Bölüm 2

34 3 0
                                    

İnsanlar kendinden bile vazgeçerken hâlâ vazgeçilmez olduğunu sananlar var.

Çalan alarmı gözlerimi açmadan kapatarak yataktan doğruldum.
Gözlerimi ovalayarak açıp tekrar yastık ve yorgan ikilisinin kollarına attım kendimi.
Tavanı izlemeye başladım. Boş boş bakındım tavana.Bugün zamanında brnim de bulunduğum bi' ortama yetimhaneye gidecektim. Tekrar çalan alarmla doğrulup terliklerimi giyindim odanın kilidini açıp banyoya yöneldim. Kapıyı açıp karşımda yürüyen egoyu yarı çıplak görünce avazım çıktığı kadar bağırdım "Aaaaaaaaaaa" Ego yığınının bir elini ensemde diğer elini ağzımda hissedince susup, kocaman olan gözlerimle kaslı vücudunu izlemeye başladım. Bağırmayı bıraktığımı görünce elini ağzımdan çekip "manyak mısın kızım ne bağrıyorsun ödümü kopardın!" diye sesini yükseltti. Gözlerimi vücudundan çekip yüzüne baktım, savunma içgüdüsüyle "Kimden izin aldın da banyomu kullandın aptal! Havlu belinde olmasaydı nolacaktı ha?" Diye çemkirdim. Adi bir gülümseme takınıp "Bizim ufak egemeni görecektin başka ne olabilir ki?" dedi alayla.

Gerçekten pislikti bu ego yığını. Bir insan nasıl bu kadar egolu olabilirdi ki?Yanaklarıma hücum eden alyuvarları umursamadan bağırmaya başladım "Gerçekten pisliksin!" İşin bitince çık git evimden."
"Olmaz" diye çıkıştı. Beklemediğim bir tepki olduğu kesindi. Şaşkın şaşkın yüzüne bakarken "işine geç kalacaksın" diyerek merdivenleri inmeye başladı. Aceleyle arkasından banyoya girdim kapıyı kilitlerken başıma donklayan soruyla duraksadım "Bu salak benim işimi nerden biliyordu ki?" Bir an duraksasam da çıkınca sorarım düşüncesiyle duş kabinine yöneldim.

10 dakika sürmeden banyodan çıktım. Üzerime buz mavisi eskitme jeansımı ve tek omzu açık, cizgili bluzumu giyinip güneş kremimi sürdüm. Aşağıdan ne olduğunu kestiremediğim değişik kokular geliyordu.
Saçlarımı kurutup dağınık bir şekilde yandan ördüm, hızlı adımlarla kokunun geldiği yere mutfağa yöneldim.
Mutfağa girmemle kısa bir şok atlattım.
Karşımda muazzam bi' albenisi olan kahvaltı masası duruyordu.. Gözlerimi masadan çekerek ego yığınının sırtına baktım "tüm bunları sen mi yaptın?" Sesimi duyunca başını çevirip bana baktı "evinde hiçbirşey yoktu bende biraz alışveriş yaptım." diyip tekrar önüne döndü.
Ben biraz şaşırarak biraz da şüpheyle "paran varmıydı" diye sordum napacaksam sanki.
Başını tekrar çevirip banyoda ki adi gülümsemesini takındı "kurabiye kavanozunda bi miktar para vardı onunla aldım" dedi tekrar önüne dönerken ben sofraya oturmuş çoktan yemeye başlamıştım. Fakat ego yığınının söylediği her kelime yemeğimin boğazımda kalmasına sebep oldu. "Kurabiye kavanozunda ki parayımı aldın" diyebildim zorla yutkunurken.
"Eveet" dedi arkasını dönmeden.
Bi anda kendimi yerinden kalkmış onun sırtını tokatlarken buldum "nasıl yapabilirsin bunu? Bi başkasının parasını izinsiz kullanmaya utanmıyor musun? Gerizekalı ego yığını seni!" Arkasını dönüp iki elini bileğimden kavrayıp göğüs hizasında tutdu sıkıca. Ben hala vurmaya çalışırken o sakinliğini korumaya devam ediyordu. "Niye bu kadar önemli bu para hemde sen evde aç kalırken? " sanane demek istesemde açıklama yapıp vicdan yapmasını istediğim için " o para yetimhanede ki çocuklar için di. " dedim.
Yüzünde ve mimiklerinde tek bir kıpırdanma bile olmadan "olabilir" dedi.
Resmen kafayı yememi istiyordu " nasıl olabilir ya nasıl? Anlamadın galiba yetimhanede ki çocuklar için o para. Onlara söz vermiştim. Kütüphane yaptıracaktım!" Dediklerimi hiç umursamadan yaptığı işe devam etti. Kızarttığı krepleri de masaya yerleştirirken "hadi kahvaltını yap" dedi.
Ben ne diyordum bu ne diyordu. Gerizekalı ego yığını halbuki o parayı biriktirmek için yaz tatilinde aralıksız 3 ay çalışmıştım hala parayı tamamlamamışken paranın biraz daha eksilmesine sebep olmuştu bu ego yığını. "Sana afiyet olsun yemeğini yedikten sonra defol evimden" diye gürleyip hızla dış kapıya yöneldim. Kapıyı açtığım sırada bileğimi kavrayıp beni kapıya yaslayan ego yığınına baktım "derdin ne senin? Bırak beni" diye tısladım korkuyla.
"Kahvaltını yap" dedi öfkeyle.
O kim oluyordu ki bana emir veriyordu hemde benim evimde.. Ateş almayan odun. "Geç kalıyorum" dedim arkamı dönerken. Tekrar kolumu tutup hırsla mutfağa götürdü. Sandalyeye sertce oturtup "yemeğini ye.Ben seni bırakırım arabayla" sinirle ona baktm. "Benim evimde bana emirler veremezsn Bay ego"
Sinirle karşımda ki sandalyeye oturup "Benim bi' ismim var. İkide bir egolu isimlerle hitap etme." diye sesindeki tehditi belli ederek konuştu. "Benim bir adım var" diye tekrarladı.
sinirle ona baktım, sanki çok meraklısıyım ya isminin de kendinin de aptal mahlukat kim oluyorduda bana emir verip duruyordu egoist piç işte nolacak. İçimden geçirdiğim tüm cümleleri yutarak "umrumda değil adının ne olup olmadığı ben gidiyorum." dedim.
Tekrar ayaklandım neden bilmiyorum ama arkamdan gelmesini istiyordum "deli miyim neyim.." diye mırıldandım arkamdan geldiğini bilmeden. Arkamı dönerken söyleyeceğim cümleler için büyük bir nefes aldım. Tek bi' cümle bile kullanamadan sadece demir gibi olan göğsüne çarpan burnumu tutdum. acıyla "Napıyorsun be gerizekalı"diyebildim başımı havaya kaldırıp burnumu tutmaya çalışırken.
Hiçbirşey demeden vestiyerden trenckotunu aldı. Ardından da elimi, bileğimden tutarak çekiştirmeye başladı "Napıyorsun ya cidden egoistin bi' piçten başkası değilsin, bırak beni!" Bu egoistle karşılaştığımdan beri kendimin dışına çıkmış küfür ediyor, argo kelimeler kullanıyordum. Iyi gelmiyordu bu ego yığını bana. "Benim bir adım var Egemen" dedikten sonra sol eliyle sağ elimi tutup sağ eliyle dizkapaklarımdan tutup sol omzunun üstüne karın boşluğumu yerleştirdi. "Çok şımarık bir kızsın" diye tısladı.
Şımarık mı? İnsanlar beni şımarık mı görüyordu bu sadece kendimi savunma şeklimdi. Ellerimi yumruk yapıp sırtına vururken ayaklarımı da yukarı aşağı sallıyordum "Bırak beniiiiii, yoksa avazım çıktığı kadar bağırım"

BAHİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin