7

378 55 20
                                    

Yine sessizlik odayı doldurmuştu. Bay Yoon'un kaşları şimdiden hayal kırıklığıyla çatıldı. Masasında uyuyan Hyunjin'i görünce ruh hali daha da kötüleşti. Seungmin bunu fark edince panikleyerek sıra arkadaşını uyanması için dürttü ama sarışın çocuk uyanacak gibi değildi.

Ardından Seungmin, öğretmenin dikkatini dağıtmak için elini kaldırdı. Fakat Bay Yoon dikkatini Hyunjin'e verdiği için Seungmin'in elini indirmesini istedi. Bunun üzerine Seungmin, arkadaşını tekrar uyandırmak için dürttü.

"Hyunjin, uyan! Uyan, lanet olasıca!"

Hyunjin, Seungmin'i hâlâ umursamazken Bay Yoon elindeki tebeşiri sinirle sıktı ve daha sonra Hyunjin'e fırlattı.

Hyunjin hissettiği acıyla uyanıp bağırdı.

"Ah! Bunu kim yaptı?!"

Başını kaldırdığında, tüm sınıfın ona doğru baktığını gördü. Bay Yoon ise kollarını kavuşturmuş, gözlerini ona dikmişti. Seungmin ise alnını avuçlayarak başını sallıyordu.

"Orada iyi uyuduğunuzu görüyorum Bay Hwang. Sanırım derslerinize çalışmaktan uyuyakaldınız."

"Ben-"

"Öyleyse sorumun cevabını biliyor olmalısın."

"N-ne sorusu?"

"Düşünüyorum, öyleyse varım. Sözü ne anlatmak istiyor?"

Hyunjin şaşkınlıkla kaşlarını çattı.

"Bu nasıl bir söz?"

"Ne dedin?"

"O-oh şey... kendini insan mı sanıyor?"

Seungmin, arkadaşının dediği şeye karşılık iç çekti ve alnını bir kez daha avuçladı. Sınıftakiler ise sarışın çocuğun dediği şeye gülmeye başladı.

"Sessizlik!" Bay Yoon sinirle bağırdı ve Hyunjin'e yaklaştı.

"Dersimde uyumak ve bana yanlış cevap vermek mi? Yine sorun çıkartıyorsunuz Hwang Hyunjin."

"Özür dilerim efendim."

"Hiç değişmiyorsun, bu okula geldiğin günden beri hâlâ bütün öğretmenlerin nefret ettiği tembel öğrencisin."

Bu sözler Hyunjin'i pek etkilemiyordu, çünkü artık fazlasıyla alışmıştı. Ama Noelle'nin kendisine baktığını görünce durumlar değişti. Hayatı boyunca hiç bir kader utanmış hissetmemişti. Tam o anda sadece yok olmak istedi.

"Disiplin cezası almanın sana faydası olmayacak. Bu yüzden bir sonra ki dersimiz için Sokrates'in felsefesi hakkında ödev hazırlamanı istiyorum."

Hyunjin'in duyduğu şey karşısında gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.

"Ama profesör-"

"Aması yok! Sorumsuz bir öğrenci olmayı sen seçtin. Bir sonra ki dersimiz de harika bir ödevle geleceğini umuyorum."

• • • •

"İyi misin?"

Hyunjin içini çekti ve çantasını yere koydu.

"Ben sadece çok yorgunum."

"Felsefe dersi-"

"Bu konuyu açma Seungmin, bunun hakkında düşünmek bile istemiyorum. Aslında ilk başta benim için sorun yoktu ama Noelle'nin bana baktığını görünce yerin dibine girmiş gibi hissettim. Onca insan arasında ve özelikle onun karşısında küçük düşürüldüm."

"Bu yüzden sana uyanmanı söylemiştim."

"Günüm yeterince kötüydü, daha da kötüleştirme Seungmin. Hatta bir sonraki dersimiz için ödev hazırlamam gerekiyor. Kahretsin! Kimin felsefesi hakkında yazı yazmam gerektiğini bile hatırlamıyorum."

Seungmin içini çekti. "Sokrates'in felsefesiydi."

"Evet, sanırım o adam. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum bile."

"Araştırmanın amacı da bu dostum."

"İlgilenmediğim şeyleri araştıracak birine mi benziyorum?"

"Başka seçeneğin yok. Tekrar küçük düşürülmek istemezsin değil mi? Özellikle Noelle Brown'ın önünde. Ah bu arada Noelle yabancı falan mı?"

"O yarı Amerikalı."

"Anlıyorum. Her neyse dostum seni bir daha öyle görmesini istemiyorsan, Sokrates'in felsefesini araştırmaktan başka şansın yok."

Hyunjin sadece iç çekerek vücudunu yatağa bıraktı. Tavana bakarken aklına bir fikir geldi.

"Seungmin?"

"Hm?"

"Felsefe de iyisin değil mi?"

Seungmin kaşlarını kaldırarak yavaşça ona döndü.

"Hayır?"

Hyunjin ise bunun yalan olduğuna adı gibi emindi. Bu yüzden Seungmin'e doğru yürürken ona gülümsedi.

"Hey, arkadaş olduğumuzu sanıyordum."

"Ee yani?"

"Ah hadi ama Seungmin! Şuanda güvenebileceğim tek kişi sensin. Bana yardım etmelisin."

"Hyunjin sana yardım etmek için o kadar boş zamanım yok, kendin yap."

"Nasıl başlayacağımı bile bilmiyorum. Lütfen Seungmin, bunu atlatmama yardım etmelisin."

Seungmin, arkadaşını görmezden gelerek arkasını döndü. Hyunjin ise Seungmin'in omzuna doğru eğildi ve başını çocuğun geniş omuzlarına koydu. Seungmin başını çevirdiğinde gözleri buluştu ve yüzlerinin fazlasıyla yakın olduğunu fark etti.

"Lütfen?"

"Ah peki."

"İşte bu!"

"Ama sonra bana dondurma ısmarlayacağına söz vermelisin."

"Arzun benim için emirdir."

Annoy -HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin