyorum. Bir o kadar korkuyor bir o kadar da göğüs geriyorum zorluklara. Özür dilerim seni bir daha kendimden mahrum etmeyeceğim." " Gel bakayım buraya şerefsiz çok özledim seni ." Kollarının arasına aldı kafamı ve koklayarak öptü saçlarımı. " Türker ?Saçlarım hep ellerinde mahsur kalsın olur mu? Çünkü bayılıyorum senin saçlarımla oynamana." Gözlerini kırptı ve huzur veren sesiyle " Saçların hep ellerime mahsur kalacak esmer civcivim ." dedi. Odadan ayrılıp kısa bir süre sonra tekrar yanıma elinde bir poşetle geldi. İçinde dört tane mavi monster olan poşeti bana uzattı. Zaten mavi şişelerimin hepsini onunla içmiştik. O pek sevmezdi maviyi ama anlamını bilse bence sürekli bu rengi içmemi isterdi . Sanki içine doğmuştu ki maviyi getirmişti. " Ben kaçıyorum prenses kardeşimin yanına uğramam gerekiyor sende bir an önce toparlan yarın işe gidicez parayla da Çocukların ihtiyaçlarını alıp götüreceğiz anlaştık mı? " kafamı salladım ve kapıya kadar onu geçirdim. Odama gidip bir tane içeçek kapıp mutfağa geçtim ve ekmek arası bir şeyler atıştırmaya başladım. Yerken farkettim ki Türkeri görmek ,sesini duymak ayrı bir enerji veriyordu bana. Ama Berkan'a ayıp olmuştu en kısa zamanda telafi edecektim. Yemeğimi yedikten sonra tekrar odama girdim. Önce etrafı hızlıca topladıktan sonra duşa girecektim. Suyu ılık bir şekilde ayarladıktan sonra düşüncelerimin tavan yapacağını bilen bile girdim. Duşa her girdiğimde vücudumda izler oluşacak şekilde sürterdim. Babamın işkence yaptığı her yeri defalarca sürterdim ki belki görünmez izler çıkar umuduyla ama hep kalırlardı o izler . Asla da kapanmayacaklardı biliyordum.Çare tükenmez ya insanda hep bir umuda bağlı yaşarız ya hani. Bende izler geçecek umuduyla her defasında uğraşırdım sonucun aynı olacağını bildiğim halde. Bir denizde ,bir yastıkta ya da herhangi somut bir şey tarafından hiç boğulmamıştım ama bunlar sanırım benim düşüncelerde boğulmama neden oluyordu. İlk satırlarda anlattığım gibi hayat karmasını çıkarıyordu benden. Bir taraftan aldığını diğer taraftan ağır şekilde soruyordu. Bu yaşıma kadar her tür acıyı tatmıştım . Ancak ölümle bu sene tanışmıştım hemde çok yakından. Defalarca çaresiz kalmıştım ama hiç sevdiklerimi kaybetme korkusunun çaresizliğini tatmamıştım. Hayat bana kartlarını baya açık oynuyordu. Kim kazanırdı bilemiyorum ama yolun sonunda ben tüm hislerimi kaybedecektim. Sevdiklerim yaşasında hislerim ölsede olurdu. Kaç dakika veya kaç saat geçmişti bilmiyordum ama duştan çıkıp kendimi yatağa bırakmıştım. Düşünmek insanı bir yandan yorarken bir yandan da rahatlatıyordu. Tabiki beni sadece yoruyor ve yıpratıyordu. Telefonuma gelen bildirim titreşimiyle düşüncelerimi kenara bırakıp telefonu elime aldım. Gelen mesaj bilinmeyen numaradandı. "GÜZEL UYARILAR BİR KULAĞINDAN GİRİP DİĞERİNDEN ÇIKMIŞ . TAKILDIĞIN İNSANLARA DİKKAT ET YOKSA ÇEVRENDE İNSAN DİYE BİR ŞEY KALMAYACAK!" Kahkaha attım. Kocaman , acı dolu bir kahkahaydı bu. Sinirlerim bozulmuştu . Cidden bu şantaj yapan it her kimse bulduğum zaman yaptığı her şeyin kat kat fazlasını yaşatacaktım. Ne istiyordu benden ne ? Çevremdeki insanları alınca beni tek bırakınca eline ne geçecekti? Tabi ya Sametti bu. Berkan'ı kıskanıp vurdurmuş veya vurmuştu. Eğer içinde bana karşı bir şey olmasaydı o gün karşıma çıkmazdı. Demekki alıp veremediği o günle hesaplaşamadığı bir gerçek vardı. Tek yaptığım aldatıldığım için düzgün bir şekilde ondan ayrılmaktı. Neydi gözünü bu kadar kine bürüyen ? Çevremdeki herkesi benden almak istemesine sebep olan?Üstüme hemen gri eşofmanım , siyah sweatshirt'ümü giyip saçlarımı da topuz yapıp evden çıktım . Saatin kaç olduğu hiç umrumda değildi. Hızlı adımlarla merdivenleri iniyordum sinirden elim ayağım titriyordu . Kahretsin . Ayağım kaydığı için merdivenlerden düşmüştüm. Bir sen eksiktin cidden. Defalarca düşmüş ,defalarca kalkmış bir kız olarak yine kendi kendime güç verdim ve düştüğüm yerden kalktım. Bisikletimin kilidini açıp hızlıca sürmeye başladım. Emindim . Bunu yapan Sametti. Beni tekrar elde edemediği için yalnız kalmamı istiyordu. Ne kadar iğrenç bir insandı. Oysaki bana onca kötülük yapmasına rağmen ses etmemiş defalarca görmezlikten gelmiştim. Hatalarını yok saymış her derdine çare aramıştım . O pislik pes etmişken bile ben onun için savaşıyordum. Bu kadar cani ve bencil olamazdı. Ayrıca insan yaralayabilecek ve öldürebilecek kadar da psikopattı . Ama onun psikopatlığı bana işlemiyordu artık. Onun kurduğu tahtı yok edecektim . Bu güne kadar acımı içime gömmüş onunla uğraşmamıştım ama madem o bu kadar çok istiyordu görecekti gününü. Ağlattığı, yalnız olduğumu hissettirdiği, kendim tükenmişken ona yardımcı olduğum günlerin hepsinin intikamını alacaktım. Evlerinin önüne geldim. Mahallelerine bile en son o gün geldiğim evlerinin önüne korkmadan geldim . Güvenlik kapıyı açtı. Bisikletimi önüne bırakıp yürümeye başladım. " Hanımefendi rica etsem durur musunuz?" " Samet İşler'e geldim" dedim durmadan. Ses etmedi . Etse zaten artık kendimi durduramayacaktım. Kapılarının şifresini girerek merdivenlerden çıktım. Delicesine ağlıyordum. Kaç kere zillerine bastım bilmiyorum ama kapıya vurmaktan ellerimin uyuştuğunu hissetmek zor değildi. " Aç şu kapıyı lanet olası pislik !" Kapı açıldı. Annesi, babası, abisi , Samet hepsi durmuş beni izliyordu. Nasıl hala gamsız gamsız bakıyordu bu pislik. Üstüne atladım ,yakasına yapıştım. Bağırıyordum . Etrafı bulanık görüyordum gözyaşlarımdan dolayı. " Yaptığın her şeye ama her şeye göz yumdum sana bir kere bile sorun yaratmadım . Neden yaptın demedim. Peki senim yaptığın ne ? Sevdiğim insanlara zarar verecek yüzü nasıl buluyorsun ,seni ahlaksız . Yaptığın pisliklere bile sustum . Sen kim oluyorsunda beni tehdit ediyorsun ? " Babası beni abisi Sameti tutuyordu." Ne diyorsun kızım sen ,neyden bahsettiğini anlamıyorum." Bardağı taşıran son damlaydı resmen. Birde utanmadan üste çıkıyordu. Yüzsüz. " Senin yüzünden ölmedim ama ruhumu teslim ettim . Hala karşımda durmuş yüzüme bakıyor ve yalan söylüyorsun . Artık beni rahat bırak . Artık sevdiklerimi rahat bırak !" Resmen kükrüyordum . Bu ev bana iyi gelmiyordu. Bu ev bana hiç iyi gelmiyordu. Yaptığı her şeyi dün gibi hatırlatmıştı. Bu kadarı fazlaydı. Artık sesim kısılmaya başlamıştı . Gözlerim kararıyor , tüm vücudumu inanılmaz bir ağrı sarıyordu. Karlı havada çıplak kalmışcasına titriyordum. Artık ayaklarım beni taşımamaya başladı. Algım yavaşça kapandı ve kendimi babasının kollarına bıraktım. Sonrasını zaten hatırlamıyordum.

Ağır bir kolonya kokusuyla uyandım . Annemin meraktan öldüğüne emindim. Yavaşça yerimde doğrulmaya çalıştım ama annesi izin vermedi. Gitmek için diretsem de her şeyi anlatmamı istediler. " Oğlunuz haftalar önce karşıma çıktı. Barışmak istediğini ,bana hata yaptığını ,pişman olduğunu söyledi. O an bile dayanamadım. Yaptığı şeyler o kadar ağırki gerçekleri kabullenmem çok uzun zamanlarımı aldı. Mesela oğlunuz yüzünden bir daha birini sevemedim, güvenemedim . Benden birçok duygumu çaldı. Yetmezmiş gibi babamı sonrada arkadaşımı çalacaktı. Kıskançlığı yüzünden geçen hafta arkadaşımı vurdu. Öncesinde tehdit içeren mektuplar gönderdi. Yeter ama bu kadarı yeter. Yıllarca yokluğun zaten yeterince acı çektirdi. Yaptığın her şeyin hesabını ödeyeceksin Samet İşler." " Ben yapmadım diyorum . Karşına çıkarken bile defalarca düşündüm. Bu yaptığın resmen iftira ,sen kafayı yemişsin. " Yüksek sesle güldüm. " kafayı mı yemişim? Ciddimisin, kimin yüzünden acaba ." Ukala . Birde deli diyor bana. Hahahahahahah. Şaka gibi hem babamı öldürdü. Hem Berkan'ı öldürmek üzereydi ve deli olan kafayı yemiş olan bendim öyle mi? " Yapmadım diyorum işte. Ayrıca ben değiştim tamam mı? " " Emin ol zerre umrumda değil . Kendi çöplüğünde çürü derdim ama üzgünüm elimde çürüyeceksin." " Yapmadım diyorum yapmadım bozuk plak gibi takıldın katilde katil niye öldüreyim kızım babanı hadi açıkla açıklasana o çocuğu vurdum diyelim babanı ne yapayım?" Haklılık payı var gibiydi. Ama Samet değilse kimdi? " Ne oldu sustun bakıyorum da." Ayağa kalktım hiçbirinin yüzüne bakmadan kapıyı bir daha gelmemek üzere çarparak çıktım. Arkamda gelen olmadı. Olsun diyende yoktu zaten. Bisikletime bindim ve tıpkı benim gibi kimsesiz ve terkedilmiş binaya sürdüm. Beş bilemedin on dakika sonra geldim. Bisikletimi yavaşça yere bıraktım.İkinci kata çıkarak yere oturdum ve dizlerimi kucağıma çektim. Etrafta hiçkimse yoktu bu . Manga'nın " cevapsız sorular" şarkısını mırıldanmaya başladım. Nakarata gelince içimdeki acıyı dindiremedim ve bağırarak " Sustu bu gece karardı yine ay." dedim gökyüzüne bakarak. Duvarın arkasından tanıdık bir ses geldi ; " Kaldı geriye cevapsız sorular." Ayağa kalktım duvarın diğer tarafına doğru yürüdüm. Berkan'dı. Ne yapıyordu bu çocuk burda tek başına . Aynısını düşünmüş olacakki "Gece gece tek başına burada seni ağlatan nedir küçük hanım?" Dayanamadım içimde ne var ne yoksa ona anlattım. Buda demek oluyordu ki ona güveniyordum. Ona Türker'e hissettiklerimden farklı şeyler hissediyordum. Fark ettim. Onun babası benimki kadar değilmiş ama Berkan'ı hiç tebrik etmediği başarılarından gurur duymadığı için Berkan hep daha iyisini yapmaya çabalamış fakat durum hep aynıymış. Benim anlattıklarım ağır gelmiş olacakki dayanamadı ve birkaç damla yaş düştü gözlerinden. " Benim görünmeyen dikenlerim var Berkan ,bana yaklaşan herkese batıyor , benden uzak durman senin için en iyisi." " Hayır Begüm . Senden uzak durmak bana bir işkence sensizlikle sınanmaktansa dikenlerinle sınanırım daha iyi " Aramızda artık hiç mesafe yoktu . " Sarılabilir miyim " Kafamı salladım ve birkaç saniye sonra kollarının arasındaydım. Hava serindi ama kollarının arası sıcacık. Beni kendinden uzaklaştırdı. Alnını alnıma yasladı. " Sana aşığım Begüm Yaycı." "Sanırım bende sana aşığım Berkan Çağan." Dudakları artık dudaklarımı bulmuştu. Nazikçe bir buse kondurup çekilmişti. Hayatım boyunca yaşadığım  en güzel  an olabilirdi bu . Tabi Türkerle olan sayısız en güzel anları saymazsak. Türkerden sonra  dikenlerime katlanabilen bir erkek daha olmuştu. İlerde ne olacak bilmiyordum ama Berkan gerçekten beni seviyordu . Bunu uzaktan bakan biri bile anlayabilirdi. Sanırım  bu aşk denilen illetten kaçmaktan Berkan'ı görememiştim. Ya da aynı şeylerden korkup Berkan'dan kaçmıştım. Gökyüzüne kaldırdım başımı gözlerimi kapatıp dua ettim. Bir daha aynı şeyler yaşanmasın , Berkan bana ihaneti tekrar tattırmasın diye. Ben ona inanmayı ve güvenmeyi seçmiştim. Hatamı yoksa doğrumu olduğunu zaman bize gösterecekti. Sessizliği bozdu ve " Sende izi kalan her şeyi temizleyeceğiz güzelim. Birlikte el ele." Yapamayacaktı. Sevgisi ve aşkı o izleri geçirmeye yetmezdi. Vücudumdan çıksa beynime kazınmıştı bir kere o izler çıkması imkansızdı...

Kanlı sevinçWhere stories live. Discover now