3. "Dikenli Yol"

243 161 15
                                    

Yaş 4, 2005

"Parka gidelim mi anne?" Hayatın saf rengi pembeydi. Benim için gerçekler sadece mutluluktan ibaretti. Annemin gözlerinde şefkat kalbinde merhamet vardi. En çokta sabırı gördüm onda, sabırı öğrendim. Güçlü bir kadındı benim annem. Herşeye rağmen güçlü ve dayanıklı. " Şekere bak anne pembe şeker, 2 para yazıyor alabilir miyiz?" Annem hiç düşünmeden almıştı. Yolda hoplaya zıplaya yürüyor, sekerimi yaliyordum. Eve gelince yorgunluktan uyuyakalmışım. Evden gelen gürültü ile uyandım. Anneme bakmak için Salona gittim. Canı yanıyordu biliyordum. Babam gelmişti. Anneme yine şiddet uyguluyordu. Annem " hadi kızım sen odana git benim omzum hasta olmuş baba tedavi ediyor " desede inanmayacak kadar alışmıştım o kavgaya. "Anne!, birak annemi baba! Ben istedim onun bi suçu yok baba! Sadece birtane şeker baba! " bir yandan bağırıp bir yandan Üstüne çıkıp saçlarını çekiştiriyor yumruk atıyordum fakat küçücük bedenim daha fazla karşı koyamıyordu Hiçbir işe yaramıyordu Ben annemi koruyamıyordum. Beni tek eliyle duvara fırlattı. O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Annem'in hassas noktasıydım bana zarar gelirse tüm dünyayı yakardı. Uzun bir dava sürecinden sonra boşandılar. Annem ile Istanbul'a gidip yeni bir hayat kurmuştuk. Bizim bir düzeniminiz vardı. Annem bizim düzenimize ihanet etti."

Yaş 17 2022

Siren sesleri, kelepçeler, kan, ceset...
Annem babam demekten hiç hoşlanmadığım bu adamı bıçaklamıştı. Annem Eylül'ü bana emanet etmişti. Annem beni birkez daha terk etmişti. Karakoldayız, annemin ifadesinin bitmesini bekliyorum. Güçlüyüm, hep güçlü kalabilmeyi umuyorum. Her ne kadar gerek olmadığını söylesem de Berk endişelenip yanıma gelmişti. Karakolda benimke beklemek istediğini ve beni eve bırakana kadar da gitmeyeceğini söyleyince karşı gelemedim.

Yorulmuştum, dağılmıştım çünkü her ne kadar kötü şeyler yaşamış olursam olayım bu annemin biyolojik babamın katili olduğunu değiştirmiyordu. Ben daha karşısına geçip hesap soracaktim, bağırıp evini dağıtacaktım, belki itip kakacak belkide güçsüze ağlayacaktım. Bu benim en doğal hakkımdı. Annem onuda elimden aldı.

Annem bir çocuğun daha hayatını çaldı. Küçücük Eylül'ü de annesiz büyümeye mahkum etti. Annemin elinde kelepçelerle çıktığını gördüm. Polisin biri benimle konuşmak istedi.

"Annen suçunu itiraf etti kızım. En az 40 yıl yatar. Ilk mahkeme bile 2 ay sonra. Baban yarin öğleden sonra defnedilecek. Başin sağolsun"

Polis Memuru, yanımdan ayrılıp annemin götürüleceği yere eşlik etti. Yarın benim için yabancı bir adamın cenazesi var ve ben gitmelimiyim bilmiyorum. Düşünmek içinde fazka zamanım olduğunu sanmıyorum. Kafamdaki dusunceker ile duvarı izlerken Berk'in dokunuşuyla irkildim.

"Iki saattir sesleniyorum duymuyorsun. Iyi misin? Endişeleniyorum."

Çocuk sabahtan beri saatlerdir benimle birlikte ayakta dikiliyordu. " Hı? Haa dalmışım ya iyiyim ama merak etme. Git istersen yoruldun sende "

Bir adım yaklaştı. Eliyle göz altlarıma dokundu. " iyi falan değilsin. Yorgunsun ve normal olarak öfkelisin. Hatta eve gidince büyük ihtimalle heryeri dağıtacak kadar öfkelisin."

Bu çocuk benim aklımı okuyor, kayıtlara geçsin.

"Aa ne yalancı çıktın sen ya, seni dışardan gören de doğru sözlü beyfendi biri zannedicek. Ayrıca ev filan dağıtamam ben toplamaya üşenirim sonra" güldü.

"Nasıl görünüyorum ki dışardan bakınca?" Diye sırıttı.

Herhalde kendini yakışıklı sanıyor bu çocuk. Tamam yakışıklı evet ama bunu ona söylemeyeceğim.

"Hemen anlatayım"

Boğazımı temizleyip ciddi bir şey söyleyecekmişim gibi omuzlarımı dikleştirdim. " mal, goldmal, hardmal, iyice mal, orjinal mal, uyuz, gıcık, zübbe, yavşak, yakışıkl-öhöm yeterli mi?"

BENIM HAYATIM ✈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin