on beş

1.5K 198 53
                                    

garip bir ortamdı. kore'nin rockstarı denilen han jisung ve onun baş yapımcıları, koreografı ve koreografının arkadaşlarının buluştuğu garip bir ortamdı. han jisung dışındakiler de sosyal medyada kısmen ünlü sayılsa da daha önce gittikleri herhangi bir mekanda bunun getirisini yaşamamışlardı. hyunjin'i en çok şaşırtan buydu. j.one yüzünden yanlarına gelip duran insanlar yani.

jisung birkaç kişilik genç kız grubundan yeni albümünün ne kadar güzel olduğuyla ilgili övgüler aldığı için altılı arasındaki muhabbet bölünmüştü. gerçi daha başlamış sayılmazlardı da. jisung da bu durumdan memnun değildi fakat yapacak bir şey yoktu. çok bilindik bir mekan olmamasına rağmen onu tanıyan ve yanlarına gelenler olmuştu.

"burası ne ara bu kadar ünlendi abi biz gelirken üç beş liseli olurdu burada."

changbin heyecanla yanlarından ayrılan genç kızların ardından hayretle söyledi, buralar eskiden dutluktu der misali.

"minseok hyung işi ilerletmiş, mekan büyümüş oğlum görmüyor musun? üniversiteliler de gelmeye başlayınca büyümüş demek ki."

chan mekanın gerçekten de daha büyük ve güzel olduğunu ilk girdiği andan beri söylüyordu zaten.

"siz en son ne zaman geldiniz ki buraya?"

felix sıcak içeceğinden bir yudum almadan önce sordu. sorusu üçüne de olsa bakışları chan'daydı. yaklaşık geldiklerinden beri.

"en son stajyerken gelmiştim ben. ben stajyerken çok gelirdik zaten. bunlar da lisede falandı işte."

yani yaklaşık dört yıl önce falan gelmişlerdi. dört yıl içinde bir mekanın değişmiş olması gayet normaldi. hatta buranın hala açık olduğuna şaşırmaları gerekirken değişmesine şaşırmaları hyunjin'e komik gelmişti.

"lisede çok gelir miydiniz?"

minho changbin'in liseden arkadaşı olmasına rağmen onunla okul dışında hiç takılmadığı için şimdi merak ediyordu o zamanki changbin'i. bu yüzden sormuştu ama çok da meraklı gibi gözükmemeye çalışıyordu aynı zamanda. tsundere olmanın kuralı buydu işte, ne yaparsınız.

"yani jisung zaten stajyer olduğu için okulla çok işi olmuyordu. ben de müzik diye kuduran emonun teki olarak dersleri pek sallamazdım. o yüzden çok gelirdik sanırım, evet."

changbin'in açıklamasına güldü hepsi. sonra felix merakla "chan hyungla ne zaman tanıştınız?" diye sordu. changbin ve jisung'un ortaokuldan arkadaş olduklarını öğrenmişti zaten.

"şirkette." dedi chan. "ben changbin'den bir sene önce şirkete girmiştim. aslında stajyer olarak girmiştim ama sonrasında yapımcılığa yönelmek daha çok ilgimi çekti ve stajyerliği bıraktım."

"sesin güzeldir o zaman."

açıkçası karşısındaki kıvırcık saçlı oğlan felix'in dikkatini çekmişti. buraya gelmeden önce ikisinin hesaplarını da stolklamış ve birkaç 3racha performansını izlemişti felix. bu yüzden sesini biliyor sayılırdı. amacı sadece muhabbet açmaktı. belki biraz da iltifat etmek.

"güzeldir hyungun sesi ama müzik yapma takıntısından vazgeçirip de sektöre atamadık kendisini."

jisung yanındaki hyunguna omuz atıp söylendi. bu konuda biraz dertli sayılırdı.

"senle söylüyoruz işte yeter o kadarı."

changbin de chan'ı onayladı. o da aynı durumda sayılırdı çünkü, her ne kadar stajyerlik yapmamış olsa da.

"siz nasıl tanıştınız?"

bu sefer merakla soran changbin'di. minho'yu gerçekten de tanımak istediğini belli ediyordu. minho da bunun farkında olduğu için keyifli sırıtışını silmeden cevap verdi hemen.

sweet chaos [hyunsung] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin