Kaderin Ağları

98 16 6
                                    

Uzuuuun bir ara olduğunun farkındayım fakat hayatımda çok şey değişti ve değişmekte.

Burayı zorunda kaldığım için kullanmak yerine kendi isteğimle, güvenli alanım olarak kullanmak istiyorum.

Sabırsızlıkla beklediğiniz den dolayı sizleri çok tutmak istemiyorum ve iyi okumalar diliyorum.






...

Yorucu çalışmalarının ardından Yoongi, ikilinin daha fazla çalışmasına izin vermemiş ve ortalıktaki eşyaları toplattırmıştı. Çalışmaya devam etmeyeceklerinden emin olan beyaz tenli adam işinin başına geri döndüğünde, Jeongguk da yayıldığı koltuktan kalkarak kendi masasına ilerlemişti.

Günün çoğunu kuzenine ayırdığı için kendi işleri biraz aksamıştı ve bunu toparlamak için hala biraz zamanı vardı. Bugünün işini yarına bırakmayı seven biri değildi. Bu yüzden kuzenine rahatına bakmasını söylemişken kendisi işinin başına geçmişti.

Ne var ki, yorgunluktan gözünü zor açan Hoseok için bu bir lütuf sayıldığından hiç çekinmeden ayakkabılarını da çıkardığı gibi koltuğa boylu boyunca uzanmıştı. Jeongguk bir süreliğine başını bilgisayarından kaldırıp kuzenine bakmış, ona gülerek geri işine odaklanmıştı.

Bir süre sonra uyuşan ayaklarını gerdirmek için uzatan gencin ayağına bir cismin çarpmasıyla duraksamış, ayaklarıyla kendini geri iterek aşağıya baktığında ise gördüğü karton poşetle ağzından istemsiz çıkan bir endişe nidasıyla hemen eline alıvermişti.

Koltukta uzanıp telefonuyla ilgilenen adam ise kuzeninin sesine karşılık yattığı yerde toparlanmış ''Ne oldu?'' demişti. Meraklı bakışları gencin elinde tuttuğu poşete kaymıştı. Jeongguk kıvırcık saçlarını karıştırarak oflamış, poşeti masanın üzerine bırakırken ''Bay Kim'in davet gecesinde verdiği ceketini yıkatmıştım.'' demişti. Kendi kendine yavaşça alnına vurduktan sonra ''Bugün geri vermeyi planlamıştım ama aklımdan tamamen çıkmış.'' dedi.

Hoseok hatırladığı geceyle birlikte başını sallamış, elini havada sallayıp ''Endişelenme,'' dedikten sonra ''Yarın onlarla görüşmem var, istersen ben iletirim.'' diyerek fikrini sunmuştu. Jeongguk bir anlığına konuşacak gibi olmuş, söyleyecek olduğu şeyden saniyesinde vazgeçerek ''Çok sevinirim, hyung.'' demişti gülümseyerek. 

Taehyung'un ceketini kendi elleriyle verme hayali toz olmuştu belli ki. Esmer adamı bir kez daha görme ihtimali onu heyecanlandırmıştı şüphesiz fakat neden böyle hissettiğini de tam olarak çözdüğü söylenemezdi. 

Kıvırcık saçlı genç, öyle kolayca birilerinden etkilenen ya da ilgi gösteren biri değildi. Hele ki son ilişkisinden sonra sevgililik işlerinden açıkça uzaklaşmıştı. Ancak uzun zaman sonra ilk kez, yalnızca birkaç kez gördüğü birini tekrar görmek istiyor, ilgisini çektiğini kabul ediyordu.

Elbette aşık falan olmamıştı fakat derin yeşil gözlere ve esmer tene sahip bu adamı tanımak istediği de bir gerçekti. Ayrıca kibar bir beyefendiye de benziyordu. O gece kendisine karşı yapılan hiçbir ince davranışı unutmamıştı genç adam.

Hoseok ayağa kalkıp masanın üzerinde duran poşeti almış ''Ben de artık gitsem iyi olacak. Eve geçip birkaç düzenleme yapmam lazım,'' demişti. Kaşlarını kaldırıp göğsünü derin bir nefesle şişirirken ''Malum, yarın toplantı var, hazırlıklı gitmek en iyisi.'' diye devam etti. Beyaz tenli ayağa kalkıp kuzeninin yanına gelmiş, sıkıca beline sarılmıştı.

''Kendini çok yorma Hobi, en iyisini yapacağını biliyorum.'' 

Hoseok dişlerini göstererek gülümserken çenesinin altında duran kıvırcık saçlara bir öpücük koymuştu. ''Asıl sen kendini yorma, küçük bebek.'' Ardından onu kollarından tutarak biraz uzaklaştırmış ''Hadi bakalım, ben çıkıyorum sen de çok gece kalma.'' demiş, boştaki elini boğazından geçirerek ''Yoksa Yoongi seni haşlar.'' deyip gülmüştü. 

Patrice / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin