4

61 16 48
                                    

~11 Yıl Sonra~

Hnngh yakaladım seni!

Kendi binamın çatısında, aşağı düşmekte olan Kusuo'yu yakalamıştım. Bileğinden tutmuş ve onu çekmeye çalışmıştım. İkimiz de nefes nefese kalmıştık.

Onun güç sınırlayıcısı takılı olduğu için üç dakikada bir ışınlanabiliyordu ve süresi hâlâ vardı.

Gücümün son kırıntılarını da kullanarak Kusuo'yu çekmiş ve üstüne çıkmıştım. Alnımdan bir ter damlası onun alnına düşmüştü. Yüzü kir içindeydi.

İnsanların fazlaca olduğu bir yerde dövüşmek benim işime gelirdi. Ancak kardeşim güçlerini kimseye açıklamak istemediği için hiçbir özel kuvvet uygulayamıyordu.

İkimizde sesli bir şekilde soluklanırken onun bileklerinden tutmuş ve kafasının üstünde birleştirmiştim. Işınlanmak için hâlâ zamanı vardı ve ben tüm medyada güçlerinin gösterileceği o sınırlayıcıyı çıkartmak ve çıkartmamak arasında kalmıştım.

Bir yanım ona hiç acımadan yapmak istiyordu ama bir yanım ise ağabey yüreğiydi. Onu o hâlde görmek istemezdim.

Aslında kardeşimin de farkedilmesini isterdim ama o istemediği sürece elimden bir şey gelmezdi.

Eee? Alacak mısın onu?

Sesli bir şekilde yutkunmuştum. Benim bir hamle yapmadığımı görünce üstünden atmıştı beni. Çatının taa öbür tarafına kadar sürüklenmiş ve kolumun derisini yırtmıştım. Kolumdan akan kanı umursamadan ayağa kalkmış ve dengemi sağlamaya çalışmıştım.

Yeniden Kusuo'nun üstüne doğru koşmaya çalıştığımda ise o ışınlanmıştı ve ben ise neredeyse çatıdan düşecektim. Kendimi zar zor firenleyebilmiş ve yere çökmüştüm. Ölümün eşiğine kadar gelmenin verdiği heyecan ve haz ile titremeye başlamıştım.

Senin için bu kadar mı önemliyim Kusuo?!

Benim düşmem onun için bir sorun teşkil etmiyorsa ben niye onu düşünecektim ki?

Kapı açılmış ve içeriye adamlarımdan biri girmişti.

İyi misiniz Efendim?

Hızla yanıma koşmuş ve beni yerden kaldırmıştı. Dizlerimdeki tozları silkelemiştim. Ancak sadece silkelemek için silkelemiştim. Tüm üstüm pislik içindeydi. Sadece dizimi silkelesem ne işe yarardı ki?

Hemen içeri girelim de pansuman yapalım size.

Koluma girmiş ve yürümeme yardım etmişti. Asansöre kadar geldiğimizde ise kendimi duvara yaslamış ve düşüncelerime dalmıştım.

Yeni bir plan düşünmeliydim. Onu köşeye sıkıştırabilecek bir şey.

Efendim. Artık vazgeçseniz? Size kötü bir şey olacak diye çok korkuyorum.

Bir müddet cevap vermemiştim. İneceğimiz kata geldiğimizde ise ağzımı aralamıştım.

Her zaman vazgeçmek için çok erkendir.

Sonucunda ben ölecek olsam dahi devam edecektim bu savaşa. Bir an için aklıma neredeyse çatıdan düşeceğim gelmişti. O an korku hissetmemiştim. Acayip bir şekilde hoşlanmıştım bundan. Haz içinde kaybolduğumu hissetmiştim.

Bundan mı hoşlanıyordum? Ölümün kıyısına kadar gelmekten mi? Yoksa korku hissi mi bana haz veriyordu? Kalbimin motoru asla soğumadan devamlı atması mı bu kadar isteklendirmişti beni?

Hayatın bir cilvesi diye düşünmüş ve silip atmıştım beynimden. Yaralarımı sarmak için revire gelmiş ve koltuğa oturmuştum.

Siz üstünüzü çıkartın Efendim. Ben de yaralarınızı sarayım.

Sora en genç çalışanımdı. Hayatını bana adamıştı resmen. Ben nereye gidersem o da oraya gitmek istiyordu. Nereye kadar böyle devam edecek diye düşünmüştüm.

Üstümdeki gömleği çıkarmış ve koltuğun kenarına koymuştum. Sora ise elindeki bandaj ve merhemler ile geri gelmişti.

Çıplak üst kısımlarıma bakmamaya çalışarak yaralarımı ilk önce silmiş ve sonrasında ise nazik bir şekilde merhemi sürmüştü.

Sence ne yapmam gerekiyor?

Hangi konuda Efendim?

Daha güçlü olmak için?

İlk bir kaç saniye susmuş ve merhemi yaymaya devam etmişti. İyice yayıldığına kanaat getirdiğinde ise bandajı paketinden çıkartmıştı.

Siz zaten yeterince güçlüsünüz. Daha fazla güç elde ederseniz sınırınıza ulaşırsınız. Her şeyin bir sınırı ve kapasitesi olduğuna inanırım ben. Önemli olan o çizgiyi aşmamaktır bence.

Yanılıyorsun Sora! İnsan kapasitesini aşamadıkça neler yapabileceğini göremez. Herkes en az bir kez kapasitesini aşmalıdır.

Bandajı sarmış ve ayağa kalkmıştı. Mavi gözleri bana bakmakta çekiniyordu.

Yine de siz en iyisini bilirsiniz Efendim. İzninizle.

Eğilmiş ve revirden ayrılmıştı. Kapasitemi aşmamayı nasıl yapacaktım? Ben bunca zamandır hep kapasitemin sınırlarını zorlamıştım. Hep ileriye gitmiştim. Sınırlarını zorlamayan insan cahil ve aciz kalırdı bana göre.

Yerimde biraz daha oturduktan sonra üşüdüğümü hissetmiş ve kalkmıştım. Aslında ilk önce banyo yapsaydım daha iyi olabilirdi. Ama o an düşünememiş ve Sora'ya bırakmıştım kendimi.

Kendi odama gitmiş ve küveti hazırlamıştım. Sıcak su iyi gelebilirdi.

Üzerimdekileri bir bir yere atmış ve suyun içine yavaşça girmiştim. Vücuduma birden akın eden sıcaklık titretmişti. Bu his aşırı hoşuma gitmiş ve suyun içine azıcık daha gömülmüştüm.

Günün verdiği yorgunluk ile beş on dakikalık uykuyu kendime ödül olarak saymış ve gözlerimi kapatmıştım.

•••

Bölüm Sonu

İşte istediğim kısımlarrr

Sora'yı cizicem inşallah

Bu arada Sora'yı ben uydurdum. Böyle genç ve yakışıklı bir şey olsun dedim. Belki kuusuke'yi durdurabilir falan.

 Belki kuusuke'yi durdurabilir falan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sora bence böyle gözüküyor. Boyamaya üşendim tabi ama en azından bir şekilde gözünüzün önüne getirebilirsiniz

Hadi eyw

LOSER/WİNNERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin