Zeynep: Sen hala hangi yüzle yazıyorsun pardon?
Zeynep: Neymiş efendim iki hafta geçmiş, benim ondan haberim var mıymış
Zeynep: Olmasaydı
Zeynep: Keşke olmasaydı Çağrı
Zeynep: Keşke hiç tanışmasaydık
Zeynep: Her şeyden nefret ediyorum sayende
Zeynep: Fotoğraf çekilmekten,
Zeynep: Papatyalardan
Zeynep: Annenin öyle düşünmesine de şaşırmamalı
Zeynep: Beni hiçbir zaman sevmemişti
Zeynep: Aynı sen gibi
Zeynep: En azından annen yalan söylemiyordu ama
Zeynep: Arkamdan iş de çevirmedi senin aksine
Zeynep: Hayatta tek bir günü yaşama şansım olsaydı,
Zeynep: O gün seninle olduğumuz hiçbir gün olmazdı.
Zeynep: Ben böyle keskin akıllandım.
Zeynep: Bir daha sakın Çağrı,
Zeynep: Sakın beni rahatsız etme.
Ağlayarak telefonu kapadım. Canım yanıyordu. Canım, her zamankinden fazla yanıyordu. Kalbim ağırlaşmış, nefesim daralmıştı.
Üstüme rahat bir şeyler giyip bizimkilerle ortak yerimize gittim.
Umarım yoklardır. Yoksa Çağrı'nın tek sağlam kemiği kalmazdı.
Vardığımda istediğim gibi boş görünce yeri rahatladım. Kendimi koltuğa attığım gibi gözyaşlarım haftalardır yuva bildiği yanaklarıma kavuşmuştu.
Ne kadar öyle orada tek başıma yattım, içim dışıma çıkana kadar ağladım bilmiyorum ama uyuya kalmışım.
Omzuma birinin dürtmesiyle kendime geldim. Ağlamaktan şişen gözlerimi ovuşturdum ve gelen kişiye baktım. Vefa gelmişti.
Doğrulup yana kaydığımda yanıma oturdu. Elini, omzuma attı ve kendine çekti. "Kızım ne bu hal? Üçüncü dünya savaşından mı çıktın?"
Sanırım burası gülmem gereken yerdi. Ama bende mimik oynamamıştı. "Zeyno, yapma böyle. Yeter artık harap ettin kendini be güzelim. İçin rahatlayacaksa söyle dövelim diyoruz onu da istemiyorsun."
Anlamıyorlardı. Çağrı'nın kılına zarar gelsin istemiyordum. Hiçbir zaman da istemezdim.
Sadece, onu hayatımdan çıkartmıştım. Artık iki yabancıydık birbirimize. Gerçi, ben onu hiç tanımamışım ya. Neyse.
"Susma böyle..." aklına bir şey gelince ayağa fırladı ve beni çekiştirmeye başladı. "Kızım akıl mı bırakıyorsun insan da be?! Bizimkiler kesecek beni. Yürü, yürü!"
"Ne oluyor be!"
"Herkes seni arıyor yine. Ben seni buldum, oturdum dertleşiyorum birde. Ayrıca acele etmezsen Derya Teyze'nin böreklerini Ferdi bitirecek şimdi."
İnanırmısınız bilmiyorum, canım börek bile istemiyor artık.