"Neden ağlıyorsun?" Yasuhiro'nun sorusu üzerine Sanzu burnunu çekerek omuzlarını silkmiş ardından bir peçete alıp burnunu ve gözyaşlarını silmişti. Yasuhiro izledikleri komedi filmini kapatıp küçüğünü kucağına çekerken, Sanzu hıçkırıklarını bastırmaya çalışıyordu.
Oldukça geç bir saat olmasına rağmen kafa dağıtmak için bir şeyler yapmaya karar vermişler ve Yasuhiro biraz yüzü gülsün diye komedi filmi izlemeyi teklif etmişti. Fakat ne yaparsa yapsın Sanzu hiçbir şekilde mutlu olamıyordu.
Ki Yasuhiro'nun da mutlu olduğu söylenemezdi. Sanzu eve geldikten bir kaç dakika sonra odasına gidip konuşmuşlar ve küçüğünün Ran'a olan ilgisini öğrenmiş olmuştu. Her ne kadar bu gerçek canını yaksa da değiştiremezdi. Sanzu'nun kendisine karşı bir şeyler hissetmeyeceği gerçeğine alıştırmaya çalışıyordu kendisini.
"Yapma ama böyle. Beni de üzüyorsun."
"Dayanamıyorum." Döktüğü her bir damla yaş Yasuhiro tarafından silinerek yenilerine yol açıyordu. Ne derse desin ya da ne yaparsa yapsın Sanzu'yu memnun edemeyeceğini biliyordu. Bu yüzden onun asıl ihtiyacı olan kişiye ulaşmaya karar verdi.
"Sen bekle biraz. Ben hemen geliyorum." Sanzu'yu koltuğa bırakıp hızlıca yanından ayrılırken odasına girip derin bir nefes soludu. Bunu yapmayı istemese de Sanzu'nun iyiliği için yapmaya karar vermişti bir kere.
Çıkardığı telefonundan büyük Haitani'nin numarasını çevirip aramaya aldı. Kısa süre içinde açılan telefon karşısında ilk dakikaları sessizce geçirmişti. Bunu yaptığına anında pişman olmuş olmasına rağmen geri dönüş yoktu.
"Hemen buraya gelmelisin." Hattın diğer ucundan telefonu açan Ran kaşlarını çatarak göz ucuyla uyuyan kardeşine bakıp odasından sessizce çıkmıştı.
"Haru iyi mi?"
"Değil."
"Geliyorum." Ran aceleyle kapı önüne ulaşıp askıdan ceketini alıp hızlı bir şekilde üzerine geçirdi. Arabasının anahtarlarını cebine atıp koşarak evden çıkarken telefonu kapattı.
Yasuhiro derin nefesler vererek sakinliğini korumaya çalışıp, Sanzu'nun yanına salona geçmişti. Küçüğünün yorgun gözleri kapanmak için mücadele ederken bir kaç damla yaş sarıldığı yastığına düşüyordu.
"Uyu hadi. Oldukça yoruldun bugün. Şimdi dinlenme zamanı." Uzun kirpikleri yerinde çırpınarak kapanırken, sabah ağrılar içinde uyanmaması için Yasuhiro odasına taşımıştı.
~ ~ ~
Sanzu saçlarının arasında gezinen parmaklarla gözlerini açarken görüş açısına doğrudan giren kişinin Ran olmasını beklemiyordu. Hala uyuyor ve rüya gördüğünü düşünerek gözlerini yeniden kapattığında burnunun ucuna bırakılan öpücükle yeniden yeşil irislerini ortaya çıkardı.
"Ran?"
"Söyle güzelim."
"Gerçekten sen misin?" Ran gülümseyerek kızarmış yanaklarını okşayıp saç tellerini kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Benim, burdayım." Sulanmış yeşilleri uzun uzun yüzünde gezinirken, soğuk parmak uçları emin olmak için yüzüne çıkmıştı. Parmakları altında yanan teni hissettiğinde gözyaşları süzülerek yastığa döküldü.
"Niye burdasın?"
