Bölüm 3

14 5 0
                                    

Titreyen ellerimle şişeyi biraz sıkarak su içtim. Biraz önce olanları sindirmeye çalışırken, telefonuma gelen bildirimler yüzünden telefonumdan sürekli sesler gelip duruyordu.

Bildirimlere bakmadan sessize aldım ve kenara koydum. Stresinden bir o yana bir bu yana yürüyen adama baktım.

" yani sen çalışan değil miydin ?"

Başımı iki yana sallayınca oflayarak kel kafasını okşadı ve yine bana odaklandı.

" o zaman neden söylemedin ?"

Ağzımı araladım. Cevaplayacakken kapı hızlıca açıldı.

Barış hızlı adımlarla içeriye girdi. Konseri bitirmiş olmalıydı. Yanında koruması olduğunu tahmin ettiğim bir adam vardı. Gözlüklü adam bir kere bana baktı ama, bakışı titrememe yetti. Sonra önüne dönüp sırıttı. Bir dakika, ne-

" Kumru, gidiyoruz. Benimle gelmen gerek ."

" ne ?! Nereye Barış, hem neler oluyor ?" Ayağa kalkmamla ceketini alan Barış bana döndü.

" insanlar bizi sevgili sanıyor. Buradan sağ çıkmak istiyor musun ? Benimle gelmelisin ." bir kaç saniye gözlerime baktı tepeden. Ciddiyetini fark edince başımı sallayarak suyu kenara koydum.

" şunu omuzlarına al, seni daha az fark ederler ." ceketini verince arka kapılara ilerledik. Hızlıca bir yerlerden geçiyor ve ilerlemeye devam ediyorduk.

Kafam çok karışmıştı ve korkmuyor da değildim ama en azından şu an konuşmanın yeri değildi diye düşünüyorum.

Yavaş ilerliyormuşum gibi gelince hızlandım, Barış'ın sırtına başım sertçe çarpınca izleyerek burnumu okşadım.

Duraksayan Barış bana döndü. Kaşlarım istemsizce yay gibi gerilirken üzgünce ona baktım.

" neler oluyor ? Korkuyorum. Alt tarafı sahneden düşüyordum ve sen bana yardım ettin. Olaylar nasıl buraya gelebildi Barış ? " elime değen eli ile bakışlarım ellerimize kaydı. Elimi sıkıca tuttu. Sert sesiyle başını önüne çevirdi.

" merak etme, sana yardım edeceğim. Sadece beni takip et. "

" tamam ."

İkimizi de sürüklemeye başladı. Bir kaç dakika sonra konser binasından çıkmış, bir kaç arabanın park edildiği bir alana ilerliyorduk.

" siz, magazincilere engel olun. Ben de eve gidiyorum. Çağatay, sen beni başka bir arabayla takip et ."

Koruması başını sallayarak arabasına bindi. Bizi takip edenler dışarıda başka yönlere yöneldi ve ortadan kayboldu.

" bin hadi, kimse bizi görmeden gidelim ." hızlıca ön koltuğa kendimi fırlattım. Kapıyı kapattığım an Barış gazı kökledi.

Arabanın tekerleklerinden acı acı çığlıklar yükseldi. Sonra hızlıca otobana geçtik. Yolda hızla ilerlerken Barış dikkatlice yola bakıyor, tek kelime etmiyordu.

Koltuğa iyice sindim. Ceketini sımsıkı tutarken etrafa bakıyordum. Herhalde Barış'ın evine gidiyorduk.

Yol düşünmekten bir ömür gibi geçerken, Barış'ın telefonu çaldı. Hemen hoparlöre aldı.

" söyle Çağatay ." korumasıydı.

" efendim, evinizin önü gazeteci ve muhabir kaynıyor. "

" tamam, sen onları oyala. "

Telefonunu kapattığında yutkunarak kendiminkini kaldırdım. O an beni birisi aramaya başladı. İsmine bakmadan kulağıma dayadım.

" Kumru , seni geberteceğim. Sen ne halt ediyorsun ?! O fotoğraf ve videolar da neyin nesi ha ?!"

FerzaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin