13/09/1890// Sevgili Günlük;
Bugün her zamankinden daha erken uyanmıştım, üstümde bir ağırlık hissederek üzerime baktım. Belimde olan Micheal'ın kolunu dikkatlice indirip banyoya girdim ve ılık bir duş aldım, ayılmak için hafif soğuk bir duş almıştım.
Üzerime bir tişört ve eşofman geçirdim ve mutfağa gittim. Buzdolabından kahvaltılıkları çıkarıp teker teker masaya dizdim ve ocağın başına geçtim. Omlet pişirip onu da masaya koyduktan sonra kahvaltı için Micheal'ı uyandırmak için odaya girmiştim.
Yatağın köşesine oturup kolundan dürttüm. Birkaç kez daha dürttükten sonra hala uyanmamıştı. Uyanmayınca hızla ellerimle yanaklarını kavrayıp dudakları ile dudaklarımı birleştirdim. Tam geriye çekilecekken uzun ve ince ellerini kaldırıp belimden sardı ve onun üzerine düşmeme sebep oldu. Yüzlerimiz çok yakındı, yanaklarımın kızardığını hissettiğimde kafamı başka yönlere çevirdim. Yataktan destek almış bir şekilde üstünde duruyordum ve gözleri benim dudaklarımdan başka yöne bakmıyordu.
Kendime geldim ve üzerinden doğruldum "Beni kandırdın, seni öpmem için uyuyomuş gibi mi yaptın cidden Mike!?" dedim gülerek.
"Sevgilim değil misin? İstediğim zaman öperim" dedi ve yatakta doğrulup hızlıca öptü ve geriye çekildi. Ona gülümsemekle yetindim.
O lavaboya girdiğinde, bende mutfağa gittim ve masaya oturdum, çok geçmeden o da geldi ve sessizce kahvaltımızı yaptık.
...
Kahvaltıdan sonra odama girip üzerimi değiştirdim. Mike da giyindikten sonra evden çıktık ve her zaman gittiğimiz çimenliğe gittik. Tanıştığımız o günkü gibi, yan yana olan ağaçlara yaslandım ve çizim defterimi açtım. Mike ise yanımdaki ağacın dibine oturmuş keman çantasını açmaya çalışıyordu.
Akşama kadar orada oturduk, hava karardığında eşyalarımızı toplayıp eve doğru yürüdük. Sevgili olduğumuzu kimseye belli etmememiz gerekiyordu, çünkü burada yaşayan insanlar bizim gibilerden nefret ederlerdi. Ama akşam olduğu için sokaklarda kimse yoktu, bu da bizim için bir avantajdı. Mike elimden tuttu ve son kez etrafına dikkatlice baktı, kimsenin olmadığından emin olduktan sonra aramızdaki boy farkı yüzünden eğilip dudaklarıma yaklaştı. Uzun uzun öptü dudaklarımı, sanki bir daha öpemeyecekmiş gibi.
Ama o sırada ikimizin de beklemediği bir şey oldu. Bir flaş patlama sesi geldi. Anlık refleksle Mike'ı itip etrafa bakındım, birinin bizi görmesi ikimizin de sonu demekti. Üstelik, gören kişi fotoğraf da çekmişti.
Korkuyla Mike'a döndüm "B-biri bizi görmemiştir dimi?" dedim.
"Umarım görmemişlerdir" dedi ve yürümeye devam etti. Ben arkasından geliyordum, çünkü yolda yürürken bile etrafıma bakınıyordum. En sonunda koştum ve ona yetiştim, eve gelmemize az kalmıştı zaten.
Eve girip kendimi direkt yatağa attım. Mike sanırım duşa girmişti su sesleri geliyordu. Birkaç saat uyuduktan sonra gece tekrar kalktım, uyku düzenim berbat. Yapacak bir iş olmadığı için, gecenin bir yarısı masaya oturup bu aptal günlüğe saçma sapan şeyler yazıyorum. Yarın görüşürüz aptal günlük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
diary -byler-
FanfictionJane ve Max, evlendikten sonra yeni evlerine taşınırlar. Fakat evde garip birşeyler vardır. Bir günlük, ünlü ressam William Byers'ın günlüğü.