Bırakamam...

110K 5.4K 438
                                    

Destek arkadaşlar... :}

Medyadakiler Duru ve Ateş... 

 İstanbul Sappgire binasının çatı katında uzanmış gök yüzünü izlerken nasıl lanet bir gece geçirdiğimi düşünüyordum. Önce Ateş'in dedikleri sonra da Darren'la olan kavgamız. İlk defa bu gece Darren'la ciddi ciddi kavga etmiştik. Peki ne için aptal Ateş Dinçer yüzünden. Olanları ona anlattığımda bana Ateş'den hoşlanmaya başladığımı söylemişti. Ben ve Ateş Dinçer'den hoşlanmak. Bu asla olamaz. Ben karşı çıkınca da kavga ettik. Beni herkesten iyi o tanıyordu. Bu işe ne için ne amaçla bulaştığımı bile bile bunun normal bir şey olduğunu nasıl söylerdi. Beni hayatımda normal bir şey yok ve olamazda. Olmamalı...

Rüzgarın sert esintisiyle her şeyi unutacak kadar uyuşmak istiyordum. Başarmıştım da ama uyuşan sadece bedenimdi, aklımda hala aynı saçma sorular vardı. Neden ona herkese olduğum gibi olamıyorum. Neden her yaptığı aptallığa rağmen hala yanındayım. Neden onun canımı acıtmasına izin veriyorum ve bunu nasıl yapıyor.

Şafakta görünen güneşle saatlerdir burada yattığımın yeni farkına varıyordum. İlk defa böyle bir şey yapıyordum ve vücudum inanılmaz tutulmuştu. 261 metre yüksekte esen sert rüzgarın altında 5 saat uzanıyordum. Ölmek için acılı bir yol seçtim sanırım. Çıktığım gibi çaktırmadan inmeyi başararak, motoruma atlayıp evin yolunu tuttum. Motorla giderken hissettiğim rüzgar bile tenimi bıçak gibi kesiyordu. Tek isteğim eve gidip yatağıma girmek ve deliksiz saatlerce uyumak. Zorda olsa sonunda eve vardığımda adımlarım daireme işkence çeker gibi gidiyordu. Bu kadar güçsüz kaldığımı hatırlamıyorum. Evimin kapısını açar açmaz, görmeyi en son isteyeceğim kişiyi karşımda görünce şok oldum. Burada ne işi vardı? 

"Lanet olsun saatlerdir neredeydin?" sinirle karşımda kükreyen Ateş'e aval aval bakarken, ne işi var burada diye düşünüyordum. Neden gelmişti? Ne içi bu kadar kızgın duruyordu? Yoksa bir şey mi öğrendi? Ama öğrenmiş olsa karşımda dikilip soru sormak yerine silahı anlıma nişan alırdı.

"Sana diyorum Duru bütün gece neredeydin?" benim hala cevap vermemem üzerine dibime kadar girip, kollarımı ellerinin arasına alarak sıkmaya başladı. Normalde canımı acıtmazdı ama şuan bütün kemiklerimi parçalıyor gibi hissediyordum. Ayrıca ona hesap verecek de değildim. 

"Bana bir daha dokunma... Unuttun mu bunu sen istemiştin." kollarımı yavaşça ondan kurtarıp, tam yanından geçecekken tekrar kolumdan tutup kendine çevirince acıyla inledim. Canım yanıyordu hemde çok fazla. Verdiğim tepkinin fazla olduğunu anlamış olacak ki kolumu bırakıp, 

"Neyin var?" diye sordu. Ama ben ağzımı açamadan dizlerimin artık beni taşıyamadığını fark ettim ve gerisi boş... Ateş'den O daha kapıdan çıkar çıkmaz pişman olmuştum. Umrumda olmaması gerek ama oluyordu işte. Lanet olsun bu kız bana ne yapıyor. Ecem'i sinirle postaladıktan sonra durup düşünmek istedim. Duru'un kapıdan çıkarken ki gözlerini unutamıyorum. Nefret ve hayal kırıklığı ile doluydu. Olması gerek bu. Benden nefret etmeli. Bana yaklaşmaya korkmalı. Benden uzak durmalı. Ama diğer yanım ne olursa olsun gitmesini istemiyor. Hep yanımda kalsın, benden korkmasın ne yaparsam yapayım asla gitmesin istiyordum. Belki bencilce ama onu istiyordum.

Hava almak için çıktığım yolun Duru'nun evine çıkması delirdiğimi gösteriyordu. Onun evinde kaldığım gece bulduğum huzuru başka hiç bir yerde bulamamıştım. Onun kokusunun kapladığı yatağın sıcaklığını hiç bir yerde hissetmemiştim.

Dokunuşları bana şevkati, iyiliği, sevilmeyi ve huzuru tattırıyordu. Onu bu yüzden kendim uzaklaştırıyordum. Çünkü bunlar zayıflık, acizlik demek. Bense şimdi ki Ateş olabilmek için bütün hayatımı vermişken, sıradan birinin çıkıp da bütün tabularımı yıkmasına izin veremezdim. Peki ama neden lanet ayaklarım beni dinlemiyor? Neden Duru'nun evine gidiyorum? Ne işim var burada? Ahhh lanet olsun lanet lanet... Elim korkarak zile giderken kapıyı açarsa ona ne diyeceğim diye düşünmeye başladım. Geçen gece bir şey unuttum desem,Yemez...Geçerken uğradım,Yüzsüzüm...Fatma burada mı teli kapalı da,Bu kadar ilgili bir kuzen değilim yemez...Sana mı soracağım nereye geleceğimi,Bunu da dersem daha fazla batamam herhalde...Dakikalardır kapıda uyduracağım bahaneyi düşünürken, kapının hala açılmaması içimde garip bir ürperti yaratmıştı. Zile aralıksız basan elimin yerini yumruklarım aldı. Ama hala açan yoktu. Başına bir şey gelme düşüncesi beni deli ediyordu. Cebimde ki hemen hemen her kilidi açan çakımı çıkarıp, kapıyı kolayca açtım. İçeri ve üst kata baktım ama yoktu. Nerede bu kız. Burada kimi kimsesi yok ki. Nereye gider.

Ölüm Meleği...#wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin