5

131 11 16
                                    

"shoyo, konuşalım mı?"

atsumu, normalde olduğundan çok daha ciddiydi ve bu hinata'ya garip geldi.

"konuşalım."

salondaki koltuklardan birine oturdular.

"uzatmadan konuya gireceğim. ben her şeyi biliyorum."

"anlamadım?"

hinata'nın yüzünde kafası karışmış gibi bir ifade vardı.

"biliyorum, diyorum. beni aldattığını."

"ne?"

"anlamayacağımı mı sandın cidden?"

"nereden çıkardın seni aldattığımı? kim söyledi sana bunu? yok öyle bir şey, tanıyorsun beni."

"ben de tanıdığımı sanmıştım. tanıyamamışım demek. söylesene, eğlenceli miydi beni parmağında oynatmak? benim gibi seven bulamayacağın için kullanmak istedin, değil mi? neden yaptın? detayları öğrenmek istiyorum."

"atsumu, saçmalıyorsun."

"gerçekleri söylüyorum."

"beni öyle biri olarak mı görüyorsun cidden?"

"rol yapmayı bırak. her şeyi bildiğimi söyledim sana."

atsumu sıkılmıştı tüm bunlardan. sadece gerçekleri istiyordu. şu lanet olası dünyadan gitmeden önce gerçekleri öğrenmek istiyordu.

"özür dilerim."

"ne için?"

"yapmamalıydım."

"neden yaptın?"

"bilmiyorum, sadece... uh, kageyama sadece bir hevesti. sürekli didişmemiz hoşuma gittiği için ondan hoşlandığımı düşündüm ama yanılmışım. çünkü seni bu kadar çok seviyorken ondan hoşlanmam garip olurdu. birkaç hafta önce iletişimi kestik zaten."

inanabilir miydi bu sözlere? yaptıklarını gördükten sonra kalbi kanabilir miydi bir daha bu güzel gözlere?

"üzgünüm, ben artık yapabileceğimi sanmıyorum," dedi atsumu. sesi titriyordu.

"sevgilim..."

"bana öyle seslenme."

ikisinin de gözleri doluydu.

"tsumu, böyle yapma, lütfen. özür dilerim, yemin ederim yaptıklarımı telafi etmeye çalışacağım. lütfen beni bırakma."

"istemiyorum," derken gözünden bir damla yaş düşmüştü. hinata, uzanıp silmek istedi ama yapamadı, eli havada kaldı.

"sadece beni bırakma. lütfen, her istediğini yapacağım."

"anlamıyor musun? benim için istediğimi yapıp yapmaman önemli değildi. sen beni kurtardın, shoyo. bulunduğum yer çok karanlıktı. yaşamak nedir bilmiyordum. hâlâ nefes alıyor oluşumun yaşıyor olduğumun bir kanıtı olduğunu sanıyordum ama değilmiş. sonra sen geldin. ah, öyle güzeldin ki... her yeri aydınlattın. ve sonra, öyle hissettim ki... dedim ki, yaşamak sandığım şey yaşamak değilmiş. yaşamak, shoyo'ymuş," bir süre durdu, nefes almaya çalıştı. "çok güzeldik, shoyo. seni o kadar çok sevdim ki. beni aldattığını ilk nasıl anladım biliyor musun? aylar önce, uyurken kageyama'nın adını sayıklamaya başladın. böyle bir şey olduğuna inanmadım ama bu devam etti. sonra kendi gözlerimle gördüm zaten. ama kabullenemedim. çok zordu. benim için senden vazgeçmek çok zordu."

artık hinata da ağlıyordu. ikisi de birbirlerini bırakmak istemiyordu ama bu saatten sonra eskiye dönmeleri imkansızdı.

"özür dilerim, çok özür dilerim. bizi mahvettiğim için çok üzgünüm. yapmamalıydım. lanet olsun, neden yaptığımı bile bilmiyorum. ölmeyi hak ediyorum. bana olan sevgini hak etmiyorum ve hiç de etmedim. teşekkür ederim, sevgilim. beni hak etmediğim kadar sevdiğin, destek olduğun ve daha birçok şey için."

"sevgilim" dememesini söylemişti ama bu son seferleri olduğu için sıkıntı yoktu.

"ben teşekkür ederim. son kez sarılabilir miyim?"

"tabii."

son kez sarıldı atsumu, shoyo'suna. son kez içine çekti kokusunu. son kez kalp atışlarını hissetti. son kez saçlarına değdirdi ellerini.

bu, her şeyin sonuydu. bitmişti.

what is living? - atsuhinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin