29. Bölüm

3.2K 82 242
                                    

Merhabaa, yeni bölüme hoşgeldiniz.

Bol bol yorum yapmayı unutmayınn.

***

Ben hayatım boyunca pek çok yanlış yapmıştım ama yaptığım yanlışlar hiçbir zaman pişman olmamı sağlamamıştı çünkü ben yaptığım yanlışlardan her zaman ders almayı bilmiş ve hayatımı daha düzgün bir hale sokabilmeyi başarmıştım. Ve hayatımda ilk kez bir pişmanlığım olmuştu oda onu kendimden uzak tutmaktı. Onsuz yaşamıyor gibi hissediyordum, bu bedenimizde sadece bizi hayatta tutan kalbin bir anlamı olmuştu artık bende.

Marinette kalpleri umursamayan bana kalp olmadan aşk olmayacağını göstermişti, kalp olmadan o olmaz, onu hissedemezmişim gibi geliyordu ve öyleydi de.

Onsuz sanki kalbim hep duruyordu, varlığını hissetmiyordun ama atıyordu çünkü yaşamamı sağlıyordu oysaki benim ruhum tekrar ölüyordu. Yavaş yavaş, canımı çok sızlatarak, nefesimi keserek. Boğazımdan aşağıya doğru sanki bir diken iniyordu ve o diken nefes almamı daha da zorlaştırıyordu. Çok acıtıyordu, çok.

Şimdi burada bu kadın kafama silah dayamışken bile düşündüğüm tek şey oydu ve bu sinir bozucu değildi, güzeldi. Ölüme gülerek gitmek daha güzel olabilirdi. Zaten o hayatımda yoktu ve bir daha girip girmeyeceği belli değildi, ölsem de bir şey kaybetmezdim çünkü yaşama sebebimi yavaş yavaş kaybediyordum.

Karşımdaki kadını istesem bir saniyede etkisiz hale getirebilirdim ama bunu yapmayacaktım çünkü beni vurmasını istiyordum. Buna pişman olacağımı çok iyi biliyordum ama yinede istiyordum, bir anlığına bu dünyadan komple silinmeyi düşünmek güzel bir histi.

Anna'nın suratındaki gülümseme yavaş yavaş silindi ve karşımda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bana silah tutan eli titreyerek yavaşça aşağıya doğru indi.

"Yapamam..."

"Neden Anna? Hadi durma öldür beni."

"Yapamam!"

"Beni öldürecek cesaretin yoksa bir dahaki sefere karşıma çıkacak cesaretin de olmasın. Şimdi bahçemden çık."

"Sana aşık olduğum için beni suçlayamazsın. Sana aşık olan herhangi bir kadına böyle davranamazsın sen!" Bir adımla dibinde durdum.

"Sakın. Bana sakın maval okuma! Sırf sana aşık olmadığım için kız kardeşimin evini babanın adamlarıyla kurşuna dizdiğin günü hatırlıyor musun?" Çenesini sıkıca tuttum.

"Ben hiç unutmadım."

"Canımı acıtıyorsun." Güldüm.

"Henüz bir şey yapmadım." Elimi hızla çekip ona kapıyı gözlerimle gösterip içeriye girdim ve demir kapıyı sertçe kapadım.

Elimi aynı hızla duvara geçirdiğimde Anna'nın kız kardeşime yaşattıkları gözümün önünden bir kez daha geçmişti, o benim kız kardeşimi öldürüyordu az kalsın ve ben ona hayatı boyunca hiç düşünemeyeceği şeyler yaşatmıştım. Onu öldüredebilirdim ama öldürmemiştim çünkü ölüm onun için çok basit ve acısız olurdu. Ben onu süründürmek istiyordum çünkü kimse benim kardeşime zarar veremezdi.

KÜÇÜK KIZ +21Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin