🦋6

7.3K 650 145
                                    

Açtığı kapının karşısında,gördüğü beyaz tenli kısık bakışlı çocukla büyük lokmasını yutarak,hızlıca geri çekildi.Tanrı aşkına bu adamın ne işi vardı burada.

Ağzındaki yemek lekelerini hızla silerken altındaki kısa şortunu da düzeltmeyi ihmal etmedi.
"Noona,biri gelmiş."
"Kim gelmiş,hayatım."

Elindeki bıçak ve soğanı,boş vererek kadını kapıya gönderirken derin bir nefes alarak birkaç metre ilerideki odada oturan arkadaşlarına kısaca mesaj yazdı.Hoseok'a olan sinirinden odaya giren kadını bile görmezken sesle birlikte hafifçe sıçramıştı.

"Jimin,kapıdaki sana bahsettiğim yeğenim,annesi yurt dışından gelmiş yardım ette paketleri taşıyalım."
Çokça neşeli sesi sarışın çocuğun midesini daha da kasarke,kadının imayla sırıtan ifadesine kafasını salladı.

Kapıda yüzündeki tebessümle bekleyen Yoongi'yse,duyduğu ayak sesleriyle mimiklerini degiştirerek ayaklarının altındaki yaklaşık on poşetin görünmesi için kenara çekildi.
"Oh,bunların hepsini nasıl getirmiş oralardan bu kız?"
"Evdekileri gör sen teyze,babamla epey tartıştılar."

Çocuk başını kederlice kaşırken gerisinde kalan Jimin,haline gülmeden edemedi.Tatlı görünüyordu.
"Yardım edeyim mi içeriye taşımaya?"
"Jiminle taşıyacaktık,oh Yoongi bu Jimin,Hoseok'un yakın arkadaşı Jimin bu da Yoongi,ablamın oğlu."
Sarışın çocuğun bacağını çimdiklerken elinin ayarını kaçırmış olacak ki,canını yakmıştı.

"Sana bahsetmiştim ya."
"Sus noona sus."
Dişlerinin arasında konuşurken,kadın bu haline gülmeden edememişti.
"Ben bırakırım mutfağa."
"Yemeğe de kalacaksın ya zaten,canım."
Başka bir şeyi kabul etmediğini açıkca belirten sesine karşı dişlerini sıkmadan edemedi Jimin.

Yoongi'nin gözleri teyzesi ve Jimin arasında gidip gelirken,çocuğun gözlerinde uzunca takılıp kaldı isteyip istemediğini anlamak için.
"Reddetmeni kabul etmiyorum,bir sürü şey yaptım."
"Poşetleri taşımama arkadaşlarım da yardım ettiler,aşağıda bekliyolrar.Ben gideyim beraber yiyecektik zaten."

Okulda gördüğünden daha farklı görünen çocuğa dikkatle bakmadan edememişti,siyah tişörtü,deri ceketi ve kot pantolonuyla şüphesiz tatlı bir serseri gibi duruyordu.

"Aa ne güzel,ben de bu yemekler nereye gidecek diyordum hadi çıksınlar eve söyle."
"Teyze."
Sitemli sesine karşı gülmek istesede dudaklarını ısırarak durdurdu kendini.Kadın Yoongi'nin kulağına eğilmiş kısık sesli bir şeyler fısıldamıştı.

"Ah şey ben çağırıp geleyim,poşetleri de getiririz."
"Aferin oğluma benim."
Gözlerinden çıkan kalplerle mutfağa giderek ikiliyi yalnız bıraktı.

"Ah şey selam bu arada."
Jimin öylece durmanın manasız olduğunu fark ederek,ne olur ne olmaz diye ağzını silip gülerek konuştu.
"Selam,Jiminie.Ah ben gidip diğerlerini çağıracağım gir içeri,kapıyı aralık bırakman yeter."
"Şey,tamam."
Çocuğun bir şey demeden gidişiyle,derin bir nefes alarak yutkundu,az önce kendisine Jiminie mi demişti o.

Kapısı kapalı olan salona girerken yüzü biraz kızarıktı.
"Bana Yoongi'nin,kuzenin olduğunu niye söylemedin?"
"Sormadın."
Omzunu umursamazca silkerken Jeongguk kıkırdamadan edemedi.

"Bacaksız niye gülüyosun?"
Anında Jimin'in bakışları kendisine döndüğünde yutkunarak bakışlarını eğdi,çocuğu kızdırdığını düşünmüştü.
"Şey ben,hareketleriniz komik geldi diye güldüm.Özür dilerim."
Jimin arkadaşının bu haline içi burkulsada bozuntuya vermeden,çattığı kaşlarıyla yanına yaklaştı.
"Şimdi seni cezalandıracağım."

