Okuduğunuz tarihi buraya bırakın lütfenKOZAN
'Bitiş'*****
İyi miydim? Mutlu muydum? Yoksa tek yaptığım şey iyi olduğuma ya da mutlu olduğuma kendi mi inandırmak mıydı? Nasıl hissediyordum? Gece yatağıma girip, yastığıma başımı koyduğum gibi mi yoksa güneş hava da parlarken saçlarımın rengini daha açık tonda, bedenimi ise koyulaştıracak kadar ısıtan sıcakta arkadaşlarımla geçirdiğim vakitte ki gibi mi?
Hangisiydim? Neydim? Nasıldım?
Ofisteydim bugün. Buraki son günümdü. Türkiye'ye dönmeye karar vermiştim artık. Kendi aptallığımın bedelini ikimize ödetmiştim. Farkına vardığımda da her şey çok geçti.
Geniş koltuğum da avuç içlerimi koltuğun keten kumaşına bastırarak bedenimi eğdim.
Paris.
Burayı seçmek benim için facia olmuştu. Çok güzeldi ama benim durumum burayı kaldırmak için direnmişti. Herkesin aşkı yanındaydı. Benim aksime.
Tıklatılan oda kapısına çevirdim bakışlarımı. "Gelebilirsiniz." Açılan kapıdan giren yol arkadaşıma baktım. 1.85 boyu,esmer teni orta yapı da vücuduyla giriş yaptı odaya. Gülümseyerek elimi uzattım. Sıkıca tuttu elimi,gülümsedi. "Dönüyoruz beybi. Ne yalan söyliyeyim biraz heyecanlıyım. Ülkeyle tek bağlantımız Çağla ve onu çok özledim." Ona sıkıca sarıldım. "Çok özür dilerim Çiçi seni böyle bir hayata süreklemeyi hiç istemezdim böyle şeyler hissett-" "saçmalama. Ben istedim senin yanında olmayı benim tercihimdi. Kimse beni bir şeye zorunlu koşmadı Selen. Yeter lütfen. Sen iyisin ya o yeterli işte." Kafamı yasladığım omzuna dudaklarımı bastırdım usulca. "İyi ki varsın."
4 saat sonra
Türkiyedeydim. Evime doğru yolculuğumun içerisindeydim. Gergindim içimde ki sıkıntı nefes almamı zorlaştırıyordu. Beynim geldiğim gibi dönmem için beni sürekli sıkıştırıyordu. Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan sese çevirdim gözlerimi. "Dönmenize çok sevindim Selen Hanım. Döneceğinizi de biliyordum." Gülümseyen yüzüyle dikiz aynasından bana bakıyordu Aydın.
Gülümseyerek elimi omuzuna doğru uzattım. "Seni görmekte çok güzel. Orada kendim kullanıyordum. Gerçekten yediğim cezaları görmek dahi istemezsin." Aydının kıkırdamış ve kafa sallamıştı."Hız tutkunuz hiç bitmeyecek değil mi?" hayır anlamında kafamı salladım.Hız yapmayı çok severdim. Bana iyi gelirdi. Sadece iş konusunda disiplinliydim. Diğer konularda böyle bir kalıba sokmazdım kendimi.
Zaten Deniz yeterince bana özenli davranıyor bir şeyi yapmam veya yapmamam konusunda her zaman beni uyarıyordu. O hep benim iyi olmamı isterdi. Hapşırmam da bile tedirgin olur irislerini panikle büyütürdü. onu görmek istemiyordum.
Arkama yaslanıp sakince yola bakıyordum. Bu kısa konuşma aslın da bana iyi gelmişti. her konu bana onu hatırlatmasa eminim daha iyi gelecekti.Dakikalar sonra rezidansa giriş yapmış en üst kata dairemin oldu yere ulaşmıştım. Anahtarı çevirdim yavaşça. Açılan kapı eski hayatıma güzel bir geri dönüşünün kapısı olurdu umarım.
Salona doğru adımladım ve yavaşça ışığı açtım. Bir an da gördüğüm yapılı beden sesli bir şekil de korkmama neden olmuştu hatta şu an nefes bile alamıyordum.
Onu görmeyi asla beklemiyordum.
Ne demem gerekiyordu? Ne yapmam gerekiyordu? Bağırıp sorun çıkartmak mı yoksa özür dileyip ayaklarına kapanmak mı? Kafam da ki seçeneklere cevap verecek kadar ne beyin hücrem çalışıyordu ne de kalbim."Hoş geldin kaçak." Özlediğim sesi kulaklarıma baskı yapmıştı resmen. Kollarına iki yana açtı: o an bütün beyim fonksiyonlarım çalışmaya başladı. Sıkıca sarıldım. "Özür dilerim , özür dilerim lütfen beni affet Enes lütfen."ikincisini seçmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZAN
Teen FictionElindeki trençkotumu bana doğru uzattı. Uzatmak değilde göstermek gibiydi bu. "Bunu unutmuşsun." Yutkunamadım. Sesini canlı canlı duymalı ne kadar olmuştu? Dünya kadar mı yoksa;yıldızlar, gezegenler, gökyüzü ulaşamadığım her şey kadar mıydı? Yok olm...