- O an öyle kalacağımı hiç düşünmezdim. Gerçekten bunu istemeden de olsa defalarca hayal ettim. Ama işte hiç hayaldeki gibi olmu- Yalnız bir şey dicem kısır efsane olmamış mı ya?
Rabia önündeki tabaktan soluksuz bir kaşık daha alıp ağzına atarken, beni onaylamak için başını sallıyor.
- Sabahki mi, şimdiki mi?
Büşra'nın sorusu ile ondan tarafa dönüyorum. Sanırsınız geldiğimden beri konuştuğumuz konu kısır gibi hiç garipseyen olmuyor. Ne kadar da bana benzeyen canım arkadaşlarım.
- Şimdiki Büşbüşüm. Sabahki, nasıl desem güzeldi ama bir şeyi eksik gibiydi. Bak sana acilinden kısır yapmayı öğretmemiz gerek. Emre de bayılır kısıra. Bizim sülalede genetik bir durum.
Büşra göz devirerek tabağına dönüyor ama itiraz da etmiyor.
- Neyse şu gönül işim tam rayına otursun, sıradaki gönül işimiz sen olacaksın Büşbüş.
- İnşallah bugün görücü çıkmazsa, yani inşallah bana çıkar ama Büşra'ya çıkmaz amin Allah'ım.
Rabia'yı son sürat katılıyorum. Şu an bulunduğumuz ortamdan birazdan nişanlı olarak falan kalkabilme ihtimalimiz var. Çünkü güne geldik. Daha doğrusu güne getirildik. Buna zorlandık. Annem tarafından. Evet tarafından.
Ben harika mutlu mesut Eymenli saatler yaşarken, annem düğün zamanı fırsat bulamadığı için ertelediği gün olaylarına devam etme karar vermiş. Hemde hızlı bir şekilde. Ve canım biricik çok meraklı arkadaşlarım benden önce bize geldiği için, annem de kız diye ikisini koluna takmış güne getirmiş. Kızı sırasını geçince tabi, görücüye çıkartacak kişi bulmakta zorlanmıyor.
Yalnız Büşra'yı görücüye çıkartmış olman, küçük ablanı bir miktar üzebilir annecim.
Canım Eymen'im beni eve bırakıp, kendi ders çalışmaya giderken, bende adımlarımı en sevdiğimiz komşumuz Mürüvvet teyzenin kapısına çeviriyorum. Büyük bir istekle demek isterdim ama zorla. Sonuç olarak şu an harika üçlü olarak, bir sürü kadın, bir sürü mahalle kızı, bir sürü dedikodu, bir sürü ses arasında bir yerlerde önümüzdeki tabaktan kısır yemekle meşgul duruma geliyoruz.
En azından Mürüvvet teyze güzel kısır yapıyor.
- Tehlike yaklaşıyor, saat on yönünde.
- Saat on yönü neresi ya film mi çekiyoruz Rabia? Evdeki eşyalarla tarif etsene şunu.
Bu harika tartışmaya katılmayı çok isterdim. Ama daha ben bu tartışmaya katılmazken, saat on yönünden, sandalyenin köşesinden gelip Mürüvvet teyze bize katılıyor.
- Ay benim en sevdiğim görücü adaylarım da buradaymış. Kız ben sizi nasıl unuttum?
- Unuttum ne demek Mürüvvet teyze. Düne kadar hep peşimdeydin, aşk olsun.
- Sen dur kız Yasemin, seninle yollarımız ayrıldı artık. Büşra tatlı kızım, ne yaptın sen bitti mi okul?
Bak bak, hem beni üzüyorsun hem de gelinimize göz koyuyorsun Mürüvvet teyze. Oluyor mu ama?
- Sen hiç ona yaklaşma Mürüvvet teyze. Büşra'nın talibi çıktı. Aşiret falan diyorlar. Bak seni de vururlar bizi de, sen dön buradan.
- Tüh.
Mürüvvet teyze çayından bir yudum hüpletiyor, üzgün bir şekilde.
- Ee iyi madem, gideyim ben biraz ev sahipliği yapayım.
- Ayyy nereye gidiyorsun kız Mürüvvet teyze. Bak burada bekar mı bekar güzel mi güzel bir kız daha var. Hadi bana birini bulalım.
Gülmemek için zor tutuyorum kendimi. Ben ne kadar gülmemek için zor tutsam da, Mürüvvet teyze bir o kadar ciddi süzüyor Rabia'yı baştan sona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pekmez
Teen FictionBen ve gözlerim her şey normalmiş havası yaratmaya çalışırken, kalbim içeride bildiğini okumaya devam ediyor. Takılmaması gereken yerde takılı kalıyor. Gözlerinde. -Bir daha görünür mü Gözlerin gözlerime... Bir daha göründü, gözlerin gözlerime. ...