"Sen benimle böyle konuşamazsın. Sen beni bir yerden kovamazsın. Sen bana emir veremez ve arkadaşım hakkında da böyle şeyler söyleyemezsin."
Dişlerimin arasında tıslarcasına olabileceğim en sert şekilde konuşmamın ardından Jungkook'un çenesi gittikçe kasılmaya başlamıştı, gözlerini birkaç saniye yummasının ardından tekrar açtığında kalbim heyecandan boğazımda atıyor gibiydi. Ondan korkmam gerekiyordu fakat ben hiç olmadığım kadar cesur ve heyecanlıydım, üstelik rahatlamış da hissediyordum, ta ki Jungkook beni sert bir şekilde kolumdan tutarak yüzünü yüzüme yaklaştırana kadar.
"Lalisa, seni mahvederim kızım. Eğer bir kez daha benimle bu şekilde konuşursan Tanrı şahidim olsun ki seni mahvederim."
İşte o an korkudan dizlerimin bağının çözüldüğü andı. Nefes almayı unutmuş gibiydim, Jungkook'un öfkeli gözleri benimkilere öylesine kilitliydi ki kolumu sıkışının acısını hissedemiyordum bile. Zorlukla yutkunduğum sırada az da olsa toparlanmış, geriye doğru adım atmak için hamle yapmıştım fakat Jungkook buna izin vermemiş, tüm nefreti ve öfkesiyle kolumu tutmaya ve gözlerini bana dikmeye devam etmişti. Fakat bu yalnızca birkaç saniye sürmüştü, müzik sesinin zar zor ulaştığı bu katta gürültüyle yankılanan hızlı adım seslerinin ardından daha önce görmediğim bir çocuk heyecanla bağırdı.
"Jungkook!"
Jungkook bakışlarını benden alıp sol tarafımızda kalan merdivenlerin başındaki kalın dudaklı çocuğa baktığında fırsattan istifade kolumu onun güçlü ellerinden kurtardım ve hızla geriye doğru birkaç adım atarak ağrısını yeni fark edebildiğim kolumu sıvazlamaya başladım. Hayvan herif gerçekten canımı yakmıştı.
"Ne var Felix?"
Felix denen çocuk nefes nefese kalmıştı, hafifçe yutkunduktan sonra ensesini sertçe kaşıdı ve konuşmaya başladı.
"Kai burada."
Beynimde aynı saniyede yankılanan telefonun diğer ucundaki adamın sesi adeta kulaklarıma ulaşırken korkuyla Jungkook'a baktığımda o da aynı anda bana döndü, yüzündeki sayemde oluşan öfke kat be kat artmış ve çenesi kasılmıştı. Kai denen adamla aralarında neler olduğunu az çok biliyordum ve o adam buraya gelmişse niyeti kesinlikle iyi değildi.
Rosé şom ağzını sağlam açmış olmalıydı, bu gece gerçekten de harika ilerliyordu.
Jungkook'tan yayılan gerginlik tüm kata yayılacak kadar güçlüydü, her şeye kolaylıkla sinirlenip yükselen biri olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi ancak Kai ismini duyması dahi damarlarını patlayacakmışcasına belirginleştirebiliyordu. "Arkadaşının yanına git ve bu gece daha fazla gözüme görünme, etrafımda dolaşma." dedi dişlerinin arasında Jungkook; ses tonu vücut dilinin aksine oldukça sakindi. Ona bana seslenenin kendisi olduğunu, onun bu partide olacağını dahi bilmediğimi söylemek istesem de aralanmış dudaklarımı birbirine bastırdım ve gözleri saniyelik süre diliminde beni bulan Felix'in yanından geçerek merdivenleri indim. Biraz önce patlayacak gibi olan mesane torbam korkudan büzülmüş, içerisindeki buharlaştırmış gibi baskısını yok etmişti. Gerginlikten altıma kaçırıp kaçırmadığımı düşünecek kadar saçmalamaya başlamışken tekrardan mekanın yukarıya göre daha gürültülü alt katına inerek gözlerimi etrafta gezdirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
coco in the next apartment | liskook
FanfictionLalisa Manoban, 19 yaşında tekrar gireceği üniversite sınavına hazırlanan genç bir kız, karşı dairelerine yeni taşınan çocuk ve arkadaşı ise her pisliğe bulaşmış birer uyuşturucu kaçakçıları. Lalisa Manoban x Jeon Jungkook | şubat 2020 @satanasovski