"Seni özledim." Sanzu bakışlarını kaçırarak süzülen yaşlarını saklamaya çalıştı. Ran ise kendisini neden başka bir görünüme soktuğunu sorgulayıp duruyordu. Fakat şimdi bunun konusunu açıp huzursuz etmek istemiyordu. Sanzu'nun kendiliğinden bir açıklama yapacağına emindi.
"Sen, beni özlemedin mi?" Sanzu sessiz kalarak kızarmış yanaklarını göstermemek için başını kaldırmamıştı. Ran'ı cevapsız bırakmak istemediği için kucağına sokulmuş, yüzünü göğsüne gömerek kokusunu içine çekti.
"Neden kendini benden uzaklaştırdın?"
"Korktum. Ve hala korkuyorum."
"Neden?"
"Seni de kaybetmek istemedim." Ran kollarını vücuduna sararak saçları arasına öpücük kondurdu. Sanzu biraz da olsa rahatladığını hissederek derin bir nefes verdi. Yasuhiro aklına gelince ikisinin kavga etmiş olmalarından dolayı yeniden endişelenmeye başladı.
Birbirlerinden nefret ettiklerini biliyordu. Özellikle Yasuhiro kesinlikle dost canlısı değildi Ran'a karşı. Eve nasıl girdiğini düşünerek kendisini strese sokarken, Ran kıkırdayarak kucağına daha çok çekti kendisini.
Elbette Sanzu'nun huzursuz olduğunu ve neden böyle olduğunu anlamıştı. Bu yüzden o sormadan ve daha fazla endişeye kapılmadan önce açıklama yapmaya karar verdi.
"Sakinleş biraz. Beni eve alan Yasuhiro'nun kendisiydi zaten."
"Nasıl? Senden pek hoşlanmıyor ki?"
"Senin için endişelenmiş. Beni arayıp buraya gelmemi istedi." Sanzu başını kaldırıp kızarmış yüzüyle Ran'a bakarken Karşılığında sıcak bir tebessüm kazandı. Ran pembe saçlarıyla oynayarak kendisine biraz daha vakit kazandırmaya çalıştı. Söyleyeceği şeyler için doğru kelimeleri seçmesi gerekiyordu.
"Haru?"
"Hmm." Sanzu yüz yüze gelmek için başını geriye çekerken Ran kalp atışlarını dengeleyemiyordu. Biraz daha zorlasa ölecekmiş gibi hissediyordu.
"Benimle çıkar mısın?" Sanzu teklif karşısında şaşırarak Ran'ın yüzünde bakışlarını gezdirirken, kalbi yavaş yavaş atmayı unutuyor gibiydi. Elbette bunun olacağını tahmin etmişti fakat hemen şimdi değil.
Ran sessizliğini hayır olarak algılayıp yüzünü düşürürken, bir an önce kalkıp gitmeyi düşündü. Kendisini fazlasıyla rezil ettiğini düşünüyordu. Çünkü Sanzu'nun Mikey'den hoşlandığını bilen tek kişi Yasuhiro değildi. Fakat bilmediği şey Sanzu'nun sevdiği asıl kişinin kendisi oluşuydu.
"Afedersin aptallık ettim." Ran mahçup olmuş bir halde yataktan kalkmaya yeltendiği sırada, Sanzu koluna sıkı sıkıya sarılıp sadece 'gitme' diyebildi. Ran'a cevap vermesi gerektiğinin farkındaydı fakat ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu.
"Ben, özür dilerim Ran. Çok aptalca davrandığımı biliyorum. Ama ikimiz içinde böylesinin daha iyi olacağını düşündüm."
"Peki şimdi ne düşünüyorsun?"
"Benimle kalmanı." Boncuk boncuk dökülen gözyaşları görüşünü bulanıklaştırırken yanağında hissettiği sıcaklığa sokuldu. Ran korkarak birleştirdiği dudaklarını harekete geçirirken Sanzu deli gibi atan kalbini dizginlemeye çalışıp gözlerini kapatarak, derin bir öpücüğün içine bıraktı kendisini.
Çok aceleye gelen bir bölüm olduğu için nasıl olduğunu hiç bilmiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
美しさ |Sanzu Haruchiyo
FanfictionKendisini olduğu gibi beğenmeyen Sanzu biraz sınırlarının dışına çıkmaya karar verir