i'm ok

17 3 2
                                    

dongii: hanbin geri dönmüş galiba?

juneyaa: öyle mi olmuş?

dongii: öyle mi olmuş?

yemedim.

hanbin’in döndüğünü hanbin’den önce öğrenmişsindir sen.

juneyaa: hakkıma giriyorsun.

jiwon’dan öğrendim bu sefer.

dongii: geçen sefer söylememiştin.

jiwon senden önce öğrenmese yine bilmeyecekti.

juneyaa: arkadaşımın mental sağlığını umursadığım için özür dilerim.

dongii: ben de seni umursuyorum.

lütfen bırak artık o ikisinin arasında sıkışıp kalmayı.

juneyaa: sen de mi görüştün yoksa?

dongii: sütten çıkmış ak kaşık değil biliyorum.

ama dinlemek istedim.

onun için de kolay geçen zamanlar değildi.

juneyaa: çevresinde ona yardım etmek için ölüp biten çok kişi vardı.

denemedi bile.

dongii: hanbin’i savunmuyorum.

anlamaya çalışmaktan zarar gelmez.

yine başı ağrıyan sen olacaksın.

juneyaa: görmezden mi geleyim?

dongii: evet, 

tam olarak bunu yap.

juneyaa: üç yıl önce tam olarak bunu yaptım.

dongii: ama o zaman uzak kalmadın.

juneyaa: hiçbir zaman uzak kalmayacağım.

jiwon istemediği sürece.

dongii: ah, yapma.

hiçbir zaman istemeyecek senden uzak durmanı.

neden istesin?

aptal değil, 

aptal olan sensin.

jiwon’un ne kadar kurnaz olduğunu görsen keşke.

onun gözü nasıl hanbin’i olduğu gibi göremediyse sen de göremiyorsun jiwon’u.

juneyaa: ileri gidiyorsun.

dongii: hanbin’le tekrar görüşeceğini söyledi mi sana?

juneyaa: hanbin böyle mi kandırdı seni?

dongii: inanmıyorsun sanırım.

önemli değil,

sorarsın birazdan. 

yalan söyleyecek değildir herhalde.

juneyaa: olur da görüşmeye karar verirse,

hatta tekrar denemeye karar verirse,

iyiliği için elimden geleni yaparım.

yanında olmaya da devam ederim.

dongii: sen iflah olmazsın june.

tek istediğim kendine eziyet etme.

juneyaa: ne kadar abarttığını anlatamam sana.

endişeleneceğin bir durum yok.

hem beni ne zaman kendime eziyet ederken gördün,

ne zaman mahvolmuş gördün?

en büyük üzgünlüğüm üç gün sürer sonra sıkılırım.

dongii: bu sorunu cevapsız bırakacağım.

hiç dinlemiyorsun beni.

juneyaa: jiwon’a karşı çok ön yargılısın.

keşke daha iyi tanısan onu.

dongii: hanbin’i sen de tanıyorsun.

jiwon’dan önceki halini benden iyi biliyorsun belki.

onu bu hale getirenin kim olduğunu hiç düşünmedin mi?

eline geçen her fırsatta hanbin’i kışkırtmak için seni kullandığını görmedin mi?

juneyaa: daha fazla devam etme.

kırmayalım birbirimizi.

dongii: aklını başına getirecekse kıralım.

juneyaa: bana gel,

konuşacaksak böyle olmaz.

dongii: neden beni dövecekmişsin gibi hissediyorum?

döveceksen kendimi hazırlayıp geleyim.

juneyaa: dong, ne saçmalıyorsun canım benim?

gel işte,

gelirken de kızarmış tavuk - bira alırsan sevinirim.

sinirlenince acıkıyorum.

dongii: çıkarım az sonra,

lütfen ben gelene kadar etrafı biraz toparla.

nightcap // junbob/doublebHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin