Sandalyeyi bir sağa bir sola doğru döndürüyor ve önümdeki plana bakıyordum. Hiç şüphesiz çok güzel bir plandı ve tam bana göreydi.
Daha fazla düşünmenin saçma olacağını varsayarak planları elime aldım ve ayağa kalktım. Odanın dışında bekleyen Sora'nın yanına gittim. Benim geldiğimi gördüğünde kendisine çeki düzen vermişti ve heyecanla diyeceklerimi bekliyordu.
Aferin Sora. Senden daha azını bekleyemezdim. Sonunda Kusuo'nun sonunu görebileceğim.
Yüzüme yeniden saf bir gülüş eklemiş ve Sora'nın yanından ayrılmıştım. Konuşmasına fırsat vermeli miydim bilmiyordum. Gerek görmemiştim o an. Heyecan hissi damarlarımdan geçtikçe yerimde duramıyordum.
Planlarımı faaliyete geçirdiğim yere gelmiştim. Elimdeki kocaman kağıtları masaya bırakmış ve elimi belime yerleştirmiştim.
Bu sefer kazanacağım Kusuo!
Büyük çaplı bir kahkaha atmıştım. Artık kimse umrumda değildi. Ben o gün çatıdan düşseydim ölecektim ve Kusuo'nun umrunda olmamıştım. O zaman Kusuo da benim umrumda değildi. Artık aramızdaki tek bağ kan bağıydı. Bizim başka bir bağımız olamazdı.
~1 Ay Sonra~
Noldu Saiki-San? Korktun mu yoksa? Büyük sonuna merhaba de.
Toritsuka çığlık atmış ve içine çektiği dövüşçü ruh ile Kusuo'ya koşmuştu. Kusuo ise küçümser gibi bakıyordu. Toritsuka'nın ensesine vurmuş ve onu bayıltmıştı. Ancak beklediğim gibi beden değişmişlerdi ve Kusuo'nun ruhu dışarıda kalmıştı. Dövüşçü ruh hâlâ Toritsuka'nın bedenindeydi ve Toritsuka'nın ruhu ise Kusuo'nun bedeninde.
Onlar konuşurken ben de hazırlanmak için koruyucu kıyafetlerimi giymiştim. Bu Kusuo'nun son günü olacaktı. Onu yenecek ve gücünü tüm dünyaya gösterecektim.
Onu öldürmeyi düşünmüyordum. Sadece acı çektirmek istiyordum. İnsanlardan daha fazla kaçsın ve beni küçümsemek neymiş görsün istiyordum.
Kedi robotuna binmiş ve Kusuo'nun olduğu odaya giriş yapmıştım. Ancak bir kaç dakikada ne olduysa, Kusuo kendi bedenine geçmişti. Moralimi bozmamış ve yüzüme bir gülümseme koymuştum.
Hey Kusuo-Kun. Yeni robotum nasıl?
Kızgın ve bıkkın duruyordu.
O kadar acele etme. Sert bir güç uygulandığında bu görmüş olduğun sensör devreye girecek ve hepimiz patlayacağız.
Patlama ve acı çekme düşüncesi haz veriyordu. Düşündükçe zevkten dört köşe oluyordum. Beynim acı çekmek istiyordu, etlerimin hepsi sızım sızım sızlasın ve asla bitmek tükenmek bilmeyen bir girdabın içine girsin..
Düşündüğüm gibi de olmuştu. Kusuo bana güvenmemiş ve hızla bana doğru uçmuştu. Güç sınırlayıcısı olmadığı için gücünü kontrol edememiş ve daha da hızlanmıştı.
Kusuo'yu öldürmek istemiyordum değil mi? Yanılmışım.
Kedi robotum ile birlikte arkamdaki sensöre kadar fırlatmıştı beni. Büyük bir duman içinde kalmıştı odanın her köşesi. Simsiyah duman beni daha fazla heyecanlandırmıştı.
Kusuo'nun gücünden daha güçlü bir şekilde de patlamıştı tüm oda. Her yer her yere girmişti. Toritsuka, Kusuo ve ben...
Hepimiz kanlar içinde kalmıştık. Bu kadar şiddetli olacağını tahmin edememiştim. Patlayan camlar belime ve koluma başta olmak üzere bütün vücuduma saplanmıştı. Nefes alamamıştım. Almamam da gerekiyordu zaten.
Benim gibi bir ağabeyin yaşamaya hakkı yoktu. Kusuo eğer öldüyse şayet, bu bana yeterdi. Ben kazanmış olacaktım. Ancak eğer ölmediyse ve ben ondan önce ölürsem; o zaman da ben kazanmış olacaktım.
Ölümde bile kazanmak isteyecek kadar hırslı ve gözüm karaydı.
Şimdi tek yapabileceğim şey ölüm meleğinin gelip ruhumu alması idi. Gözlerim bulanıklaşmış ve kulaklarım uğultulu bir şekilde duyarken başımda birisinin ağladığını duymuştum.
Sesleri tam olarak algılayamasamda Sora'nın ağladığını varsayıyordum. Benim arkamdan ağlayan bir tek Sora olurdu çünkü.
Gözlerimde açacak derman bulamazken konuşmaya çalışmam kadar ironik bir şey yoktu .
K-kus-
Kusuo mu Efendim?
Gözlerimi kırpıştırmıştım. Bu o hâlimdeki evet deme şeklimdi.
O... Onu göremedim. Bosverin onu Efendim. Ambulansı çağırdım. Birazdan gelir. Lütfen dayanın! Lütfen!
Ağlaması daha da kuvvetlenmişti. Ağlama demek isterdim. Benim için ağlama Sora. Ben acınası bir insanım. Arkamdan ağlanmayı bile hak etmiyorum.
(KUSUO'NUN ANLATIMINDAN)
Aptal ağabeyim. Bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemiştim. Son anda ışınlanmıştım ve şuan kafamı toplayıp geçmişe gidecektim.
En geçmişe gitmek ve bir şekilde ağabeyime mesaj iletmem lazımdı.
Rüyasına girmem gerekiyordu.
O bunu anlardı ve bir nebze de olsa kıskançlığını bastırabilirdi.
Umarım...
~~~
Ve sen... sandığından daha masum değilsin.
•••
SONSonda Kusuo geçmişe gidiyor ve Kuusuke'nin rüyasında gördüğü gelecekteki kişiliğine giriyor. Yani hep bir döngü içinde.
Kuusuke asla akillanmiyor anlayacağınız.
Daha fazla uzatmak istemedim ve açıkçası diğer iki kitabı da yazınca buna odaklanamıyorum. O yüzden erkenden bitmesi çok daha iyi oldu benim için
Ayrıca zaten okunacağını da pek sanmıyorum
Her neyse
Bu zamana kadar okuyan herkese teşekkür ederim
Gözlerinize sağlık
Aklınıza takılan bir şey varsa sorun
Kendinize iyi bakın
Vote vermeyi de unutmayinn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOSER/WİNNER
FanfictionBu yüze iyi bak. Çünkü bu yüz senin gelecekte aynada göreceğin yüz olacak. [HİKAYE KAPAĞI BANA AİTTİR!] #1 - Kusuo