Bizim Için...

73.7K 3.6K 430
                                    

Merhaba arkadaşlar. "olmezyagmur" arkadaşımızın geçen gün doğum günüymüş. Bu bölüm en başta ona ve tüm Ölüm Meleği sevenlere gelsin. Yorumlarınıza dönmemem görmediğim için değil, fırsatım olmadığı için... Yoksa herkesin yorumunu okuyor ve dikkate almaya çalışıyorum. Bu bilin. Sizi seviyorum ve iyi okumalar :}}}

Bebekleri ve annemi güvenli bir yere gönderdikten sonra içim daha rahat etmişti. Şimdi işime daha rahat konsantre olabilirdim. O gece Noyan ile birlikte annemin doğum yaptığı hastaneye gittik. Hastane arşivinden annemin dosyası talep etmek için sahte bir adli vaka tutanağı çıkarttık. Sözde bunu savcılıktan istiyorlarmış gibi. Arşiv sorumlusu sorgulamadan yardım etmek istedi ama ne gariptir ki annemin dosyası ne de doğum yaptığı bebeklerle ilgili en ufak bir iz yoktu. Dosyanın kaybıyla ilgili tutanak hazırlayacağımızı söyleyerek o seneki tüm personelin listesini aldık. Personelinden doktoruna, hemşiresinden yöneticisine kadar tüm isim listesini tek tek araştıracaktık.

Bu sırada Karahanlı tek başına bir iş gezisi için yurt dışına çıkmıştı. O dönene kadar tam dört günümüz vardı. Bu işi bu sürede bitirmemiz gerekti. O zamanlar güvenlik kamerası falan olmadığı için birebir insanları bulmak zaman alacaktı. Onun için o tarihte o günkü nöbetçi doktor, hemşire ve personeli tarayacaktık sadece...

Bütün gece listeyi elemekle geçirmiştik. Arada aklıma gelen Ateş ile kafam karışsa da kısa sürede kendimi toparlıyordum. Onu gerçekten özlemiştim ve onu gördüğümden beri bu özlem daha da dayanılmaz olmuştu. Eğer ona dönmek için bir şansım varsa bunu sonuna kadar kullanacaktım. Gömüldüğümüz dosyalardan kafamı kaldırarak, kendime ve Noyan'a kahve hazırladım. Onunkini önüne bıraktığımda oda gömüldüğü dosyalardan kafasını kaldırarak, geriye doğru gerildi. Karanlık gecenin tek ışığı olan ayı izlerken arkamdan gelip bana sıkıca sarıldı. Kafasını boynuma gömerek;

"Bebekleri mi, Ateş'i mi özledin?" dedi.

"Hepsini..."

"Sence bu iş bittiğinde ne olacak?"

"Bende bilmiyorum Noyan. İlk defa sonunu göremediğim bir yola giriyorum. Peki sen ne olmasını isterdin?"

"Sen bana yetiyorsun. Ailem, sevdiğim, bütün hayatım... Şimdi birde bebekler var. Daha fazlasına ihtiyacım yok." kollarını doladığı karnımdan çözerek ona döndüm. Yüzünü ellerimin arasına alarak sadece bana bakmasını sağladım.

"Emin misin?" dediğimde bakışlarını küçük bir çocuk gibi ayaklarına indirdi. Böyle sert görünümlü bir adam bile bazen duygularına yenik düşebiliyor.

"Bilmiyorum, sanırım eminim..."

"Noyan biz ikiziz hissettiklerini bende hissedebiliyorum. Kendini kandırabilirsin ama beni değil." kendini ellerim arasından kurtararak sitemle masaya kahvesini bıraktıktan sonra bana döndü.

"Bilmiyorum Asrın. Diyelim ki suçsuzlar ve boktan bir oyunun içine atıldık ki hayatımız hep bir oyundan ibaretti çokta farklı olmayacak. Peki o zaman ne olacak. Annecim babacım diyerek kollarına mı atlayacağız. Peki onlar bizi hemen kabul edecek mi?"

"Annemin edeceğinden eminim, acısını hala yaşayan biri o ama beni asıl korkutan Karahanlı. O bunu kolay kolay kabul etmez. Birde Ölüm Meleğinin kızı olduğunu öğrendiğinde onu kızı diye bağrına basmak yerine gırtlağına çökebilir." Noyan yanıma gelip, bana sıkı sıkı sarılırken;

"Bazen asıl yükü senin taşıdığını unuttuğum için özür dilerim. Ölüm Meleği yaşadığı sürece asla mutlu olamayacakmışız gibi hissediyorum." dedi.

"Yanımda olduğun sürece hiçbir şeyden korkum yok. Bana Ateş'in de bebeklerimin de hasretini taşıma gücü veren sensin. Bu işi de beraber halledeceğiz. Ama şimdi Ölüm Meleğine ihtiyacımız var. Hadi bitirelim şu işi." dedikten sonra elimizde ki bir kaç ismin ifadesini almak için yola koyulduk.

Ölüm Meleği...#wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin