3 'İkinci Şans'

582 36 2
                                    

Kozan
'İkinci Şans'

Kalp yerine
Bal peteği
Olmalı sende
Yoksa bir adam
Nasıl bu kadar
Tatlı olur
               ~Güneş ve Onun Çiçekleri
      

***

"Yani kimse kimsenin rakibi değil. Ekip çalışması içerisinde olmak zorundasınız birinizin hatası diğerinizi etkiler. Lütfen iyi anlaşmaya bakın."

Denizin sözlerine kafamı sallayarak onayladım. Toplantıya başlamıştık, bir kaç konuyu da geride bırakmıştık. Büyük masanın etrafında heyecanlı bakışlarıyla bize bakan on yedi genç vardı.

Hepsinde gezdirdim bakışlarımı. Biraz gergin biraz da gururluydular. Hak ettikleri değeri göreceklerini onlara hissettirmiştik. Bu beni her şeyden çok mutlu ediyordu. Bir insanın başarılarının karşılığını alacağını bilmesi ,bunu en iyi şekilde hissetmesi çok güzel bir şeydi bence.

Merve'ye baktım stajını son seneye bırakarak akıllıca davranmıştı ve o günden beri benimleydi. Merve benim gurur tablomdu.

Türkiye de olmadığımı duyan herkes ona teklif sunmuş fakat o istersem benimle gelebileceğini söylemişti. Onu evinden, arkadaşlarından, ailesinden koparamazdım. Çağlayla çalışmaya devam etmesini rica etmiştim ve Çağlanın ikinci asistanı olarak devam etmişti bu zamana kadar.

"Selen hanım, sizi burada görmek yani Alperen Beyle tekrardan ortak olmanıza kendi adıma çok sevindim. Alperen Beyle çalışmak büyük bir heyecanken ikinizle çalışacak olmak tarifsiz."

Sarı saçları omuzlarına dökülen kıza çevirdim bakışlarımı. Onu onaylayan mırıldanmaları duymakta güzeldi. Gülümseyerek baktım yüzüne.

"Çok teşekkür ederim. İnanın sizde bizim gibi kendi ayakları üzerinde duran, bu şekil de övgüleri alacak olan insanlarsınız." Omuzuna dokundum ardından saçlarının uçlarına. Çok tatlı bir kızdı.
Lise stajyeriydi. En küçükleri oydu.

"Evet arkadaşlar yarın herkes tam saatin de burada olmayı unutmasın. Bir sorununuz olursa Merve Hanıma ya da Gizem Hanıma danışsın lütfen. Hiçbir şeyden çekinmeden sorun." Dedi Deniz. Gizem, Denizin ilk asistanı. Gizem ve Merve ayağa kalkıp kendinilerini tanıttı.

Odama gelmiştim. Uzun bir toplantı olmuştu. İyi çocuklarla çalışacaktık bu durum oldukça iyiydi bizi çok yormayacaklardı.

Çağacanın masama bıraktığı yemekleri yemeye başlarken Çağlayı görüntülü aradım.

"Efendim canım." Çağla açar açmaz neşeli sesiyle yüzümü güldürmüştü. Nasılsın faslını geçmiştik hemen. Sevmiyorduk uzatmayı kötü olsak haberimiz olurdu zaten. Dün geceden bahsediyordum ona.

"Kızım sen her şeyin hemen olup bitmesini istiyorsun. Bana göre biraz zor. Bence Alperenin üzerine fazla oynama geri tepebilir." Gözlerimi devirdim.

"Biliyorum, benden iyi tanıyamaz kimse onu ama bırakmayacağım ya. Bu iki seneyi telafi etmek zorundayım. Onsuz kalmaktan yoruldum." Diye mırıldandım. Kafasını salladı Çağla.

"Evet güzelim. Sizi ortak yaptım. Bu iyiliğim unutulmasın" dediğine ikimizde kahkaha attık.

"Keşke haberim olsaydı. Birden adını duyunca çok panikledim" cümlemi bitirince yediğim yemeğin kabını toplayıp çöpe attım.

"Akşam ki davete geliyorsun değil mi?" Kaşlarım çatıldı. "Haberim yok." Çağla ofladı.

"Kızım Çağacana boşuna para veriyorsun. Tunç Başdağ senin burda olduğunu duymuş adam hem bana hem Çağacana söylemiş. Dün buradaydı, beni de davet ettiğinde sohbet arasında seni davet ettiğini de söyledi." Koltuğuma yaslanıp telefonumu sabitlediğim yerden aldım.

KOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin