Aralarından sinirli bir şekilde ayrılmıştım. Ayaklarımı yere vura vura, sert bir şekilde yürüyordum. Kendi odamın kapısını açmış ve kapıyı çarparak kapatmıştım.
Sinirden alnım kırışmış ve boğazım ağrımıştı. Koltuğa oturmuş ve ellerim ile yüzümü kapatmıştım.
Off! Ondan gözümü çekmemem gerekirdi.
Ellerimi yumruk yapmış ve masaya vurmuştum. Bir kere daha yenilmenin verdiği küçük düşürülme duygusu ile çenemi kilitlemiş ve görüşümü bulanıklaştırmıştım.
Kapı tıklatıldığında Sora içeri girmişti.
Efendim iyi misiniz?
Yanıma gelmiş ve sıktığım elimin üstüne kendi yumuşak elini koymuştu. Bu kadar yakın temasa alışık olmadığım için elimi hızla çekmiş ve ayağa kalkmıştım.
Bu kadar samimiyete gerek yok. Sadece dinlenmeye ihtiyacım var. Yalnız bırak beni.
Yüzü düşmüş ve başını sallayıp çıkmıştı. Onun nazını çekemezdim. O benim çalışanımdı. İşverenle çalışan ilişkisi bu kadar ileriye gidemezdi.
Oturmak istememiş ve odanın içinde gezinmeye başlamıştım. Bir ileri bir geriye doğru yürüyor ve başka yollar arıyordum.
Şuan onlar orada tatlıların keyfini çıkartıyorlardı. Ben ise burada kafa patlatıyordum. Daha farklı şeyler bulmalıydım. İyice düşünmeliydim.
Düşün Kuusuke! Düşün! Nasıl daha ileriye gidebilirim?
Olmuyordu. Beynim artık yorulmuştu ve dinlenmeye ihtiyacı vardı. Arada bir benim de dinlenme molasına ihtiyacım oluyordu. Sonuçta ben de bir insandım ancak kendime insan muamelesi yaptığım sorgulanabilirdi.
Çalışma odasından çıkmış ve yatak odasına gitmiştim. İyi bir kestirme işe yarayabilirdi. Üç gündür uyumamanın ödülü olarak sayıyordum.
Kravatımı gevşetmiş ve yatağa atmıştım kendimi. Yumuşacık yatak beni kendisine çekiyordu. Adeta tatlı bir bataklık gibiydi.
Dizimden aşağısı yatağın dışında kalmıştı. Bunu hiç de umursamamıştım. Sadece birazcık kestirecek ve sonrasında yeniden işime dönecektim.
SORA'NIN ANLATIMINDAN
Gözlerim istemsiz bir şekilde dolmuştu. Buna hakkım yoktu elbette ama ona çok büyük bir sevgi besliyordum. Onu herkesten saklamak ve korumak istiyordum. Kardeşini böyle yenme çabalarını görünce üzülüyordum.
Hava almak için asansöre binmiş ve en aşağı kata inmiştim. Binanın büyük bir bahçesi vardı ve insan ister istemez ferahlıyordu. İçime derin bir şekilde havayı çekmiş ve çimenlerin arasında yürümüştüm.
Çardağa doğru gelmiş ve ucuna oturmuştum. Sırtımı yaslamış ve düşüncelere dalmıştım.
Efendimi nasıl mutlu edebilirdim? Onun bu umutsuz yakarışlarına nasıl el uzatabilirdim?
Buna gücüm yeter miydi ki? Şüphesiz ben ondan daha da acizdim. Bana yol göstermese ölüp giderdim çoktan.
Ben öyle düşüncelere dalmışken uzaktan bir kedi takıldı gözüme. Turuncu bir kediydi. Kendi kendine oyun oynuyordu. Bir zıplıyor bir takla atıyordu. Sanki gel beni sev diyordu. Onun bu tatlılığı gülümsetmişti beni.
Ona uzakta olmama rağmen elimi uzatmış ve pisi pisi diye onu çağırmıştım. Anında görmüş ve koşarak yanıma gelmişti.
Küçücük bir yumurcaktı sanki. Çimenlerin arasından, hiç derdi yokmuş gibi koşarak bana geliyordu. E zaten kedilerin derdi mi olurdu? Onlar sadece yaşamak derdindeydi. Ama insanoğlu öyle miydi ki? İstek ve ihtiyaçları her geçen gün artıyor ve yerine getirilmezse büyük bir acıya tekabül ediyordu.
Kedi bacaklarıma sürtünmüş ve çokça mırlamıştı. Onun bu mırlaması beni cezbetmiş ve sevmek istemiştim. Elimi uzatmış ve kafasını okşamıştım. Yumak gibi olan tüyleri arasında elim kaybolmuştu. Her bir tüyün değişi sanki beni rahatlatıyor gibiydi. Üzerimden negatif enerjiyi alıyor ve yerine pozitif bir enerji yayıyordu.
Kafasını çekmiş ve yeniden sürtünmeye başlamıştı. Yeniden sevmek istemiştim. Elimi bir kez daha başına götürdüğümde sert bir şekilde tıslamış ve elime pençe atmıştı. Sivri tırnağına takılan derim yırtılmış ve kanamıştı.
Elimi hızla çekmiş ve diğer elimle kanayan yeri silmiştim. Akan kan hemen durmuştu. Zaten çok da büyük değildi. Ancak acı veriyordu. Küçücük gibi gözüken şeyler de acı verebilirdi.
İçinde bulunduğum durum bana Efendimin durumunu anımsatmıştı. Onun da bir yarası vardı. Ancak salak ve cahil insanlar onun yarasını küçümsüyordu.
Ben küçümseyen taraf değil de saran taraf olmak istiyordum. Benim tarafımca iyileşsin ve yeniden normal yaşamına devam etsin istiyordum.
Eğer Efendim kendisini daha iyi hissedecekse ona her türlü yardımda bulunmalıydım.
Aklıma bir fikir gelmiş ve koşarak binaya yeniden girmiştim. İlk önce planlayıp sonrasında hayata geçirmesi için Efendime verecektim.
Asansöre binmiş ve kendi odamın olduğu katın tuşuna basmıştım.
•••
Bölüm Sonu
Çok şükür bitti bu bölüm de
Vote verin lütfen
Eyw yigenler
Kalın sağlıcakla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOSER/WİNNER
FanfictionBu yüze iyi bak. Çünkü bu yüz senin gelecekte aynada göreceğin yüz olacak. [HİKAYE KAPAĞI BANA AİTTİR!] #1 - Kusuo