Büyükçe açtığı gözleri arkadaşındayken yutkunarak koltukta geriye gitmeye çalıştı.
"Nasıl?"
"Yiyeceğim seni."
Üstüne atlamadan önce,fısıldadığı şeylerden sonra yakın arkadaşının üzerine çıkmış,çocuğu hem ısırıp hem de gıdıklamaya başlamıştı.

Jimin için Jeongguk çok değerliydi.

Küçüklük arkadaşı olmalarının yanı sıra,Jeongguk'un annesi ve babası boşanmadan önce yani liseye kadar aynı sınıfta,aynı sırada okumaya devam etmişlerdi.Sonrasındaysa Jeongguk babasıyla birlikte yurt dışına gitme kararı almıştı.

Zaten ne olduysa gittikten sonra olmuştu.

Dünyanın en neşeli insanı,kendine her halükarda güvenen çocuk gitmiş yerine herkesten utanan,çekinen,sadece insanların fikrini umursayan biri gelmişti.Jeongguk resmen sosyal anksiyete ile mücadele ediyordu.

Tam olarak ne olduğundan emin değildi çünkü bu konu açılınca başka şeyler konuşuyor,istemediğini açıkça belli ediyordu.Jimin de zorlamadan çocuğun yanında olacaktı elbette.

Arkadaşının üzerinde oturmuş,yana açtığı bacaklarıyla onu ısırıp gıdıklarken bunların hiçbirini düşünmek istememişti.

Gülme sesleri odayı kaplarken,diğer koltuklarda oturan Hoseok ve Jin ise oldukça keyifli bir şekilde özledikleri bu görüntüyü izlemekle görevliydi.

Jeongguk ağrıyan karnıyla,gülmeye devam ederken en sonunda Jimin'i ittirmeyi akıl etmiş ama koltuktan düşerken canının acımaması için elini kafasına koymayı ihmal etmemişti.
Koltuktan sarkan kafası ve Jimin'in kafasının altındaki eliyle gülmeye devam ediyordu.Bu çocuklar ona şimdiden iyi gelmişti bile.

Gülmekten kısılan gözleri sonunda açıldığında kapının girişinde kendine,sanki tüm dikkatinin verilmesi gereken bir şeymiş gibi bakan Taehyung ile göz göze geldiğinde yutkunarak utançla doğrulmaya çalıştı.Şu an çirkin göründüğüne emindi.

Taehyung'un aksine.

Yerinde toparlanmaya çalışırken,koltuğun uç,yumuşak kısmına bastığından eli tekrar kaymış,düşerek Jimin'in bacağına yapışmıştı.
"Aaah,kırdın bacağımı."
"Özür dilerim,özür dilerim çok acıdı mı?"
"Şaka yaptım salak,beş kilo bir şeysin zaten."
"Korkuttun beni."

Yoongi'nin öksürük sesiyle tekrar varlıklarını hatırladıklarında,bu sefer dikkatle ayağa kalktılar.Tamam Yoongi kuzeni olabilirdi ama Namjoon ve Taehyung neden buradaydı ki?

Ayrıca Taehyung kendisine hala olması gerekenden uzun bakıyordu ve bu yanaklarının epey kızarmasına sebep olmuştu.
"Oo selamlaşmışsınız,hadi masaya gelin."
Bu cümle üzerine herkes kısaca selamlaşmış ardından az önce Jimin'in kurduğu masaya yaklaşmışlardı.

"Bayan Jung,bizi yemeğe davet ettiğiniz için minnettarız."
"Önceden haberimiz olsaydı bir şeyler alabilirdik."
Namjoon'un sözlerini Taehyung desteklerden,bir an için Taehyung çok da kaba gelmemişti gözüne.

"Susun bakayım,bir şey isteseydim ya da sizi istemeseydim çağırırdım.Şimdi Yoongi ve Jimin şu kenara geçin,bakayım size şöyle."
Bakışları Hoseok'u es geçerek diğer dörtlü arasında dolanırken gülerek devam etti.

"Taehyung aşkım ve Jungkook siz diğer kenara,Namjoon ve Jin da en soldaki sandalyelere."
"Ben Jungkook ile oturabilirdim."
Jimin'in arkadaşını düşünürek konuşması Yoongi için yanlış anlaşılırken,Jungkook sorun yok dercesine başını salladı.

"Geç dedim sana,sütlaç vermem."
"Hemen,komutanım."
Gösterdiği yere anında yerleşirken Hoseok sıkıntılı bir iç çekti.
"Ben nereye oturacağım."
"Oyy annem,benim yanıma elbette."


















VE CHALLENGE IN SON GUNUUUUUUUUU

AMA BU DÜZ YAZININ DEVAMI OLACAK

BU BİRAZ YOONMİN AĞIRLIKLI GİBİYDİ AMA BİRAZ JUNGKOOKTANDA BAHSETTİK

NEYSE KAVİM

lovebus| Taekook √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin