➰Bölüm Yirmi Beş : Bedel ➰

320 17 12
                                    

—" Esengül , gümüş takımları çıkardın değil mi , şu masa örtülerini de bir düzeltiver kırış kırış olmuş."

Halide sabahtan beri oradan oraya koşuşturuyor Esengül 'e de Ayşe kadın 'a da emirler yağdırıyordu. Bugün Ayşegül ve Fırat nişanlanacaklardı. Aile arasında cemiyetten pek az konuğun davet edileceği bu davet Arısoy ailesi adına büyük önem taşıyordu. Halide her şeyin en iyisini  bulmaya çalışıyordu.

Fırat 'ın heyecanını dizginlemesi pekte mümkün görünmese de etrafta dolanıyor tıpkı Halide gibi her şeyin mükemmel olmasına gayret ediyordu.

Ayşegül ve ailesi ise eski adetlere uygun olarak damat bey 'e küçük çapta hediyeler hazırlamışlardı. Kıyıya köşeye kıstırılan küçük birikimler ve Hayat 'ın  dükkandan kazandıkları bu küçük bohçamsı hediyelerin masrafını karşılamaya yetmişti.

Deri kordonlu kahverengi  bir saat , usturasında kahverengi oymalar  olan bir traş seti , tespih ve seccade gibi ürünler nişan hediyeleri olarak hazırdı.

Arısoy malikanesinde gelin için hazırlanan hediyeler ise biraz daha süslü biraz daha pahalıydı.
Yepyeni rujlar , ojeler , ipek bir gecelik takımı , gümüş ayna ve tarak seti üstüne bir de altın bir saat hediye edilecekti gelin 'e.
Arısoy ailesinin görkemine şatafatına yakışır düzeydeydi bu armağanlar.

Davetlilerin gelmesine yakın Esengül , Halide 'yi telaşla salona çağırdı :

—" Hanımım size telefon geldi."

Halide hızlı adımlarla salona gelip ahizeyi kulağına tuttu. Telefondaki ses pek bir öfkeli pek bir kabaydı ki bu ses Munis bey 'den başkasına ait değildi :

—" Yokluğumda bir düğün dernek kurmadığınız kalmıştı o da oldu demek. O İkbal 'in güvenilmez miras avcısı kızıyla oğlumun ne işi var ? Haydi kardeşin o yosma karının büyüsüne kapıldı sen akıllılığıyla her daim övünen Halide hanım , bu işe nasıl oldu da karışmadın ? "

Halide babasının tüm bu hakaretlerini bugünlüğüne sineye çekecekti. Kardeşini ahmaklıkla kendisini ise kardeşinin mahvına göz yummakla suçluyordu babası.
Halide derin bir nefes aldı babasının lafları altında ezilmeyecekti :

—" Sen , Fırat 'a da bana da bulunduğun çukurdan karışamayacak durumdasın. Kardeşim hayatı boyunca ilk kez mutlu ve ben bu mutluluğu onun elinden almayacağım."

Halide babasının tek kelime etmesine izin vermeden ahizeyi hızla indirdi. Babası bir süre daha ortalıkta olamayacaktı. Yahya öldükten sonra kendisine hizmet eden başka admalar bulmuştu hapiste ancak bu kadardı işte vereceği rahatsızlık.

Halide salona döndüğünde hizmetlilerin kanepelerin altlarını sildiklerini yastıkları havalandırdıklarını gördü.
Bugün için her şey mükemmel olmalıydı.

Akşama doğru malikanedeki telaş iyice arttı. Gelin ve ailesini almak için arabalar gönderildi. Çok geçmeden Hancıoğlu ailesi gönderilen bu arabalarla teşrif ettiler.

Daha kapıdayken bile davullar zurnalar çalmaya başladı. Halide , Fırat 'ın bariz telaşına gülümsüyor Ayşegül 'ün onu üzmemesi için içten içe dua ediyordu.

Ayşegül arabadan iner inmez , Fırat 'ın karşısında kollarını kıvıra kıvıra eteğini tuta tuta oynamaya başladı. Her iki aile de ellerini çırparak bu oyuna eşlik ediyordu.

Halide bir ara davula eliyle işaret verince Ayşegül 'ün oyunu son buldu. Sakince içeri geçtiler. Çok az konuk bulunduğu için verendada iki masanın birleşmesiyle oluşmuş ziyafet  sofrası herkese yetti.

Lavanta TarlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin