Olaylara yavaş yavaş geçiş yapacağız. İlk birkaç bölüm sakin geçecektir, ardından bombayı patlatacağım arkadaşlar.
O zamana kadar sabırla bekleyelim.
İyi okumalar.
...
Ağırlık sehpasında olan adam, dişlerinin arasından derin bir nefes vererek tuttuğu ağırlığı tekrar yukarı doğru kaldırmış, yüzünden bir damla ter daha akmasına sebep olmuştu.
Spor yapmayı, dinç olmayı ve aynanın karşısına geçtiğinde fit bir vücut görmeyi severdi. İşinde de bu tertipte biri olması onu başarıya götürmüştü.
Ağırlığı tekrar kaldırdığı sıra çalan telefonuyla tuttuğu çubukları demir aralıklara geçirip nefes nefese halde doğrulup ayağa kalktı. Yerdeki matın üzerinde olan telefona uzandığında annesinin görüntülü arıyor olduğunu görüp hızlıca yeşil tuşu yukarı kaydırdı.
Açılan ekranda oğlunu gören kadın kaşlarını çatmış ''J'ai appris pourquoi tu es venu en Corée depuis Jimin?'' (Kore'ye geldiğini neden Jimin'den öğreniyorum?) diyerek sitemini belli etmişti.
Taehyung içinden 'yine başlıyoruz' diye geçirip kuruyan dudaklarını yalayıp ''Maman-'' (Anne-) diyerek söze girmişti ki, annesinin ekrandan gözlerini büyüterek ''N'essaie pas de trouver des excuses, Victor, tu arrêtes ce que tu fais et viens à moi.'' (Bahane uydurmaya çalışma Victor, yaptığın şeyi bırakıyor, hemen bana geliyorsun.) demiş ve oğlunun sözünü ağzına tıkmıştı.
Esmer adam boştaki eliyle alnını ovduktan sonra bakışlarını tekrar ekrandaki kadına çevirip ''Maman, neden gelmediğimi biliyorsun.'' demişti, anlamasını umarak.
Kadının yüzü bir an düşmüş, gözleri dolmuştu. Oğlunu çok özlemişti, kokusu burnunda tütüyordu fakat kocasıyla oğlunun arasında olan durum onu öylesine üzüyordu ki...
Taehyung yaşını alıp çalışmaya başladığı zamandan itibaren evden ayrılmış, kendi hayatını kurmaya başlamıştı.
Her ne kadar kendisi ilgisini ve sevgisini eksik etmemiş olsa da babasının yerini hiçbir zaman dolduramayacağını biliyordu. Bu gerçek onu kahrediyordu. Kocasıyla aralarında olan bu sorun sebebiyle oğlunu sık göremez olmuştu.
''Mon fils, çok özledim.'' (Oğlum)
Annesinin dolu gözlerle söylediği şeye karşı birkaç saniye gözlerini kapamış, ardından yenilmişlikle ''Tamam, geleceğim. Ama yalnızca senin için.'' demişti. Kadının yeşil gözleri resmen parlamıştı.
Büyükçe gülümseyerek ''Je t'aime.'' (Seni seviyorum.) deyip, karşılık aldıktan sonra aramayı sonlandırdı. Taehyung telefonu şortunun cebine tıkıştırıp egzersiz odasından çıkarken ''Sorunsuz bir gün olsun.'' diye fısıldadı.
...
Kapısında durduğu eve bir göz atıp derin bir nefes verdikten sonra duvara monteli zile uzandı parmakları. Zile basıp birkaç adım geri çekilerek kapının açılmasını beklemeye başladı. İki senedir annesini görmüyordu, gergin, bir o kadar da heyecanlıydı.
Babası yüzünden eve sık uğramadığı için annesinden de uzak kalmıştı ister istemez. Ancak bir yerde, annesinin bunu hak etmediğini görebiliyordu. Bu yüzden artık ona göre davranacak, kendisine verdiği emeklerin karşılığını ödemeye çalışacaktı.
Açılan kapıyla dikkatini oraya verdiğinde annesini görmüş, yüz yüze görmenin ne kadar farklı hissettirdiğini düşünmüştü. ''Mon chéri!'' (Canım benim!) Aldığı yaşa rağmen hala güzelliğini koruyan kadın hızla öne atılarak, yıllardır hasretini çektiği oğluna sımsıkı sarılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patrice / Taekook
Teen FictionTasarladığı ayakkabılara hayat veren, Kore'den nefret eden melez Taehyung. Ve ona, nefret ettiği bu ülkeyi sevdirecek tek kişi; aşçı, feminen Jungkook. -Yetişkin içerik!