Sanzu'nun uykuya dalması üzerine, Ran üstünü sıkıca örtüp alnına minik bir öpücük bıraktı. Oldukça uzun ve bol ağlamalı bir gün geçirdiği için fazlasıyla yorgun düşmüştü. Öyle ki Ran'ın itirafı sonrası sadece ağlamış ve kolları arasında kendisini sakinleştirmeye çalışmıştı. Sonrasında uyuyakaldığı için Ran kendi evlerine getirmeyi uygun görüp, Sanzu'nun telefonundan Yasuhiro'ya eve gitmeyeceğini yazan bir mesaj atmıştı.
Ran, Sanzu'nun uyuyor olmasını fırsat bilerek üzerindeki yorgunluğu atmak için duşa girmişti. Rindou ise eve döndüğünde kendisini karşılayan boş bir karanlık olmuştu. Ağabeyinin odasında olduğunu düşünerek merdivenleri tırmanırken kapı altından gördüğü ışıkla evde olduğuna emin olmuştu.
Saat epey geç olduğundan uyuyor olabileceğini düşünerek, konuşmak için sabahı beklemeye karar verdi. Son bir kaç gündür araları limoniydi ve sebebi her zaman olduğu gibi Sanzu'ydu. Rindou yanlış anlaşılıyor olmasından kendisine kızıyordu. Sanzu'dan nefret ettiği falan yoktu yoksa. Sadece ağabeyini paylaşmak istemiyordu.
Ama biraz geç kalmıştı.
Ran duştan çıktıktan sonra yatağa uzanıp Sanzu'yu kucağına çekti. Yaydığı çilek kokusunu içine çekerek uykuya dalarken, kolunu sıkıca beline dolamıştı. Sanki kalkıp gidecekmiş gibi bir korku vardı içinde. Böyle bir anı yaşama fırsatı olmuşken elinden uçup gitsin istemiyordu.
~ ~ ~
Ran erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittiğinde Sanzu'yu odada tek başına bırakmıştı. Kısa bir süre sonra Sanzu ilk defa rahat ve iyi bir uyku çekerek uyandığı odada kısaca göz gezdirerek evinde olmadığını anladı. En son Ran'la birlikte olduğunu hatırladığı için endişelenmesini gerektirecek bir durum olmadığını düşündü.
Ta ki yataktan kalkana kadar.
Üzerinde sadece uzun ve oldukça bol bir tişört dışında başka hiçbir şey yoktu. Tekrardan birlikte olduklarını düşününce paniklemişti. Dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordu ve üzerindeki tişörtün Ran'a ait olması başka bir şey düşünmesine izin vermiyordu.
"Lanet olsun, lanet olsun." Panikle ne yapacağını düşünürken alt kata inmeyi ve Ran'ı bulup konuşmayı düşündü. Odadan koşarak çıkıp hızlı adımlarla merdivenleri inerek etrafa bakındı. Mutfaktan duyduğu seslerle adımlarını oraya yönlendirdi. Kalbi deli gibi atarken mutfağa adım atmasıyla Rindou ile karşılaştı.
Kendisini tepeden tırnağa süzen küçük Haitani'ye korku dolu bakışlar atarken, beklediği gibi bir tepki almamıştı. Rindou gözlüğünü çıkarıp önüne geri döndüğünde Sanzu utançtan kızarmış yanaklarını elleriyle kapatıp odaya geri dönmek için arkasını döndüğünde Ran'la karşılaştı.
Kendisine tepeden bakan büyük Haitani gülümseyerek kollarını beline dolayıp alnına öpücük kondurdu. Bakışları kısa bir süre için kardeşine kaydığında yüz ifadesinin nasıl olduğunu merak ediyordu. Sabah Sanzu'nun evlerinde olduğunu öğrenince hiçbir şekilde tepki vermemişti. Bu durum Ran'ın oldukça tuhafına giderken, Sanzu'yu göğsüne yaslayıp mutfaktan çıkardı.
"Kesin öldürecek bizi."
"Sanmıyorum. Pek umrunda değilmişiz gibi geldi." Sanzu başını kaldırıp göğsüne vurarak Ran'dan uzaklaştığında kaşlarını olabildiğince çatarak üzerini gösterdi.
"Seni piç kurusu! Beni mi kullandın?"
"Ne? Tabiki hayır. Düşündüğün gibi bir şey olmadı Haruchiyo. Yemin ederim."
"Peki bu neden üstümde?"
"Rahat uyuman için üzerini değiştirdim. Huysuz bir bebek gibi davrandığın için alt pijamanı giydiremedim." Sanzu rahatlıkla derin bir nefes verirken Ran'la konuşmaya hazır hissediyordu. Kalbinin kırılacağına adı gibi emindi ama yapabileceği başka bir şeyde yoktu.
"Ran-"
"Pekala gevezelik etmek yerine kahvaltımızı yapalım hadi. Sonra seni evine bırakırım." Sanzu ne olduğunu anlayamadan yeniden mutfağa sokulduğunda, Rindou tezgaha yaslanmış kahvesini yudumluyordu.
Sanzu utanarak ucundan tuttuğu tişörtü aşağıya çekiştirirken, Ran sandalyelerden birini onun için çekmişti. Çalan telefonunu açmak için çıktığında Rindou ve Sanzu'yu mutfakta baş başa bırakmıştı. Sanzu başını yerden kaldırmadan Ran'ın geri dönmesini beklerken, Rindou gözlerini ona dikip her bir hareketini dikkatle inceliyordu.
Ran mutfağa geri döndüğünde oldukça aceleci bir hali vardı. Sanzu'nun arkasında durup ellerini omuzlarına yerleştirip, bakışlarını kardeşine dikti.
"Benim acil çıkmam gerekiyor. Sanzu'yu eve bırakırsın." Sanzu endişeli bakışlarını arkasında dikilen Ran'a çevirdiğinde, büyük Haitani sorun olmadığını belirtmek için omuzlarını sıktı.
"Sonra görüşürüz." Rindou öpüşeceklerini düşünüp arkasını döndüğünde, düşündüğü gibi bir durum olmamıştı. Daha doğrusu Ran öpmek için eğildiğinde Sanzu geri çekilmişti. Ran'a izin vererek umutlansın istemiyordu.
Sonuçta Haruchiyo, Mikey'e aşıktı.
Şimdi ağlıycam ha
ŞİMDİ OKUDUĞUN
美しさ |Sanzu Haruchiyo
FanfictionKendisini olduğu gibi beğenmeyen Sanzu biraz sınırlarının dışına çıkmaya karar verir