sweet chaos [hyunsung]

yirmi beş(f)

"her şeyi ayarladınız, değil mi?"

han jisung fazlasıyla gergin ve heyecanlıydı. sabahtan beri ekipte resmen terör estiriyor ve her şeyin mükemmel olması için talimatlar verip duruyordu.

"her şey ayarlı jisung. artık sakin olup biraz oturur musun?"

menajerinin söylenmesine karşı jisung başını sallayarak itiraz etti ona. oturamazdı, bugün onun için büyük gündü bir kere. yıldönümü konserinin haricinde bir de hyunjin için yaptığı şarkıyı ilk defa söyleyecekti bugün. her şeyin mükemmel olması gerekiyordu.

"hyunjin nerede?" diye sordu menajerinin tüm nutuklarını görmezden gelerek. hyunjin de her konserde olduğu gibi provalarda bulunmuştu fakat sweet chaos'un provalarını özellikle konser alanında gerçekleştirmemişti jisung. çünkü sevgilisine süpriz yapacaktı. festa için zaten iki haftadan fazladır provalar sürüyordu ve beş gün öncesine kadar hyunjin'den şarkıyı saklamak bile çok zor olmuştu. yine de tüm zorluklara değeceğini biliyordu jisung.

"arkadaşları gelmişti, onları karşılıyormuş."

jisung menajerine karşı başını salladı ve ardından başka bir şey söylemeyip kulisten dışarı çıktı. bir saat sonra konser başlayacağı için her yerde curcuna hakimdi, oradan oraya koşturan görevlilerin arasından yürüyerek sahne arkası çıkışına kadar gitti. aynı zamanda hyunjin'e de mesaj atmıştı buraya gelmesi için. hyunjin arkadaşlarıyla birlikte seyirci olacaktı bugün ama sahneye çıkmadan önce onu görmeden edemezdi.

birkaç dakika sonra sahne arkasına giriş kapısı açıldı ve ardından beklediği beden gözüktü. jisung anında yaslandığı duvardan sırtını çekip ona doğru ilerledi ve hyunjin kapıyı ardından kapar kapamaz kollarını onun boynuna sardı.

"sabahtan beri doğru düzgün görüşemiyoruz." diye söylendi direkt jisung. hyunjin kollarını onun beline sarıp hafif havaya kalkmasını sağlarken kıkırdamıştı.

"seyirci olmam için ısrar eden sendin. sırf görev bilincim olduğu için son kez provalara katıldım yoksa gelmezdim bile."

sarılmayı kestikler. jisung geriye çekilse bile kollarını hyunjin'in ensesinden çekmedi ve onun uzun saç tutamlarıyla oynama başladı. hyunjin de onun belindeki ellerini çekmemişti, zaten parmaklarının favori yeri orasıydı. şu anda jisung'un üstünde sahne kıyafeti olduğu için ince beli daha bir göz önüne çıkmıştı ve kendi uzun parmakları etrafında sarılıyken harika bir görsel şölen sunuyordu.

"görev bilincinize hayran kaldım hwang-ssi." dedi jisung imalı imalı, birkaç gün önce şirket provasında jisung'u kışkırttığı için stüdyoda olanları hatırlatmak için. hyunjin yediği lafa karşı güldü. "her zaman, han-ssi." diyerek göz kırptı ardından.

kapının önünde oldukları için dışarının sesi boğuk şekilde geliyordu. aynı şekilde kulisin kaosu da duyuluyordu ve ikisi de iki tarafın ortasında durmuş birbirleriyle cilveleşiyorlardı şu anda.

"gitmeye niyetin yok galiba." dedi hyunjin, az önce içeriden birilerinin çok az kaldığıyla ilgili bağırışını duyduktan sonra.

"yok aslında ya." diye mızmızlandı jisung da. şu an hiç ayrılası yoktu gerçekten de ama bir yandan da bir an önce sahneye çıkıp sevgilisinin gözlerine baka baka şarkıyı söylemek istiyordu.

"jisung nerede?!"

kulis kapısının birkaç metre ötesine siyah bir perde asılıydı ve ikili perde ve kapı arasındaki boşlukta duruyorlardı şu anda. bu yüzden perdenin hemen ardından çok net şekilde menajerinin sesi duyulmuştu. hyunjin anında ellerini çekip geriye çekilirken jisung ise göz devirdi ve o sırada perde açılıp ardından menajeri göründü.