Efendim yine ne yapıyorsunuz?
Meraklı gözlerle beni izliyordu. Karmaşık aletler içinde kaybolduğumu sanmıştım ama Sora beni bulmuştu. O karışıklığın içinde parladığımı hissettiriyordu bana.
Her zamanki gibi. İcat.
Kıkırdamış ve elini ağzına kapatmıştı. Kapı ucundan kafasını göstererek bana bakıyordu. Sadece kafasının gözükmesi sinirlerimi bozmuştu.
Ne orada dikiliyorsun? Gelsene yanıma.
Şaşırmış ve çekingen bir şekilde yüzüme bakmaya devam etmişti.
Gelebilir miyim gerçekten?
Evet tâbi ki.
Neden üsteleyerek sorduğunu anlamamıştım. Gel diyorsam gelmeliydi.
Diğer çalışanlar bu odanın önünden geçmeye bile korkuyorlarmış.
Hmm öyle miymiş?
Civataları sıkarken konuşmuştum.
Sizi rahatsız edince onlara kızıyormuşsunuz.
Hmhm. Başka ne anlattılar sana?
Başka bir şey diyememiş ve içeriye girmişti. Önüme gelene kadar göz temasını kesmemişti. Küçük küçük ıvır zıvırların bulunduğu yere kadar gelmiş ve durmuştu.
Başka bir şey demediler.
Hmm demek öyle. Geç otur.
Hiç bozuntuya vermeden onaylıyordum onu. Odadaki tekli deri koltuğu göstermiş ve oturmasını istemiştim. Belli ki beni salmayacaktı ve bunu yaparken de utanıyordu. Ona yol vermeye karar vermiştim.
Tekli koltuğa efendi bir şekilde oturmuş ve yaptıklarıma bakmaya devam etmişti.
Ama Efendim... Anlayamıyorum.
Neyi anlayamıyorsun Sora?
Dudağını yalamış ve titrek bir nefes almıştı.
Bu icatlar sizin canınızı acıtmaz mı?
Elimdeki tornavidayı bırakmış ve nefes vermiştim. Beni vazgeçirme planına devam ediyordu. Ancak benim çok zeki biri olduğumu unutuyordu.
Sence bu umrumda mı?
Bence umrunuzda olmalı Efendim. Sizin olmasa bile benim umrumda.
Benim umrumda değilken senin neden umrunda olsun?
Yüzü düşmüştü. Ağzını her açısında kekelemiş ve diyecek bir şey bulamamıştı. Kaşlarını çatmış ve yere odaklanmıştı.
Sizi önemsiyorum çünkü benim tek ailem sizsiniz. Siz olmasaydınız ner-
Bu saçmalıkları bir daha duymak istemiyorum. Ben olmasam da hayatta kalabilirdin! Kendini acındırmaya çalışma. Gidebilirsin şimdi.
Bir saniye bile durmamış ve koşarak çıkmıştı odadan. Arkasından bakma gereği duymamıştım. Benim zayıflarla işim yoktu. Onun zayıf birisi olmadığını bildiğim için yanıma almıştım zaten. O zekası ve ellerindeki hamaratlığı yok sayamazdım.
~2 Hafta Sonra~
Bu gördüğün tatlılardan sadece bir tanesi gerçekten normal bir tatlı ve sen onu bulmaya çalışacaksın kardeşim.
Masanın başına geçmiş ve popomu dayamıştım. Kusuo tek kaşını kaldırmış ve bana bakmıştı.
Peki neden bunu yapayım?
Küçük bir kahkaha atmış ve kardeşime yeniden bakmıştım.
Çünkü arkadaşların da burada.
Kapı hızla açılmış ve Kaidou,Aren,Toritsuka ve Nendou gelmişti. Kusuo her ne kadar göstermese de sinirli ve şaşkındı.
Oi ortak nasılsın?~Nendou
Bize gel demişsin Kusuo. Hemen geldik bizde.~Kaidou
Evet merak ettik. Neden hemen gel dedin bize?~Aren
Arkadaşları onu soru yağmuruna
tutmuştu.Kardeşimin yanına doğru yürümüş ve elimi omzuna atmıştım. Kulağına doğru fısıldamıştım.
Arkadaşların birazdan yemeğe gömülecek ama eğer yanlış olanı seçerlerse ölürler. Senin doğru olanı ilk seçmen gerekiyor.
Kardeşimi sonuna kadar sıkıştırma hakkımı kullanıyordum. Onu böyle görmek kazanabilirmiş hissi doğuruyordu içimde.
KUSUO'NUN ANLATIMINDAN
Bir şekilde Toritsuka'nın diğerlerini oyalaması gerekiyordu. O zaman diliminde de benim doğru olanı bulmam ve diğerlerinin de icabına bakmam gerekiyordu.
Toritsuka! Beni iyi dinle!
Saiki-San? Neden telepati ile konuşuyorsun?
Sadece dinle. Bu tatlılardan bir tanesi dışında diğer hepsinde zehir var. Onu bulmalıyım. Diğerlerini oyala.
Toritsuka ile konuştuğum sırada zaten diğerleri ağabeyim ile konuşuyorlardı. Bir şekilde zaman kazanmıştım. Ancak hangi tatlıda zehir var ya da yok anlayamıyordum.
Normalde işleyiş şekillerinden anlardım. İçlerinde bir şeyler garip dururdu. Bunu anlamak da basitti. Ancak bunların hepsi normal gözüküyordu.
Elim ile dokunup görmek ise uzun sürerdi ve Toritsuka'nın onları oyalayabileceğini de sanmıyordum.
Kimse bu tarafa bakmasın. Dikkat et.
Toritsuka beni onaylamış ve hepsinin arkasını dönmesini sağlamıştı. İki saniye yeterdi.
Tüm tatlılarla beraber ışınlanmış ve onları çöpe atmıştım. Yerlerine ise içinde zehir bulunmayan tatlılar almıştım. Aslında bir dükkandan çalmıştım. Ama bu gibi istisnalar olabilirdi ve oluyordu da. Sonrasında öderdim parasını.
Toritsuka geldiğimi gördüğünde sevinmiş ve yanındaki Kaidou'yu sarsmıştı.
Hadi yiyelimmm!
Elime bir tabak almış ve ağabeyimin gözlerinin içine baka baka bir kaşık almıştım. Afiyetle yemiş ve yutmuştum. Ağabeyim ise şaşkınlık içerisinde bana bakıyordu. Gözlerindeki o kıskançlığı ve siniri görebiliyordum.
Nendou hemen yanıma gelmiş ve o da bir tabak almıştı. Ardından da diğerleri de katılmış ve hep beraber tatlıları yemiştik.
Haha o zaman siz yiyin çocuklar. Bana müsade.
Nereye gidiyorsun ağabey?
Omzuna çarparak yürümüş ve tam çıkarken de cevaplamıştı beni.
İşim var.
•••
Bölüm Sonu
Kusuo'nun anlattığı yerden itibaren biraz bozuldu ve yarım yamalak anlattım ama kusura bakmayın.
Vote verirseniz ve yorum yaparsanız çok sevinirim
Bybyyy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOSER/WİNNER
FanfictionBu yüze iyi bak. Çünkü bu yüz senin gelecekte aynada göreceğin yüz olacak. [HİKAYE KAPAĞI BANA AİTTİR!] #1 - Kusuo